6 Şubat 2018 Salı

KURULTAY YAZISI

KURULTAY YAZISI
 
Siyasette şans kapıyı çalınca, kader kısmet deyip siyasal ömrünü o şansa göre dizayn edenlerin gördüğü göreceği son kurultaydı bitti. Top yekûn aldılar paylarını. Reel siyaset işte böyle bir şeydir, bilmeyenlere asansör taktiği uygular. Yalnızca abi abla, dayı siyaseti güderek, yıllarca önemsenecek, ciddiye alınacak bir tek siyasal öneri yapmadan, sadece kılı kırk yaran ince delege hesaplarıyla idealize olunamayacağı da anlaşılmıştır artık. Ama huylu huyundan vazgeçmez. Ayrıca bu kongre ve kurultaydan başka şey düşünmezler uyarıyı anlamaz ve de anlayamazlar…
 
Kongre ve Kurultaycıları bir kenara koyup kurultaya gelince bol vaatlerin ve sıkı sadakatin keskinleştirdiği doğrultuda geniş gedikler açmaya çalışan ancak açamayan daralmalar yaşandı. Bariz etkenler ve sarı sıcak etkilenmeler odağında üç büyükşehir, memleketin ilk üç büyük ili çıkan sonucu direkt etkiledi. Memleketin kalanı etiket yarışına konu mankeni oldu. Batının oy deposu doğunun ise delege ardiyesi olduğu da gözlerden kaçmadı. Bu denli kaygan podyumda yıpranmadan, yıpratılmadan, yara almadan arzı endam edip inmek çok güçtü. Bu kısmen başarıldı. Ancak alakasız değerleme ve değerlendirmeler de neticeye etkidi. Beklenen büyük yenilenme ve değişim her zamanki gibi bir sonraki kurultaya kaldı.
 
Yani kurultay yalnızca adaylardan belli miktarının mevcut iktidarı elinde tutanların değer ölçüsüyle saptanmasını sağladı. Kurultaycılıkta uzmanlaşmış delegasyon bile altmışta biri irdelerken hiç kimseyi uygunluk, geleceğe özgü tavır ve tavrın eylemleşmesi bağlamında ele almadı. Kurultayın temel ilkelerin tartışılması ve hak edenlerin seçilmesi görevi bu kez de ıskalandı. Sonuçta yoğun coşku ve ortak kararlılık bu kurultaydan da çıkmadı. Usulen hazırlandığı açık kurultay bildirgesi bütün bu gerçeği açıkça ortaya koydu. Hazırlığı aylar süren ve iki günde zar zor biten kurultayın bildirgesi bir daktilo sayfası. Kurultay delegasyonunun yarıdan fazlasının partiyi yönetmeye aday ve listesinin yekpare çarşaf olduğu da unutulmayacak bir anıydı.
 
Durum bu. Kurultayın özü durumdan memnun olup itaat edenler ile memnun olmadığı halde biat edenlerin uzlaşmasıydı. Bir de memnun olmayıp itiraz edenler vardı ama yalnızca yenilenme zorunluluğu bulunduğunu hissettirdiler. O kadar. Çelik kınlı kılıçtan listeyi hakkınca delemediler. İşin gerçeği işleyiş ve akış itibariyle iktidarda ve iktidara uzayan yoldaki çetin çekişmeler hiç gündeme getirilmedi. Olası bir dağılmanın önlenmesi için yoğun çaba ve gerekçe de ortaya koyulmadı. Artan sorunlar, temel konular, sıkıntılı despotik dönem gereğince irdelenmedi. Yapılan eleştiriler hep içe dönük oldu dışarıya açılamadı. Topluma akılcı hedef ve doğrucu ilkeler sunulabilirdi, sunulamadı. Örgüt yıpranmışlığı ve kısır tartışmalar bir kalemde bitebilirdi, yeniden seçilmek kaygısıyla bir süreliğine daha ertelendi.
 
Şimdi demokrasi treninden inenler bu kurultaydan kendilerine pay çıkaracak açılımları gündeme getirebilir. Peşine samimi olmayan birleşelim bütünleşelim nutukları da çekilir. Çekilir ama ne kadar tüzük kurultayı yapılsa da parti tüzüğü ayni kalıyor. Hele tüzüğün emrettiği seçim sistemi, maalesef kaybedenin tamamen dışlandığı bir yapısallık yaratıyor. Asla kurumsal birliği ve bütünlüğü sağlayacak bir sistem önermiyor. Önermediği gibi izin de vermiyor. Yönetmeliklerle tüm yollar kesilmiş. Kadın, genç, muhalif hiçe sayılıyor. Peki, nasıl olacak. Olmayacak.
 
Bırakın demokratik yarış gereği parti içi iktidara karşı adaylaşanları, seçimleri bu denli kızıştırılan Parti Meclisi bile yönetimde etkili değil. Aktif değil, pasifize edilebilir çizgide. Partinin anayasası tüzük, Genel Başkana Parti Meclisi içinden on iki merkez yönetim kurulu üyesi seçme hakkı veriyor. Genel başkan tarafından seçilenler sorumlu genel başkan yardımcısı statüsünde koltuklara kuruluyorlar. O yüzden Parti Meclisi toplantılarında ciddi bir karar alınıp uygulanmasını sağlamak olası değil. Yani Genel başkan, seçtiği merkez yönetim kurulu üyeleriyle baş başa partiyi bir güzel yönetiyor. Yani demokrasiyle tescillenen tek adam yönetimi, tek adam ve on iki havarisi.
 
Oysa büyük kurultaydan sonra en etkili ve yetkili organ Parti Meclisi gösteriliyor. Yalan, yalan çünkü yönetimde fiili bir etkisi yok. Yine de her kurultayda Parti Meclisi için büyük bir yarış var. Hatta bu yarış kavga gürültü daha beldelerde, ilçelerde, illerde başlıyor. Kurultaya dek taşınıyor. Renkli görüntülerle naif gösterilmeye çalışılsa da nam olsun, koltuk benim olsun diye bir yarış söz konusu. Etiket için. Çünkü bu meclis bir anlamda Büyük Millet Meclisi adaylığı için reklam yeri. Kendini gösterme arenası. Ancak sistem değişti, bu iyi algılanmalıydı. Alışkanlıklar devam ettirildi, gerçek algılanmadı.
 
Kurultay yazısına son söz; Büyük kurultay iktidar iddiası ortaya koymalıydı, bu iddiayı topluma taşıyacak emek esaslı yükselen kadroları seçmeliydi yine Genel Başkanın dediği oldu. Şans birilerine güldü.
 
Yani bu kurultayda da benim Genel Başkanım iyidir, en iyisini bilir tescillendi…

Hiç yorum yok: