15 Nisan 2021 Perşembe

ŞEHRİ RAMAD

 ŞEHRİ RAMAD...


Tarihsel, dinsel ve bilimsel değerlendirme dışına taşan, din adına irdelenişi garipsenmesi gereken ne kadar her ne varsa üstün körü konuşulacağı günler yine başladı. Bir yanda memleketi pandemi şoku ve dört bir yanda şehri Ramadan. Şehirlere ramad. Lam, mim, nun... 


Zaten dinler çağı çemberinde hapsolmuşluk kılıçların gölgesinde dinlere, kılıç ve mızrak ucu atıflara  dayandırılan günlerden kalma. Üstelik şüphe götürmez biçimde akıldan uzak, ince tasarlanmış planlar akıllara işlenmiş. Ve de akla zarar bulgu ve değerlendirmelerle doğal dinin rotası zihinlerde silinmiş. Çağa uygunluk kitaptan çıkarılmış. Yakın gelecekte en eşsiz sanılanlar bile fiziksel ve düşünsel kodlardan hoyratça silinmiş olacak...


Çünkü denilen ve fakat her denildiğinde inanılmayan yere doğru uzun süredir akıyor zaman.  Akıntıya karşı akıl doğru işletilmediğinden, akan suya da hile hurda karışmış durumda. Bu da dinsel yaşamın sağlıklı sürecini açıkça tehdit etmekte. Sanki inanç silsilesi doğal varlığını sürdürme ortamını kaybetmekte. Ve inan oranını da düşürmekte bu yıldan yıla tapınılan lafta benzersiz günler. 


Bu arada ramadan boyunca izlenecek göreceli programların ve yoğun din faaliyetlerinin pandemiye takılıp takılmadığı, takılırsa nasıl aşılacağı da görülecek. Ünlenen sözlerin nereye asılacağını da belirleyecek bu süreç. Eğer ramadanla birlikte pandemi aşılamaz ise bu iklim belirsizliğinde aşı maşı tutmaz sonucu da tescillenecek...


Bilimsel veriler ve denilenlerin aksine dinsel semptomlar ardı sıra yağdırılırsa, yoğun yok oluşlar yaşanır. Dini geleneklere sıkı sıkı tutunmak ve genetik bağlanmak kimseleri acı  geleceği yaşamaktan kurtarmaz. Çünkü  yıllar yılı içilen, içirilen öyle bir eriyik ki sanki eritme işi en içeriden ve en uzun mesafede muazzam inşayı da eritmiş. Hala eritir pozisyonda, içeriği, tarzı, düzeyi belirsiz meçhul bir noktaya doğru sürükleniyor inan. Hafızalara yer etmiş ilkel ama saf inançtan da uzaklaşılıyor. Zaten kültürel sızmalar, içten içe dine sızmış belirgin ritüeller erken dönem dış temaslarla din vasfına erişmiş. Bu vasıf fırsatçılığı, vasıflı dini vazgeçilen din olma yoluna çeker. Muhtemelen dünya dinleri de hep bu şekilde ihtişamından uzaklaştırılmıştır gerçeği de görmezden gelinir. Tanrıyı Din kültüründe bilge, bilici ve belirleyici en etkin güç olmaktan çıkaran işte budur. Kült içerikleri ve alakasız kanıtları din kapsamına alan da budur. 


Bunlar oldukça içgüdüsel tepkime kolonileşir. İşte o kolonist klonlamayla hiç plan taslamadan tastaman sonuca varılır. Oysa o taslak son 'herkesin düşünce, vicdan ve din özgürlüğüne hakkı vardır. Bu hak, din veya inancı değiştirme özgürlüğü ve din ya da inancın tek başına ya da topluca, açık ya da özel olarak öğretme, uygulama, ibadet ve gözetim yoluyla açıklama özgürlüğünü de içerir' saptamasıyla asla örtüşmez. 


Yine de her ramadan, sıralı günler daha can sıkıntısı verir hale getirilir. Yaptım ettim yoldur, dedim olur, derdim çoktur eşleşmeleriyle doğan memnuniyetsizlik ve eşsiz denemelerin büyüleyiciliğinde biriken iletişimsizlik, ayrıntılarda gizli satan ile yüzleşmeyi getirir. Satanik antlaşmalar reddedilmedikçe varlık nedeni de tam manasıyla çözülemez. Çözüm babında tarihsel, dinsel ve bilimsel açıdan asla ikna edilemez, salt batışa işaret eden bir üst akıl oluşur.


İşte her ramadan bu üst akıl, din tsunamisi gibi vuran, zihinleri bulandıran ve kelebek etkili koleksiyonları kesinmiş gibi artan keskin enerjiyle sunan din pandomimcilerini belirler. Arena sırf bunlara bırakılır. Kıssadan hisse, ramadan ganimeti de bir güzel paylaşılır...


Memleketi pandemi ve şehri ramadan atmosferinde şehirlere biteviye ramad yağarken devamlı mimlenenler ise bellidir. Daha fazla dini yaygaraya maruz kalmaya ve bu ramadan arsızlığına rızalığa emin değillerin tümü. Canı ağzındaların cemi cümlesi. Lam, mim, nun...

Hiç yorum yok: