8 Nisan 2017 Cumartesi

ŞIMARIK GÜÇ

ŞIMARIK GÜÇ 
 
Şu fakir ülkede şımarma ile şamar arasında çok güçlü bir ilişki vardır. Herhangi bir başka güç, gücü ne olursa olsun bu ciddi ilişkiyi önleyemez. Bitiremez…
 
Şımartılan her çocuk zamanla en nefret edilen çocuğa dönüşür. Çünkü ne aile, ne de toplum şımartmayı sonsuza kadar sürdüremez. Şımarmaya şamdanlar kırılınca, şımartılan çocuk da gerçek hayatla yüzleşir. Ama sorunlarını çözmekte gittikçe zorlanır. Her şeyden ürker, herkesten korkar ve kendini açık eder. Yine de kaçıklık derecesinde değişik özelliklerini belli eder. Belki hayatın iç yüzünü tam anlamıyla kavrayamaz. O yüzden de sinsi ve ödlek bir kimliğe bürünür. İçten içe de hırs yapar. Hırsı biriktirir. Zamanla hem nefret eder, hem de nefret edilir.
 
Zaten nefret ile defet arasında sıkı bir beraberlik vardır. Güçler dengesi tek yanlı bozulduğunda esrik şımarıklıklar da ister istemez durulmalıdır. Def edilmelidir. Durulmalıdır çünkü defaten yapılan yanlışlar, aldatmalar, aldanmalar ve yaranmalar rüzgârın yönünü kendiliğinden değiştirir. Şımarıkça bir ifade de geçen ‘insan denilen nesneler’ gücüne gideni gözünü kırpmadan bir minik el hareketiyle devirir. Ayrıca def çalar ardından dilediğince. Yıllardır şımarıkça çok hor kullanılan üstünlük sağlama ve sallama gayreti de bir kalemde biter. Biter gider.
 
Çünkü nesnel açıdan üstünlük sağlama çabası her açıdan olmasa da yetersizlik hissinden doğan bir güçsüzlüktür. Ama üstünlük kurmaya heves, üstlenilen rolü en iyi oynama becerisidir. Gün gelir rol rol nereye kadar, bunca bol keseden harcamalar da buraya kadar denilir. Bundan sonrası bilimsel olmayan, tabansız saldırmalar, tutmayan sağlamalardır.
 
Tutmaz çünkü toplumsal, siyasal ve kültürel bölünmelerin kışkırtıldığı ve derinleştirildiği coğrafyalarda şımartılan erklerde gün gelir sıvılaşır, cılızlaşır, güçsüzleşir. Buharlaşır. Erişkinler güçsüzlük ve çaresizliklerini güce dönüştürmek için başka çaresizlerle gruplar topluluklar kurarak gidermeye çalışırlar. Bu soyut yaşamdan somuta geçiş, yetersizlik ve değersizlikten kurtulmaya yöneliştir. Ama çare olmaz.
 
Yani şımarık güç çekiç güce dönüştüğünde eskilerin deyimiyle orak ayına gün sayımı başlar. Zararlı otlarla zirai mücadele de kaçınılmazlaşır…
 
Meşhurlaşan aşırı sorumsuzluk ve yetki birleşmesi şımarıklığı azdırdıkça azdırır. Yetenek az ve imkânlar kısıtlı olunca bir denge veya denklik söz konusu değildir. Azgınlık yaygınlaşır. Ancak örgütlü toplum olma yolundaki ilk adımlar uyum ve yetenek geliştirmeye ve gelişmeye selam duruştur. Gecelerin karanlığından yeni bir başlangıca doğar güneş. Ve güneşe çevrilir tüm yüzler. İşte asıl korkulan da budur. Geleceği birlikte örgütleme tasarısı bile şımarık gücün hiç işine gelmez. Çekiç güç anında tasalanır.
 
O tasayla ateş taşları yağdırır güçsüzleştirdiklerine…
 
Zalimin ateşinde yanmamak için toplumsal gelişme şarttır. Farzedilenin aksine eksikleri giderme ve yetenekleri geliştirme ile doğru orantılı olmalıdır ilerleme. Sadece şımarma ve şımartılmanın ürünü olmak yeni eksikler ve gedikler açar toplumda. Yaralar. Toplumun iliklerine kadar işlemiş olsa da iktidar bloku çatlar. Şımarık egemen sermayenin vesayeti altına girilir. Bin bir öğütlerle örselenmenin dayanılmaz ağırlığı yüklenir şu fakir ülke insanının aklına.
 
Akla zarar şımarma ile şamar arasında günü geldiğinde öykülenecek şaşalı bir tutku vardır. O tutku ‘Şam’da kayısı’ kalmayınca şımarık çocukları da kendine getirir. O vakit diğer herhangi bir şımarık güç bile onların hayırlı evlatlar olmasını asla önleyemez. Dua birdir, çoluk çocuğun da, yolun yolcunun da hayırlısı.
 
Hayırlısıyla…

Hiç yorum yok: