21 Nisan 2021 Çarşamba

TARİHİ YAŞAMAK VE YAŞLANMAK...

 TARİHİ YAŞAMAK VE YAŞLANMAK...

 

Gerçek tarih doğrudan sapmaz, eğilmez, bükülmez ama tarihi yansıtanlar sapkınlaşabilir. Tarih hiçbir zaman; "Bir milletin kanını, hakkını ve varlığını inkâr etmez." İnkârcılar tarihi bilmeyenlerdir. Veya işlerine öyle gelenlerdir. Tarihte buna örnekler çoktur. İçteki düzenbazlıklardır tarihi yanıltmanın başlıca nedeni...

Tarihsel süreçte dönemi yaşamak, tarihi yaşamaktır asıl mesele. Yaşamadan sallamak salaklık ötesi veya açıkça dönekliktir. Yanardöner dönmeliktir...

Bu yanardönerlerin topuna ezcümle; "Bu millet kılı kıpırdamadan, dava uğruna canını vermeye razı olmasaydı, ben hiçbir şey yapamazdım." açık yürekliliği ve eşsiz cesaretidir.

Tarihe, tarihi ve çarpıcı bir not daha eklenecek ise; "Arkadaşlar, devrimimiz Türkiye'nin yüzyıllar için mutluluğunu üstlenmiştir. Bize düşen onu kavrayarak ve takdir ederek çalışmaktır." olur.

Ve o kutlu tarihin özünden, tarihi yaşayanların ve yazanların öz yaşamlarından kalıcı ders çıkarmaktır tarihe geçecek olan...

Tarihe, tarihi bir ders notu daha düşülürse eğer; "Sizler, yani yeni Türkiye'nin genç evlatları, yorulsanız bile beni takip edeceksiniz. Dinlenmemek üzere yürümeye karar verenler asla ve asla yorulmazlar." olmalıdır…

Yorulmadan yılmadan, utanmadan usanmadan tarihi yaşamak ve tarihi var edenleri yaşatmak işte bütün mesele budur...

Hasılı, nedeni nasılı yok, şöyledir; "Gençliği yetiştiriniz. Onlara ilim ve irfanın müspet fikirlerini veriniz. Geleceğin dünyasına onlarla kavuşacaksınız."

O yüzden bin bir dalavere çevirerek, tarihi yozlaştırmak değil, bizzat tarihi yaşamak gerekir. Tarihle iç içe bugünü yaşamak. Geleceğe hazırlanmak...

Çünkü; "Bu memleket dünyanın beklemediği, asla umut etmediği ayrıcalıklı bir varoluşa sahne oldu. Bu sahne en az yedi bin senelik bir Türk beşiğidir"...

Öyle eşiğe beşiğe, beşerî masallar saydırmakla tarih yazılmaz. Tarihi yaşamak böyle olmaz. Ayrıca tarihi yaşamak, tarihi asla kendine mal etmeden, bir yerlere yaslamadan yaşamaktır; "Türk milletinin son yıllarda gösterdiği harikaların, yaptığı siyasi ve sosyal inkılapların gerçek sahibi kendisidir" babında...

Diğer açıdan tarihi yaşamak kendini bulmaktır. Dayanaksız, duygusuz bulgusuz aslını, kökünü kökenini, kendini inkâr eden tarihini de inkâr eder. Ve bağımlı hale gelir. En küçük sallantıda bağımsızlık elden gider.

O halde tarihi yaşamak; "Ben yaşayabilmek için kesin olarak, bağımsız bir ulusun evladı kalmalıyım. Bu yüzden bağımsızlık bence bir hayat sorunudur." Diyebilmek ve bu şiarla mücadele etmek, tarih yazmak demektir...

Kimin için değil, herkes için, hem de hemen şimdi özgürlük, hürriyet ve tam bağımsızlık içindir tarihten faydalanmak. Çünkü; "Bağımsızlıktan yoksun bir ulus, uygar insanlık karşısında uşak olmaktan kurtulamaz..." Bu gerçeği çok iyi bilmek gerekir.

Gerçek, kutlu kurtuluş tarihin içinde saklı. Kurtuluşa kadar savaş, Ata'nın yolunda ve izinde. İzmlerle tarihi yaşamak ve yaşlanmak...

Tarihten asla silinemez iz şudur; "Tarihi yaşadığımız gibi yazdık. Fakat geleceği Cumhuriyete inananlara, onu koruyanlara ve yaşatacaklara emanet etmek lazımdır..."

Tarihle sabit temel gerçeklik asla emanete hıyanet olmaz. Eğer olursa tarih tersinden yine yazılır...

Hiç yorum yok: