ARTIK
İKİ TÜRKİYE VAR…
Yeni
Türkiye'nin büyük zaferine en büyük oranda katkı sunduğu savıyla teşekkür mesajları
çekilen bir şehirde, şehrin iki yakasını yaşıyor, ikiye bölünen millet. Artık iki
Türkiye var…
Evet,
referandum bitti. Ama zafer, zaferin büyüklüğü bu işin neresinde? Yeni Türkiye
neresinde? Yüksek Seçim Kurulu emrivaki bir açıklama yaptı. Doğrusu yapamadı. Kesin
rakamlar için en az on, on iki gün süre lazım. Resmi sonuçları açıklaması da bu
gidişle zor, açıklasa da açıkça muamma. Açıklamaz da. Sanki sonuç Hayır’a yakın
seyrediyorken yine bir şok vuruş yaşandı. Belki de bu referandum mahkemede
bitecek. Hem de ulusal ve uluslararası mahkemelerde. Lakin ıslak balkon kararını
çoktan ve anında verdi. Milletin parasıyla kent meydanlarına onlarca milyonluk
sahneler kuruldu. Diğer ellilik kesim hiçe sayılarak sanki inadına kurduruldu. Havai
fişekler ardı sıra patlatıldı. Yeni
Türkiye'nin büyük zaferi şehrin bir yakasında kutlanmaya başlandı. Şehrin öte
yakası ne âlemde düşünen ise kalmadı…
Ancak yaşama
başkaldıran öyle anlar vardır ki an işte o andır. Bazen insanın alnının
çatından vurur acı gerçekler. En özlü bellekler bile işte o anlarda sarsılır. O
sarsıntıyla uyarılır zihin. Sebepsiz sarhoşlayanlar ise sıra sıra dizilip anında
balkona çıkar konuşur. Üstelik alışılagelmiş nakaratla bu seçimin kazananı yok,
Türkiye kazandı, millet kazandı denir ama laf arası sözde büyük zafer de ilan
edilir. Yandaşlar ise yüksek mevkiden emir almışçasına sokağa dökülür. Yani resmi
olmayan tartışmalı rakamlar sağanaklaşan sevinç gösterileri ile koca memlekete
dayatılır. Sonra en aykırı yayınları yayanlar, yayıncılar bile hizaya çekilir.
Oysa asıl durum
şudur; yansız irdelendiğinde birbirleriyle asla örtüşmeyecek seçim sonuç tutanaklarıyla
denetimsiz yetkilendirme milletten kıl payı geçti.
Peki,
gerçekten geçti mi? Hayır…
İddia edilen
resmi mühürsüz oylar, mühürsüz zarflar, ayrıca YSK'nın asla yasaya uymayan mühürsüz
oy pusulalarını da geçerli sayan son dakika açıklaması ve saire… Bakalım hangi
bahaneler bulunacak, türetilecek, bunların
topuna. Bulunabilecek mi? Bulunur elbet,
ama yetmez.
Yetmez çünkü
artık misakı milli dâhilinde iki Türkiye var. Ak yanı her şeyi kabul eder, al
yanı ise red eder…
Şu garip memleket
yasa delen bir referandumla resmen ortadan ikiye bölündü. Böldüler. ‘Böl,
parçala, yönet’ ideali ile bundan sonra da, egemen güçlerin izni doğrultusunda pek
güzel yönetirler. Peki, bu taraflardan şimdilik az buçuk oranla geriye düşmüş
gösterilen diğer yarımın idarecileri kim olacak? Balkona çıkanlar mı veya bu
referandumla şimdilik Başkanlığının önü açılanlar mı? Yoksa onların da başka başkanı
veya meclisleri mi olacak?
Söz meclisten
dışarı siyasi erk sahiplerinin yarım ağızla Hayırlı olmasını dilediği bu
anayasa değişikliği referandumunun gayrı resmi sonuçlarına göre iki Türkiye
yaratıldı. Bayrağı, dini, dili, toprağı aynı fakat iki ayrı Türkiye…
Peki, bundan
sonra pervasızca kamplaştırılan, kutuplaştırılan Türkiye’nin, elmanın iki
yarısı gibi ortadan ikiye kesilen memleketin kardeşliği, birlik ve beraberliği
nasıl sağlanacak. Bütünleşmeyi kim tesis edecek. Edebilecek mi? Elbet eder. Bundan
önce türlü yöntemlerle nasıl ayrıştırıldıysa şimdi de despotik yaptırımlarla bal
gibi birleştirilir. Tam ortadan ikiye kırılmışlığı ise zamkla yapıştırılır.
Lakin en baba
kentleri dahi kaybetmişlik hiç sorgulanmadan, çıkıp sadece birlik beraberlik kardeşlik
mesajlarıyla şehrin iki yakasını kaynaştırmak kolay mıdır? Bu referandumla arkadaşlıklar,
aile ilişkileri, akraba bağları bile zedelenmiştir. Artık hiçbir şey olmamış
gibi kucaklaşmak da çok zordur, güçtür, imkân dâhilinde de görünmemektedir…
Kim ne derse
desin, kim nasıl anlarsa anlasın durum budur. Vahimdir. Vatan da, Millet de
ortadan tam ikiye bölünmüştür. Ortadan iki olmuştur. Artık iki Türkiye vardır…
Referandum
bitmiş görünebilir ama tartışmaları bitmeyecektir. Çok uzun sürede sürecektir. Ortada
durum sıfıra sıfırken, milim farkla elde edilmiş gösterilen bir referandum
enkazı vardır. Öyle övünülecek bir başarı da zafer de yoktur. Ayrıca peşi sıra aceleci
hamlelerle bu narin mesele çözülemez…
Var olan; yaman
çelişkilerin işbirliğidir. Yaşamı zehir eden, zehirleyen, insanlığı ve adamlığı
alnının çatından mıhlayan bir sarsak sarsıntının yaşanmışlığıdır. Bu sarsıntıyla
yaşanması hiç de istenmeyen iki Türkiye oluşmuştur. Bu iki Türkiye’nin de artık
müşterek yarını yoktur. Varsa da metezoridir.
Yani günah
büyüktür. O nedenle bu iki Türkiye’yi yaratanlar her zamanki gibi hayırlı olsun,
hayırlısı olsun diyerek vebalden kurtulamaz…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder