18 Nisan 2021 Pazar

DOĞANIN UYANIŞI

 DOĞANIN UYANIŞI...


Büyülü bilmeceler küpü kainatın özü iddialara ve ispata dayanır. Kökenin keşfi ise ebedi korkuya ve keskin cesarete. Doğanın uyanışı ise april onbeşine... 


Cesaret gerektiren ama ikiz kardeşi korku olacak bir doğal biyografidir doğanın payına düşen. Hele hayatın içine küçük hikayeler dermek aşırı cesaret gerektiren idealdir. Doğanın uyanışıyla beliren ve kırılma noktası, ilahi intikam ihtimali üzerine kurulu bir biyografiye ise hayal gücü yetmez. Hayal ötesi gerçeklikte sinir uçlarına dokunan korku, duyu ve arzu eseridir. Diğer yandan ihanet derecesinde hak yemek ve kanun çiğnemek, biyografiye kösnül ihtirasın kök salmasına etkendir. Ve güneş doğarken veya batarken, bir batında ikiz kardeş doğar. Bu doğrultuda her april onbeşi doğanın uyanışı ve yeniden var oluşun ilk adımdır.


İlkeli duruşla ivmelenilir ve ikiz evrelerin kime neye benzediği ya da kardeşlerin fiziksel aynılığı, ebedi ayrılığa kalleş ayartısı vesaire hiç önemsenmez. Çünkü bir andan sonra dingin veya tedirgin atmosferi eskiz dosyasına sığdırabilmektir marifet. Nice sığ ve sağlıksız ve de hayret verici verileri barındırsa da falsenes biyografilere pek aldanmadan kainatın sırrına yoğunlaşabilmektir mahirlik. Korkuyu yenmektir cesaretle hatta denize düşüldüğünde bile yılana sarılmamaktır asıl mesele.


Binlerce yıllık nemli toprağı kurutan, kuru havayı tozutan, kusurlu dağılmışlığı affetmemektir cana yakışan. April onbeşi sonrası özü, sözü, gözü sözkonusu etmeden, uyartıyı ucuz bahanelere dayandırmadan dallamaları dalından toplamaktır adil olan. Antik dünyadan bugüne taşınmış antika endişelere, geciken buluşlara ve eksik buluşmalara bağlı sözlü-yazılı kanunları bunları içermektedir. Doğrusu kana kana içmektir kutlu isyanın kara kutusunu. Çünkü bir kayıp zaman baskısıdır, kainatın özünü çağın iğreti komplekslerine tutsak eden...  


Tutsaklığa yeter kapasiteyi keşfi zor manzaralara harcamak ve mankafaların kısa mesafeli sıradan seyahatlerine harcanmak ise doğaüstü aldatmacadır. Zamanı gelir öyle bir fırtına vurur ki karaya oturtur tüm cinsleri. Bu cinslikten bir ikiz evrelenme aldatmacasıyla veya doğanın uyanışıyla kurtarılır. Çünkü april onbeşi anılan ve sanılan ne varsa yeşertir. Al yeşil topu bir çerçeveye konulur ve taşduvara asılır.


Kara kitaba girmiş asla iyi halli olmayan, bir kirlenme noktası ballandıran ve ikiz kardeşliği bitiren hikayeler her april onbeşi sonrası silbaştan okunur. Unutulmaz ilelebet. İlla ki delice bahaneler uydurmak yetmez ilahi intikamı geriletmeye. Gerilen sinir uçlarına altı koldan oklar saplanır nihai karar ve doğanın kanunu gereği kararlılık ateşlenir. Ve ateş dilli ejderhayı mullah labirentinde saklanmalar da kurtaramaz. Sonu kızgın alevle kucaklaşmak olsa da  tropik bir deniz yatağına uzanmak düşüyle uzaklaşma ve uzaklaştırma mutlaka gerçekleşir. 


Kainatın gözü karalığına ve sonsuz karanlığına ağıt kısa pasajlar, gerçeğin özüne ve ispatına dair iddiaları zirveye oturtan çapraz vurgulu gayrettir. Gayet iyi giden ve de pik dip kıskacında biten basit bir sürecin takibidir çifte heyelan. İntikam ateşini körükleyen ise besbelli açık devrelerin düz kontak yapması, kara enerjinin doğanın özüne karışmasıdır.


Elbette yüreğe kor ateşi düşünce, köklü ikiz kardeşlik bağı da kopar. Ve april onbeşin armağanı doğanın uyanışı, kainatın dengesini bozanlara  bozgun olur. 


Her april onbeşi doğanın uyanışı, kod adı holistik holiday...

Hiç yorum yok: