MARCO PP…
Günler bu günler. Dün, bugün, yarın yalım dert günleri. Dertler epey ağırca. Resmen ‘anlat derdini Marko Paşa’ya’ zamanı. Ama Marko Paşa ile Marco Polo’yu da karıştırmamak lazım. Zaten aralarında yüzlerce yıl var. Ayrıca Doğudan Batıya derde deva olacak biri, baıdan doğuya Marco PP yok. O yüzden biz Polo ile devam edeceğiz. Marko Paşa sonra…
Şu günlere piarı şiarı Polo, çağın markası olarak anımsansa da Doğu medeniyetini Avrupa ile buluşturan ilk gezgindir Marko Polo. Marco’nun ömrünce bitmeyen serüveni 17 yaşında başlar. Öyle ki herkesin sıradanlığı yaşadığı ve paha biçilmez bir hayat sürdüğüne inandığı kısır bir dönemin ürünüdür. O günde böyledir bugünde. Değişen çok şey yok hala. Hala bir medeniyetler çatışması ve kargaşa.
Çağlar boyu 13. yüzyıldan artan nice uçsuz bucaksız yalınlığı taşır Marco. Gözlemlerini raporlar, desteler ve yayımlar. Usanmadan 13 yıl Asya topraklarında dolaşır. Seyahatnamesi meraklı insanlara özellikle Avrupa'ya ışık tutar. Kısmen ve resmen büyük keşiflerin de önünü açar. Ve Avrupa 14. yüzyıl başlarından itibaren dünyayı keşfe çıkar. Yani ilk kılavuz Marco’dur.
Marco Polo en ince detaylarla gezip gördüğü yerleri, doğal yaşamı ve gelenekleri tarihe not düşer. Tutulan o notlar sayesinde dünyanın akışı bir anda değişir. Avrupa doğuya öykünerek köklü değişimlere sahne olur. Gelişir. Bir anda zaman akıp ihtiyaçlar artınca ve yollar kesişince yine yeni maceralar başlar. Deniz ötesi, Okyanus arkası arşınlanır, karanlık sularda zenginlik aranır. Güç kudret devşirilir.
Elbette tüm gerçekleri en iyi dönemin yaşayanları bilir ama geride yüzlerce yıl öncesinin bugünü şaşkınlaştıran notları, mektupları ve çizgi romansı notları kalır. Marco, bir marka olur gezginler tarihinde. Karakterleri tüm gerçekliğiyle tarihe not düşmesi ve yansıtması marka değerini yükselten başlıca öğedir. Elbette hayal mahsulü saptamalara da rastlanabilir anılarında. Ancak araziye dağılan medeniyet kırıntılarını dört bir yana özellikle Avrupa’ya taşıyan bir öncüdür. Ölene dek yolun başka yollarla kesiştiği noktalara dek uzanır. Ve derin izler bırakır tarihe.
Abartısız Asya ile Avrupa'yı bütünleştirir. Kapkara çağları, felakete sürüklenen durumları not eder. Notları politikalardan, patikalardan, tek şerit yollardan saklı vadilerden geçer. Yol bulur. Neredeyse bilinmeyen görünmeyen ne varsa bilmez görmezlere gösterir. Hem de tam 700 yıl önce.
Yani arkeolojik ve sosyolojik değer taşıyan ne varsa Avrupa'ya taşır. Bu bilgiler sayesinde yeni icatların, fetihlerin yolu açılır. Marko'nun yolunu izler tüm kâşifler. Hepsi Marco Polo’nun seyahatlerini okuyarak ‘Gördüklerinin sadece yarısını söyleyebilen’ Marko’nun dünyasını araştırırlar. Başka dünyalar ararlar. Zenginlikleri kaparlar.
Gerçekten modern coğrafya biliminin öncülerinden sayılan Marko'nun an ve an tuttuğu kayıtları olmasa doğu medeniyetine ait hesaplar da bunca gerçekçi olmazdı. Medeniyetin beşiği sallanmazdı.
O yüzden Ortadoğu başta çalkalanan Doğu’yu, hatta uzak doğuyu anlayabilmek için, dertlere çare için Marko Paşa’lar aramaktan ise Marko Polo’yu yeniden tahlil etmek şart. Tahsil etmek şart…
Öyle bir tahsil ki, Deniz ötesi, Okyanus arkası karanlık sularda zenginlik aramak, güç kudret devşirmek devrinin geçtiğini de görerek. Marco PP sonrası yüzyıllarca süren sıkıştığımda tahsil ederim tahsili değil…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder