ATLANTİS
Var olma mücadelesinde entelektüel birikim, şarteli çeken
tüm çekimleri şartlayan koldur. Yitirilmiş cennet, keşfedilmemiş memleket
ihtişamına ayrı telden çalanlara, kolay sarsılmaz seyrüseferlerde ve hak kazanılan
uzun yolculuk molalarında şalter mutlaka lazım olur. Çünkü bin yılların tipik
önyargılarını kımıldatan da on bin yıllarca kıtalararası deniz yolculuğuna
cesaretlendiren de gelişen entellektüel birikimdir. Hemen herkese sunduğu bir
macerası mutlaka hazırdadır. Hatta hazirunu uyarır ve de uyandırır. Zaten önemli
olan kısa veya uzun dayanağı besbelli, okyanus ötesi kıvamda harcanmış uzun
ömürlülerle benzeşmekten kurtulmaktır. Kurtulmak, kıssadan hisse
günbatısında batan efsanevi ada Atlantis’e gömülmek pahasına.…
Seyyahlık öncesi veya sonrasında amiral filolarıyla
desteklenmiş, kıtalararası deniz yolunun ipek ticaret yoluna tur bindirmesidir
Atlantis medeniyetini tarihe gömen. Ara tara tüm kanıtlar denizin dibinde, kehanetler
okyanus kuyularında keşif bekler. Kaşifler bilinen üçlü boyutta sakin ve umutlu
direnir. Saklı düşüncelere dalıp giderler, seyahatlerin en sadesine mahkûm
sıcak hayaller denizinde çıplak hayaletleri takip ederler. Işıksız bacasız
gemilerin güvertesinde aklına güvenenler akla karayı kaybeder.
Entelektüel derinliğe sahip, sır yüklü haritalar takip
edilerek dünyanın bir ucundan bir ucuna Atlantis hayranlığı takip edilir. Kayıp
kıta, kayıp ülke, kayıp imparatorluk, kayıp medeniyet tılsımına yolculuklardır felsefe
tarihini kuşatan. Yeniden yazılması gereken tarih, yeniden yazılır, çizilmesi gereken
yolculuk haritaları hemen çizilir ama hiçbirinde Atlantis’e ulaşmak yine yoktur…
Doğan entelektüel birikim boşluğu; ipuçları, kod ve
mesajlar takip edilerek, Atlantis ile uzak-yakın gelecek ilişkisi düşünülerek
doldurulur. Denizciliğin erken dönemlerinde bile dünya çapında filolar
kurulduğunu bilmek şartıyla. Binlerce yıl öncesinden başlayan deniz
yolculuklarının acımasızlığa, vahşiliğe ve cesarete dayalı sürdürüldüğüne inanılarak.
Varılan sonuç ise medeniyetlerin kaderini, muazzam hesaplaşmalar belirler
prensibidir.
Antik tarihin soyut süzgecinden elenen sürecin kayıp sürgünü
Atlantis, denizlerin en koyu karanlık labirentlerinde hala dolaşır. Yol bulur okyanuslara
ulaşır. Asla akıl sır ermez denizüstünden, yeryüzünden bir an meselesi,
saliselik facia kayboluşa. Ütopik izler taşıyan bu kara deliğin, uzun deniz yolculuklarıyla
yıllar yılı aranması ise entelektüel seviye zenginliğidir.
Zengin ve/veya yoksul farkı gözetmeden, eflatuni mavi karanlığı
ve kasvetli suları yaran entelektüel birikim, ayrı telden çalanların en sarsılmaz
gücüdür. Güç patlaması çekirdekte gizlidir. Gücendikçe çift yüzlü madalyonun ön
yüzüne zekice kazınanlardır antik tarihe damga vuran. Karmaşık yazılarda
gizlidir Atlantis, denize hapsolmuştur kayıp uygarlık. Semada uyduları parlatan
uzun gecelerde, Atlantis seferlerinin molalarında ezberlenir, yeri yurdu
bilinmezlik ve eşi benzeri bulunmaz diyaloglar.
Atlantis bir etik çöküş hikayesinden, görkemli
medeniyete uzanan ve bir gecede ak sulara gömülen on küsur bin yıllık eflatun
efsanesi. Entelektüel birikim sunağında yazar ve düşünür düşü. Resmen modern
dünya eleştirisi, antik dünya özeleştirisi…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder