HİÇ NEDENSİZ TESLİMİYET...
Nedensiz neden kutsallığı evresi, evreni ve parçacıklarını
sonsuzluğa taşır. Döngüyü öncüllere bağlayan bu sınırlı idrak mevcudiyeti,
mevcudu zaman ve mekân dışına sarkan iddiaları hiç algılayamaz. Çünkü kaçkın tutarsızlık
ve sabit tanımlamalar şüpheli ayrıntılardan beslenerek idrak yetisini de teslim
almıştır. Bu durumda kadersi, kaderci teslimiyet başlar...
Asla felsefi titizlik barındırmayan bu hiç nedensiz
teslimiyet yüzünden, yaşanan anın bir tık ötesini görmezlik dahi en doğrusu
kabul edilir. Bütün güncelleme ve manevralar, tepegöz hakimiyetine bırakılır. Sırtını
ilahi varsayılan otoriteye yaslama alışkanlığıyla, merkez etrafında dairesel
meditasyon teselli olur. Ve daima bir tecelli beklenir.
Bu nedensiz neden kutsallığına hiç nedensiz teslimiyet,
tesiri zor atlatılacak aldanışları ve aldatışları da makul görür. Sınırlı idrak
meziyeti çok ileri gidildiğini zanneder ve ağır bir yenilgiye uğratacak
sınayışlara saplanıldığı hiç kaale alınmaz.
Hiç nedensiz teslimiyet kutsaması ile rastgele ve zincirleme
basit bileşik varlıklar diyarına geçiş çok önemsenir. Bütün disiplinler zaman
içinde ters yüz edilir ve edilgen anlayış toplumsal inanç bütünlüğünde hâkim
olur. Bu Hakimiyet özünde hiç nedensiz teslimiyeti de güdüler
Nedensiz neden kutsallığını var eden bu hiç nedensiz
teslimiyetin adaleti de yoktur, dini imanı da. Evren bir kenara, adalet lafta
ahlak timsali kesilenlerin emrine bırakılır. Bireysel ve toplumsal bellek asla
kullanılmaz ve neden diye hiç sorulmaz.
Çekirdeğini neden sonuç sorgulaması yapmayış oluşturan, bu
çıkar odaklı kutsama evresi bir türlü tamamlanamaz. Sınırlı ve belirli bir
kesimin uhdesinde benlik kaybı aktarımlarla ilerleyen zamanı daha da
nedensizleştirir.
İşte bu hiç nedensiz teslimiyet yüceltisinin, kurgu evreni
ve parçacıklarını sona yakın taşımasıyla, sınırlı idrak sürekli kazandığını
farz eder.
Oysa algılanamayan kaderci teslimiyetin boşluğudur. O kara
boşluk herkesi nedensiz yutar...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder