25 Mart 2021 Perşembe

141-142 ve MOSKOF

 141-142 VE MOSKOF…

 
Tarih boyu, on yıllarca moskof denizden ve karadan beklendi, fakat gelmediler…
 
Komünizm battı moskof batmadı, nifak doğdu. Muharebe çıkmadı barış oldu, ayıp ettiler. Ayıp etti tüm şırıngalı masalcılar. Savaş baltalarının sapı elde kaldı. Tabyalarda gülleler küflendi, füzeler bitlendi. Zaman ve mekânın pullu pusulası pusardı, rakamlarla dolu varaklar sarardı.
 
Mütareke ve savaş dönemlerinde, soğuk savaş dönemlerinin kargaşa ortamında kanatlanıp karara bağlanması zor nice olay var. Nice akıl kurcalayan durum söz konusu. Kesin ve sert yaptırımlarla dahi önlenemeyen nice kapışma, kör dövüş var.
 
Öyle bir düzen ki bu, kurulan çatışma, çelişki ve korkularla derinlemesine bir bağı söz konusu. Tarz ne olursa olsun her sıkışıklık da kıyamet ortamı yaratılarak ihale hemen başkalarına çıkarılıyor. Emirler veriliyor. Olağanüstü zamanlar olağanüstü önlemleri de gerektirir babında nice anlamsızlıklar.
 
Siyaseten komünistlikten mahkûm edilenler gibi yasaya uysun uymasın bir uydurma suçla Moskova'ya numarası. Moskof marazı.  Moskof gavuru ajanlığı.  Sonuç itibariyle yerleşmiş bir yargı, değişmez bir kanı; af mümkün değil 141-142’liklerden olana.
 
Tarih boyu on yıllarca karadan ve denizden beklendi moskof. Belki dönem dönem popüler yaklaşımlarla, saf sempatizanlarca davet edildiler. Yine de gelmediler. Gelir kaygusuyla guguk çaldı, anti-komünist yeraltı teşkilatlanmaları sağlandı. İç yüzü başka dış yüzü başka bir zehirlenme. Manasız bir muhataplık. Kimin adına yapıldığı da bilinmez, tam bir belirsizlik. Antlaşması ömür törpüsü. Tam bir acemilik ve beceriksizlik kamplaşması.
 
Bu kısır döngülü dönemeçte 141 ve 142’likler yandılar. Komünistlik ve partililik bağlamında epey ezildiler. Karşıtlarının dilinde “Komünistler Moskova'ya… Moskof gavurları, eşittir yavruları...” Kanunda adları geçmemesine rağmen 141-142’ye hapsedildiler, 141-142’den hapsedildiler. Peşlerine Allahsızlık, dinsizlik, imansızlık, mezhepsizlik takıldı. Akla hayale gelmeyecek insafa sığmayacak bir aforoz. Yok sayma. Vatan düşmanlığı. Vatan hainliği. Künyelerine kazındı.
 
Mazide yaşandı bunlar. Aynı ile vaki. Yıllarca üzerine sünger çekilse de böyle bir aldanmışlık, aldatılmışlık söz konusuydu tarihte. On yıllardan sonra birden hortladı. Temeli vatan sevgisi var sayıldı. İki taraftaki vatanperverlik, yurtseverlik gözlerden kaçırıldı. Akıllardan çıkmayan ise dört sütuna yayılmış şiddet, vahşet ve klişe bir mektep ve de rejimin terbiyesizliği. Hükümetlerin aczi ve aczi giderme maksatlı acımasızlığı. Şahsa mahsus memleket manzarası.
 
141 ve 142’den anası ağlatılanlar, bu memleket bu millet evladı değilmişçesine mağduriyetler yaşadılar. Mağdur ve mağlup edildiler. Yıllarca aynı martaval. Moskof severlik.
 
Misali emsali az görülür biçimde misillendiler, mimlendiler. Hep oraya buraya gönderildiler. Ama çoğu Moskova Kızıl Meydanı göremeden öldüler. Yolculuk edemeyecek ölçüde sakat kaldılar. Çoğunun kısalan ömürleri de yetmedi.
 
Gavur moskof da karadan ve denizden dört gözle beklendiği üzere bir türlü gelmedi. Bir türlü görüşemediler, birleşemediler ve vatanı bölüşemediler.
 
Gerçi gelseler karşılarında ilk komünistleri bulacaklardı sanki. Orası kesin. Çünkü onlar, 141-142’liklerin tamamı ‘Self Determinasyon Hakkı’na canı gönülden inanırlar; “Bütün halklar kendi kaderini tayin etme hakkına sahiptir. Bu hak uyarınca bütün halklar, kendi siyasal statülerini özgürce belirlerler ve ekonomik, sosyal ve kültürel gelişmelerini özgürce gerçekleştirirler…”

İşte o yüzden tarih boyu, on yıllarca moskofluk bir yana, denizden ve karadan gelenlerle birlikte sırf bu nedenle ezildiler, yok edildiler…

Hiç yorum yok: