TARİHİ YAŞAMAK VE YAŞLANMAK...
Gerçek tarih doğrudan sapmaz, eğilmez, bükülmez ama
tarihi yansıtanlar sapkınlaşabilir. Tarih hiçbir zaman; "Bir milletin
kanını, hakkını ve varlığını inkâr etmez." İnkârcılar tarihi
bilmeyenlerdir. Veya işlerine öyle gelenlerdir. Tarihte buna örnekler çoktur.
İçteki düzenbazlıklardır tarihi yanıltmanın başlıca nedeni...
Tarihsel süreçte dönemi yaşamak, tarihi yaşamaktır
asıl mesele. Yaşamadan sallamak salaklık ötesi veya açıkça dönekliktir. Yanardöner
dönmeliktir...
Bu yanardönerlerin topuna ezcümle; "Bu millet
kılı kıpırdamadan, dava uğruna canını vermeye razı olmasaydı, ben hiçbir şey
yapamazdım." açık yürekliliği ve eşsiz cesaretidir.
Tarihe, tarihi ve çarpıcı bir not daha eklenecek ise;
"Arkadaşlar, devrimimiz Türkiye'nin yüzyıllar için mutluluğunu
üstlenmiştir. Bize düşen onu kavrayarak ve takdir ederek çalışmaktır."
olur.
Ve o kutlu tarihin özünden, tarihi yaşayanların ve
yazanların öz yaşamlarından kalıcı ders çıkarmaktır tarihe geçecek olan...
Tarihe, tarihi bir ders notu daha düşülürse eğer;
"Sizler, yani yeni Türkiye'nin genç evlatları, yorulsanız bile beni takip
edeceksiniz. Dinlenmemek üzere yürümeye karar verenler asla ve asla
yorulmazlar." olmalıdır…
Yorulmadan yılmadan, utanmadan usanmadan tarihi
yaşamak ve tarihi var edenleri yaşatmak işte bütün mesele budur...
Hasılı, nedeni nasılı yok, şöyledir; "Gençliği
yetiştiriniz. Onlara ilim ve irfanın müspet fikirlerini veriniz. Geleceğin
dünyasına onlarla kavuşacaksınız."
O yüzden bin bir dalavere çevirerek, tarihi
yozlaştırmak değil, bizzat tarihi yaşamak gerekir. Tarihle iç içe bugünü
yaşamak. Geleceğe hazırlanmak...
Çünkü; "Bu memleket dünyanın beklemediği, asla
umut etmediği ayrıcalıklı bir varoluşa sahne oldu. Bu sahne en az yedi bin
senelik bir Türk beşiğidir"...
Öyle eşiğe beşiğe, beşerî masallar saydırmakla tarih
yazılmaz. Tarihi yaşamak böyle olmaz. Ayrıca tarihi yaşamak, tarihi asla
kendine mal etmeden, bir yerlere yaslamadan yaşamaktır; "Türk milletinin
son yıllarda gösterdiği harikaların, yaptığı siyasi ve sosyal inkılapların
gerçek sahibi kendisidir" babında...
Diğer açıdan tarihi yaşamak kendini bulmaktır. Dayanaksız,
duygusuz bulgusuz aslını, kökünü kökenini, kendini inkâr eden tarihini de inkâr
eder. Ve bağımlı hale gelir. En küçük sallantıda bağımsızlık elden gider.
O halde tarihi yaşamak; "Ben yaşayabilmek için
kesin olarak, bağımsız bir ulusun evladı kalmalıyım. Bu yüzden bağımsızlık
bence bir hayat sorunudur." Diyebilmek ve bu şiarla mücadele etmek, tarih
yazmak demektir...
Kimin için değil, herkes için, hem de hemen şimdi özgürlük,
hürriyet ve tam bağımsızlık içindir tarihten faydalanmak. Çünkü;
"Bağımsızlıktan yoksun bir ulus, uygar insanlık karşısında uşak olmaktan
kurtulamaz..." Bu gerçeği çok iyi bilmek gerekir.
Gerçek, kutlu kurtuluş tarihin içinde saklı. Kurtuluşa
kadar savaş, Ata'nın yolunda ve izinde. İzmlerle tarihi yaşamak ve yaşlanmak...
Tarihten asla silinemez iz şudur; "Tarihi
yaşadığımız gibi yazdık. Fakat geleceği Cumhuriyete inananlara, onu koruyanlara
ve yaşatacaklara emanet etmek lazımdır..."
Tarihle sabit temel gerçeklik asla emanete hıyanet
olmaz. Eğer olursa tarih tersinden yine yazılır...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder