25 Mart 2021 Perşembe

MEVCUDUN TÜRKİYE’Yİ YÖNETEMEMESİ ÜZERİNE TEZLER 3-AKIL VE BİLİM…

 MEVCUDUN TÜRKİYE’Yİ YÖNETEMEMESİ ÜZERİNE TEZLER 3-AKIL VE BİLİM…


Yönetsel açıdan virüse endeksli vahamet, bilimsel bakış açısıyla gözetilmeyip, gözlemlenmeyince lütfen boyutlu gündem oluşturmalarla acı gerçeğin önüne geçilemez. Geçilemediği de görüldü. Yani virüs diyarında akıl dışlanarak, tamamen duygusal dürtülerle eylem koyma daha başka büyük krizler doğurur. Bilim dışı keskinlikle hala keskin siyasal mesafe koyulup, bir türlü sosyal mesafe de korunamayınca, ilişkiler ayar tutmayınca, aklın ve mantığın sınırları da aşılır. Virüsün yönlendirmesiyle işler tartışılamaz, daha kötü bir sürece evrilir. Artık şartın şartı evde çarşıda, karşıda kapıda bilim ne derse o hali…

Virüsle en baştan beri gereken akılcı ve bilimsel mücadele savaş günlerinde es geçildi. Ve mevcudun Türkiye’yi yönetememesi üzerine tezler üçlemesi ve burda şaytan üçgeni gelişti…

Bilimsel görüş ve önerilere, çıplak uyarıcı ve uyarılara, gocunmadan, hiç tartışmadan ne denli uyulursa virüsle savaş kazanılır. Elbette bu günden yarına, çabuk ve kolay olmasa da büyük kriz atlatılır. Gelecek yeniden dizayn edilebilir.
Zor elbette. Dünyanın karşılaştığı nitel ve nicel değeri ne olursa olsun tüm krizler mutlaka baştan sona panik ve kaygı yaratmıştır. Her krizde yoksulluk, yoksunluk, yorgunluk, aç kalma endişesi ve ölüm korkusu bilinçaltına yerleşir. Tehlikeli sonuçlara yönelik duygu yoğun senaryolar üretilir.

Mevcut durum ciddiye alınarak, defalarca ölümle yüzleşme hissi ve riski veren bu senaryolara dikkat verilmelidir. Epey can sıkıcı olabilirler ama toplumsal kriz ve virüs tehdidi altında olunduğu temel gerçek. Tehdit alanı da günden güne genişliyor. Virüs öldürücü dozu hiç çaktırmadan vuruyor. Yani ucuz senaryolar gerçek oluyor. Film üstüne film çekilecek bir atmosfer.

Bu yakıcı, yıkıcı ve yok edici atmosferde bireyselliği öteleyip, kitleselliği önceleyen bilimsel ve dinamik kurguya, aklın yolu bir kusursuz ve koşulsuz riayet şart…

Eski alışkanlıklarla akıl ve ahlaksal sapkınlık düzeyinde; lümpen, oportünist, bencil, ikiyüzlü,  yalancı, entrikacı davranışlarda ısrar virüsün esrarını hepten patlatır. Palas pandıras mevcut baskı, zulüm ve sömürü artar. Sıkıntı devam eder. Virüste adalet de olmayınca nefret yaklaşımları yine ağırlık kazanır. Doğal yaşam üzerine müzakereler anında biter. Müzmin hastalık virüsle kol kola girer.

Çünkü virüsle boğuşan materyalist dünya, metafizik dünyasını, öte dünya dini akımlarını tüm dünyada buharlaştırınca her krizden dinsel fırsatçılık devşirenler, menfaat çıkaranlar çember dışında kaldı. Dine yatırım ve salt dua ile virüsle savaşın kazanılamayacağı tescillendi. Tek şans bilim olduğu kör akıllara da sabitlendi. Yalandan yakarışlar, göstermelik namazlar, defaatle umreler, dinler ölçeğinde krizden parsayı vurma girişimleri, sadece virüse prim kazandırınca, bilimsel arayışlara geçildi.

Elbette on yıllarca geç kalındığı açık.  Kul sıkışmayınca hesabı virüs kapıya dayanınca aklın ve bilimin yolu seçildi.
Dünyaya egemen olan hain virüse endeksli bu zorun zoru, ağır ve vahim şartlar, şişirme azameti de anında azletti. Virüs tehlikesi akıl ve bilimden başka çıkış yolu olmadığını açıkça gösterdi.

Virüsle, virüslerle mücadele için tek yol akıl ve bilim yolunda yürümeyi seçmek. Başka çareler arayışı ise meydanı virüse bırakmak, cepheden kaçmak ve çapsızlık.

Geleneksel açıdan mevcudun Türkiye’yi yönetememesi üzerine tezler üçlemesi, bu gidişle dört çarpı dört, dert üzerine dert devam eder…

Hiç yorum yok: