EZOTERİK VE EGZOTERİK...
Tüm disiplinleri yaratan Aristoteles'ten bugüne 'konuşma sanatının altın nehri'nde yıkananlar asla kirlenmediler, yıkılmadılar. Hele yazıyorlar ise kolay kolay da yıkılamazlar...
Onlar zaman zaman belli bir kesime hitap eden, anlaşılması güç ezoteriklerle tarih sahnesinde yer alırlar. Bazen de genele hitap eden ve anlaşılması kolay egzoteriklerle yazın perdesinde güç tazelerler. Yani teknik ve gereklilik düzeyinde entelektüel uğraşılarını topluma mal ederler...
Tüm bu aktarımlarda önemli olan zihnin çok şeyler üretebileceğine katkı sunmak, özgün üslupla varsayımları amaçlananlar doğrultusunda dünyaya, düşünce dünyasına kazandırmaktır. Bu çağcıl hevesle elbette incelikle işlenmişliği, estetik yapı ve zarafeti, düzenliliği ve sürekliliği önemserler. Usanmadan ezoterikleri ve egzoterikleri hedef kitleye ulaştırırlar. Mesajların savunusu ise her şey bir yana, salt edebi dile ve tartışma biçimine uygun olup olmadığıdır.
Ne var ki, düşünce dünyasındaki eksiklik, katı keskinlik ve benlik kaybı, birilerine disiplinler dışı kalmayı ve dibe çakılmayı getirir. Feda edilenler arttıkça, zorunlu vedalar çoğaldıkça, mevcudu ateşli savunanların fetbaz saldırıları tüm düşleri bozar. Ve düşkünlüğü bollaştırır.
Bu metodolojik düzensizlikte yılmaksızın altın nehri özlemek ve altın kaleme özenmek yazın sanatının en etik duruşudur. Disiplinler tarihini var eden erek ve gerek mücadelesi, nasıl minnet duyulası eserler yaratmış ise belki bugün değil ama yarınlara anlaşılabilir çalışmalar bırakmak fiziksel varoluş gereğidir.
İşte sırf bu nedenle dahi ezoterik ve egzoterik ayrımı yapmadan, maddi nedensellik aramadan, biçimsel ve dekoratif unsurlara kapılmadan, eserin amaçsal dinamiği ile ilgilenmek gerekir. Hatta araçsal boyuttaki nesnel yeterliliği de gözetmek gerekir. Yani kurulan dünyanın içindeki keşfedilmeyi bekleyen bireysel eğilim ve toplumsal gerçekliklere iyi niyet çerçevesinde yaklaşmak gerekir. Çünkü ezoterik veya egzoterik olsun içeriği araştırma, arayış, eylem ve sanat kırıntıları barındırıyorsa, üstelik disiplinlerden de hiç kopmuyorsa doğrusu da odur, yanlışı da...
Haliyle orada burada takılan, alt hedeflere yönelen ve dairesel kurgu amaçsızlığı ile kirlenen egzantrikler 'konuşma sanatının altın nehri'nde asla yıkanamazlar. Yıkansalar da arınamazlar.
Zaten ezoteriklere veya egzoteriklere, terliksi akılla saldırmalar ve egzantirik yakıştırmalar Aristoteles'ten
bu yana disiplinler dışı yıkıcı faaliyet olarak görülür.
Yapıcı faaliyet ise 'konuşma sanatının altın nehri'nde yıkanmak ve altın kalemle yazmaktır. O kadar...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder