8 MART EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ KUTLU OLSUN...
İnsanlık tarihi boyunca kadınlar, kendilerini erkek egemen toplum pratiği boyunduruğundan bir türlü kurtaramamıştır. Sadece kısır ve kısıtlı seçeneklerle, binlerce yıl zehir zıkkım yaşamlar sürmüştür…
Ta ki yirminci yüzyıl başlarına dek. Bir anda altı bin yıllık suskunluk bozulmuş, hak arama amaçlı, çatışma merkezli başkaldırılar güncellenmiştir. Tıpkı 160 küsur yıl önce 8 Mart’taki gibi. Kadınlar o gün al bayrağı hiç korkmadan, asla çekinmeden meydanlarda sallamışlar ve kurulu düzenleri temelinden sarsmışlardır.
Kadınlar, "8 Mart 1857'de Nivyork’ta şanlı bir direniş başlattı. Dokuma işçisi Kadınlar eşit işe eşit ücret istediler. Örgütlendiler 16 saatlik çalışma süresinin 10 saate indirilmesi için. İşte o eşsiz direnişte, muhteşem kominal dayanışmada, bitmeyen kavgada 115 ay yüzlü şehit verdiler...
Kadınlar haksızlığa, sömürüye ve ezilmişliğe karşı çıkışı 8 Mart 1908’de yeniden ateşlediler. Bu kez kurak çatlak toprağa 129 gelincik çiçeği tohumu serptiler...
Klara Zetkin 1910’da 2. Sosyalist Enternasyonal’e önerince, kabul edildi. Ve 8 Mart 'Dünya Emekçi Kadınlar Günü' olarak kutlanma hakkı kazandı. Elli yıllık mücadele kadınların zaferi ile perçinlendi.
Emperyalist dünyanın sancaktarı BM, 1975 yılında alınan kararla emekçi kadınlar gününü '8 Mart Dünya Kadınlar Günü'ne dönüştürüp içini boşalttı...”
Oysa kadınlar yüz yıllardır emperyalizme, kapitalizme, faşizme, savaşlara, savaşların her türlüsüne cansiperane karşı koymuştur. Ancak özgür bilinç oluşturucu ve dünya bütününü kapsayıcı aktif ilerleme kaydedilememiştir. Tüm kazanımlar, formalite bazında yenilemeler ve hafiften esnetilen normlarla ellerinden çalınmıştır...
Demek ki sömürüsüz bir dünya düzeni kurulmadıkça daha çok kadın kurban verilir, kurban edilir. Bu gidişle kadının tarihsel ezilmişliği, mevcut hiçbir devlet mekanizması eliyle giderilemez haldir. Hatta ağır ve baskıcı dayatmalarla ikincil insan olma vasfı devam eder.
Evet '8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü' unutulmazlar, unutulmayacaklar hanesine yazılmıştır ve dahi kutlanır ama ilkel tutum ve barbar tavır, kadına şiddet şeklinde hala devam eder. İş ola beri gele tarzında usulen kadın öven ve uslanmazca kadın döven bir zihniyete tutsaklık sürer, süründürür.
Teoride 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, pratikte ise arta kalan günler gece gündüz, gün yüzü görmeme günleridir. Sanki kadın yok, kadın soyut varlıktır. Somut olan ise erkek egemen küresel dünyada varolan korkudur. Korku, kadının özgürlüğe can katacağından
hat safhada yaygındır.
O yüzden herkese hak ettiği adın koyulması gerekir. Sosyal düzenekte erkek burjuvadır, kadın proleteryadır. Devlet erkek egemendir. Tarihe nakşedilmesi gereken açıkça budur...
Diğer yanda emeğe hıyanet etmeyen, kutsal çerçevede emek harcayan, alınteri döken emekçi kadınların hiç bir zorbalığı hak etmediği de kesindir. Ama kati olan bir şey varsa iktidar erkinde kafa tek bir şeye çalışır, kadın çalışmaz. Çalışsa da... En normali sadece devlette bal kaymak işbaşı. Birazı özelde. Gerisi çocuk yapar, kader der analık eder, dizini kırar evinde oturur, en çekilmezi çeker. Hatta çeker gider. Yine de zulüm görür...
Oysa Emekçi kadınlar tohum eker, toprağı beller yeşertir. Ürün üretir. İtaat etmesi istenir, etmez. Devinimsizlik dayatılır devrimci kesilir. Gece gündüz doğru bildiğine yürür. Hak arar, haksızlığa kazan kaldırır. Bayağılığa, bağnazlığa, aşağılanmaya, yozlaşmaya, zulme, zorbalığa direnir. Ürettiyse yöneten olmayı hak ettiğini de yüksek sesle haykırır. Mücadele çıtasını güngüne yükseltir...
İşte tüm bunlar elbette iktidarlar için tahammül edilemez şeylerdir. Ama hep unutulur; Kadın emektir. Sevgidir. Cesarettir ve de kavgadır. Kadın yıkılamaz güçtür. Hiç hafife alınmaya da gelmez. Ruhundaki savaşçı felsefe bir anda tüm katmanları eritir...
Ayrıca kadın bir memleketin ayakta durmasında, geleceğe kalmasında, kurtuluşunda, kuruluşunda ve devamlılığında en aktif etkendir...
Tarihle sabit bu gerçeğe kör bilinçle yaklaşanlar, engellemelere, zulme, kıyıma, baskılara devam eder. Kadınlar yine de yılmaz kararlılıkla ben varım, ben hayatım, ben hak ettiğimi de alırım der. Toplumsal hayattaki doğrucu rolünden asla vaz geçmez...
Her devirde hak hukuktan dem vuranlar ise kadınlar birlik olursa vay halimize endişesiyle, resmen kadına cephe açarlar, saf tutarlar...
Öyleki toprakta tarlada, bağda bahçede, atölyede fabrikada, ofiste otağda, denizde karada ve dahi evde alın teri döktükleri görmezden gelinir. Bu arada birliktelik dokusu bir çok kez tek taraflı bozulur. Bozulmaya yığınla, nice neden vardır ama not edilmesi gereken artık yeter noktasıdır...
Emek yoğun perspektifte pozisyon alan, keyfekeder Emeğe hıyanet etmeyen kadınların, '8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü' Kutlu olsun...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder