27 Şubat 2021 Cumartesi

FİKRİYE, FİRAKLI HİKAYE...

 FİKRİYE, FİRAKLI HİKAYE...

Fikriye, uzun boylu ve masum ve de mahzun bir güzellik. Maharetli, az süslü ve solgun bir yüz. Gözlerde sürme, yanaklarda hafiften bir allık. Her zaman şık. Ve aşık. Aşk olsun, bir türlü kesilmeyen, kesik kuru bir öksürük. Örselendikçe hilafsız bir süvari. Boynunda daima takılı, tek sevdiceğinden armağan; tesbihten kolye. Firaklı hikaye Fikriye...
Fikriye, fikrini açık etmese de her şey besbelli. İnce hislere yenilmiş bir naze Fikriye. Kırbaçlı amazon. Dudaklarında gergin tebessüm, uçuk kan kırmızı hayat. Münasip bir gelin adayı. Simasında gelip geçici mürüvvet ateşi. Şefkat abidesi. Aşka Müebbet. Dalgın ve dargın. Mahcup ve mahrem. Fikrinin ince gülü soluk mavi...
Soluk ve soğuk, nazar donuk; "Bilhassa sol akciğer..."
Sisli ve gizemli bir durgunluk kaidesi Fikriye. Mecburen mihmandar. Sırtında hayatına kahreden bir sancı. Kalbine saplı çifte su verilmiş bir bıçak. Çekingen ve az cesaretli. Kızıla çalan kurt sarışınlığına yanık. Kesik. Dağları dağlayan bir sessizlik. Sürgün ve tecrübesizlik.
Latife'nin tam zıttı, zatinur bir kişilik Fikriye...
Gölgeye dönüşmüş bir formda sigarasını tüttüren beyza. Mütebessim. Mülayim. Esrarengiz bir fedakârlık abidesi. Taba rengi tabilik yanar durur parmak uçlarında...
Sanki bir zamandan beri doktorları da dinlemez hiç. Fikriye yemez içmez, dinlenmez. Ve asla tütünü bırakmaz. Hüzünlü bir keyif alışverişidir, gök maviye dağılan gri dumanla ilişkisi. Darmaduman oluşunun, kaderin ve kederin reddi. Dertlerin defi. Yaşam denilen bozgunda, bir tutam nefes...
Gözyaşları akşam alacasında piyanonun tuşlarına düştükçe, ıstırap veren günlerin devamıyla somutlaşır kara geceler. İhtirası somutlaştırır eksik notalar. Rota sanatoryum sürgünlüğünü. Zaruri bir kopuşun, terkedilemeye sarkan tutkunun, aklı tutuşturan telaşın zehri. Ve yarım kalan tedavi…
Gurbet ve soğuk. Ciğeri yakan katmerli soğukluk. Fikriye, samur kürkler içinde Madonna. Solgun ve masum. Buza kesmiş dünyanın beyaz gülü. Mahir bir gülümseyiş, güçlükle. Sahipsiz, garip ve ürkek bir boyun eğiş. Uza zamklanan kesin ve keskin buyruğu kabulleniş. Sağlığı şüpheli...
Tümüyle, kendini tümden Reis Paşa'ya ideal bir arkadaş, yoldaş olmaya adamış Fikriye. Eş olmak uzak ihtimal. yanında olabilmek yeter. Gazi'nin evlendiğini öğrenince tedaviden vaz geçer. Bırakır her şeyi. Paşa'sını asla bırakamaz. Tam on dört ay başkente gelmeden, gidemeden yaşar. İstanbul'dan bırakılmaz. Tutulur...
Canına tak eder, ah eder kaçak göçek Ankara Garı'na ulaşır. Kapılar duvar. Duvarlar sağır. Köşkler kör. Çankaya'dan dönüşte kendini vurur. Kurtarılır. Ancak zatürreye yakalanır. Yakalandıktan iki gün sonra, kısacık ama acı hayattan kurtulur.
Fikriye, mutsuz ve hasta bir kimlik olarak tarih sahnesinde yerini alır. Böyle anılır. Ancak öyle midir? kendi bilir. Memleket için en feci ve en kutlu günleri görmüştür. Yılmamıştır. Gazi'nin yaşam kolaylığına hizmet ettiğince yaşama direnmiştir. Kolay zor eylenince de direnci kırılmıştır.
Fikriye, anılarda ve akıllarda terkedilmişlik psikolojisi ile trajedik bir vaka olarak kaldı. Yazık. Oysa Reis Paşa'nın sevdiğiydi. Kıymetlisiydi. Devrim bir kez daha kendi çocuklarını mutlu edemedi. Ve kimilerine göre de "Çok iyi bir eş olabilirdi..."
Ama olmadı, olamadı. Bu firaklı son da hiç olmadı Fikriye...

Hiç yorum yok: