1 Nisan 2017 Cumartesi

AĞIR CEZA REİSLİĞİ

AĞIR CEZA REİSLİĞİ
 
Bu makale 1 Nisan’a özel bir özellemedir. Geneli ve genellemeleri hiç ilgilendirmez. Esenler’e özel bir esintidir sadece. Sadece Esenler Adliye Sarayı ve Esenler Ağır Ceza Reisliği’ni ilgilendirir. Dışındakileri de uzaktan yakından ırgalamaz. Muhatap almaz. Yine de Esenler esintisi ağırdan az biraz ürpertirse enseden aşağı sırt civarını, resmen 1 Nisan şakasıdır…
 
Adli, tüzel bir kimlik ifade eder. Adliye ise bir belgeleme ile kanıtlanmış nitelikli suç oluşturan durumlarda lazım gelendir. Bu gibi durumlarda devreye adalet mekanizması girer. Son yıllarda adalet Adalet Saraylarında şık salonlarda ve led ışıklı aydınlatmaların altında işler. Makine gibi işliyor görüntüsü veriliyor. Yani hesap verilir oralarda, hesaba çekilir suç işlediği varsayılanlar. Suçu sabitler. Mevzuu budur kısaca.
 
Son on yıllarda bu Saraylarda terazinin adalet dengesi şaşsa da adil olması, olunması gereken bir ruhu taşır, taşıması gerekir veya adalet dağıtıcıların…
 
Esenler'de bu şaşalı Adliye Sarayları’ndan yoktur. Hiç de olmamıştır. Esenler bu Esenler ise eğer, o yer burası ise gerçekte eski zamanlardan bugüne Esenler'de Ağır Ceza Mahkemesi’de yoktur. Ağır ceza cini de perisi de yoktur. Piri padişahı ve mahkeme reisi de. Ama bir zamanlar Amerika’da benzeri Ağır Reis’in de Esenler’de yargılanmışlığı filhakika vardır. Lakin o gün bugün Esenler’de adliye yoktur…
 
Adi suçlar bir yana affı zor olan suçların en kötüsü de gasp, çete ve naylonculuk gayri meşru hizmetleridir. Ve kıymetli evrakta tahrifattır. Bu hizmetçiliğe bulaşanlara bulaşmak da ağır suçtur. Şeytanın avukatlığına soyunmak o an yersizdir işte. Kanun manun kurtulmaya, savunmanın alası paçayı kurtarmaya yetmez. Cin fikirlilik gerekir. İşte tam da bunlardan ve benzer davalardan Adliye Sarayı’sız Esenler Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilen davalar da vardır. Bu Esenler neresidir, davayı gönderenler ve göndertenler bilir ama nice temiz vatandaşlar var ki günahtan köprüye gönüllü eleman vazifesi görürler ama ağır reise has bu davaları da davalıyı da, davacıları da hiç bilmezler. Gözlerimi kaparım vazifemi yaparım ihanetine vakitli vakıtsız ihsan eylerler. Kıytırık davaları için ilçe dışına zuhur ederler.
 
Hattı zatında devlet görevini kötüye kullanma başlı başına bir yolsuzluktur, devletçiliğe her bir haltı, hediyeciliği bulaştırmak bile başlı başına yolsuzluktur. Diğer ateş olmayan yerden duman çıkmaz söylentileri bir kenara. Hafiyeciliğe hiç gerek yok mal meydanda, Amerikan bezinden, kaput kumaşından, ipekliye, ipek kravatlı ipekçi çağa evrilen bu ip üstü diziliş aslında din iman, hak hukuk yoksunluğu ve yolsuzluğudur. Bulvarlar uğursuzluktan sallanırken yok oluş girdabı ne gizli görüşmeler saklar portföyünde bir bilinse. Bir bilinse alem şaşar. Oysa ne temkinler, ne teminatlar, ne tercümanlıklar bir güzel gizlenmiştir o yersiz yurtsuz aklanma meclislerinde.
 
Tahta takunyadan yılan derisine yükselişin hikâyesi nice ayrıntılar saklar gizli paragraflarda. Ne skandalları ne karşılıksız ajitasyonlar ve ne ibretlik gözyaşlarıdır milletten saklananlar. Millete doğru gelen belki de bu saklanan sahte mahremiyettir. Veya ahiret sorgusuna indirgenen dünyalıklardır göze gelen. Göze çarpmayan. Gerisi yalan martavalıdır. Dört dörtlük yalanlarla süslenir, adil düzen, adil yargı, adil yargılanmalar.
 
Vakti zamanında işlem yapılmasını gerektirir kısmi raporlar dışında kalan üst düzey yol su elektrik dosyaları da vardır muhakemesi gereken. Ağır reisi de yakinen ilgilendiren evraklar. Gereği düşünülmesi için beynin arka odalarında kurgulanır her şey. Öyle zaman gelir ki âlemi cihan olanlar biriken suçlardan dolayı faturaları öderler, ödemelidirler de. Ama tüm dosyalar yine Esenler Ağır Ceza Reisliği’ne gönderilir. Böylece faturayı kimse kesemez,  cezayı zapta yazamaz, önceden kayda geçirilenlerin de ipliği pazara çıkarılamaz.
 
Satsan alıcısı, alsan satıcısı bulunmaz bir çıkar yolu bulunmuştur belki vakti zamanında. Ama asla teskeresi de geçmez fezlekesi de. Gelecekte bir gün gönülleri ussuz, yolsuz, susuz geçen giden o günlerin hıncı doldurur. Ulaklar çıkarılır, kulaklar kirişte gözcü kesilir ve gün gelir kıyamet kopar. Dikkatler bir noktaya kilitlenir. Akif olunan, vakıf bulunan ve aktif olunup her pis şeyin bir deliğe süpürülmüş oluşu ayan beyan ortaya çıkar.
 
Şimdilik hastayı ayakta tutan da bu korkudur işte. Hayat rüyalardan rüyalara evrildiğinde hazırdır bahaneler. Elbette tüm görgü şahitleri, raporların tamamı hepsi düzmecedir, iddianameler iyi yazılmış senaryodur. Uzmanların kısaları uzunlara kiralıktır. Kurtuluşun kıvamı iftiradır, aynı kefeye konulmaktır falan filanla geçiştirmektir. Bilene edene çalışana bunlar zor değil zulümdür. Olaydır kolaydır alaydır. Alaydır kalaydır. Alayından balayına alkış tufanıdır. Bir yere kadar tüm bahaneler anlaşılır, uydurmaların hepsine de kanılır belki ama bu süren giden aklanma metodu niçin kuruluşundan bu güne adliyesi olmayan, Ağır Ceza Mahkemesi de bulunmayan bir yerde uygulanmıştır. Madem Ağır Reis yirmi dört ayar kusursuzdur, dört dörtlüktür en hasından, en baba Ağır Ceza Reisliği’nde kumkuma bir reisin karşısına oturur ve aklanır kolayca.
 
Zor değil kolaydır bu sorunun cevabı. Esenler'de Adliye Sarayı yoktur. Hiç olmamıştır. Hiçbir zaman Esenler'de Ağır Ceza Mahkemesi de yoktur. Lakin Ağır Reis olmayan bu Ağır Ceza Reisliği’nde bir güzel yargılanmış ve eften püften sayılamayacak dosyaları da bir bir kapanmıştır. Kapatılmıştır. Elbette tüm avlucular ve havlucular yalandır der uyurgezerler. Davul tokmağından beter uyarıları ise toptan hile hurdadır sayarlar. Hinliğe hiçliğe topyekun taparlar. Bir şer ittifak vardır daima ağır reisle ağırdan uğraşır durur safsatasına sığınırlar. Sağırlaşırlar. Bayatlamış tespitler ile hayra alamet olmayan saflarda küllenirler, küflenirler. Üflenirler. Doğrusu budur işte adli can çekişin.
 
Kıssadan hisse tek doğru vardır o da Adliye Sarayı’nın, Ağır Ceza Reisliği’nin bir zamanlar Amerika’da olmuşluğu yanında halen Esenler'de olmayışıdır. Bu sahte yarenliğe Nisan birden başlayarak kim eyvallah derse ayıp eder vallaha…

Hiç yorum yok: