23 Nisan 2017 Pazar

PALAVRACI

PALAVRACI

Palavralar atılır pembe mor palas pandıras
her lisanda her aksanda
akşam karasına yerleşen damlarda.
Aksayan akıcılıkta akkor
kim bilir hangi aksan karışır o sabırsız sonsuzluğa
delice esen rüzgar seslerine.
Karmakarışık palavralarla kavranır kutulardaki azınlık
sürekli kaynar cadı kazanı
Dünyanın bin bir hali ve memleket ahvali.
Denizin öte yakasında portakal ağaçları ve portakal kokusu
sarar tüm yalnızlıkları
hüzmeli hüzünleri.
Palavralar sıkılır pembe mor palaslarda palas pandıras
her nedense her seferinde
ayni lafa safi gafa kanmışlık.
Korkulur hangi akıllı anlayacaksa paranın rengini
palazlanmanın paçoz gizemini.
Yanık tenli bir gölge vurur da damgasını kızıl dağlara
rengarenk yalanların üstüne kırbaç gibi iner mavi gökyüzü
taylar vip misali seyirtir erkenden er vakit ekinlere.
Sapsarıdır mısır püskülü dokunuşlu aykırılıklar
hafiften kızarır ara şamara uzatılan yüzler
neyle ölçersen ölç artık palavraların şiddetini.
Aslı paslı kaç karış, kaç kulaç, kaç arşındır arşa doğru anlaşılır.
Yanmak üzerinedir uzaya yayılı tüm atılganlık
Kaptan köşkünde ise Kaptan kırk kırıklığı.
Kırık boşluklarda canavarlar can ötesi canavarlaşmalar.
Çocuklara bir film pazarıdır kurulan sahipsiz semtlerde.
En ucuza iyi pazarlık yapma anıdır korlaşan sahneler.
Küpesi küpte karesi küpüne eklenir
kesilir doğranır bantlanır bir yapıştırma nazıdır palavradan filmler.
Arta kalan açlıktır taş basılı yüreklerde namedir
yüreklerin mühürlenmesidir ilahi tarzda.
Palavralar palasında palas pandıras uyanmaktır mesel.
Mesela dünyanın tüm atıklarından beslenmişliktir dünyayı bırakmak
ama aç ama yarı tok gereksizlere nefes planıdır dünyadan koparılmak.
Kızılca kıyamet kopsun varsın artık kime ne kime fes
kopsun küçükten büyüğe insin inme felçlensin kafes
her lisanda her limanda.
Yoldan çıkmamış yolcular diyarında yolcular hariç.
Kim bilir hangi insan barışır insanca olmayanla
günahları hafifleten günbatımı uğultularıyla
dövünür palas pandıras atılmış palavralarla
arsızlığı anısızlığa yaşar.
Ya da yel değirmenleriyle savaşılır tek tabanca
Tüm tabansızları tek tabanca üç mermiyle önüne katar.
Katar katar palavralar canlanır pembe mor kor kürenin bağrında
pal sokağı palasında.
Yürekleri kor eder akılları koflaştırır satılan palavralar
koparır en kanlı palavraları kılcal damardan
gayet açık ayet gayretli ganimetlenmeler.
Soyu kime hangi kadına dayanır bilinmez purlu palavranın
Pan tanrısına palavracı periye mi dayanır sarmalar sarılmalar ilgilenilmez.
Er veya geç doğan palidelik pelit altı elitliğidir.
Can seli cin salı tabiyetinde taşınır akıllar paravanlar arkasına
akıllar almaz ama uslanılır usa palavraların artığı paravanlar takılır.
İşte kanıtı denizin ötesi karşı yaka ve portakal çiçekleri ve portakal kokusu
Makiliği geçince patikayı takip havası suyu kokusu içine çek
takip et mavi mora kadar korkusuzca.
Her adımda portakal ağaçları çiçek bahçesi ve portakal kokusu
palavraların palasına açılınca sır perdesi
yalansız günahsız palas pandıras orda kal.
Yakalanılan bahar öncesi papaz yortusudur
tortusu topuzunda gizlenmiş pamuk presidir.
Yontulmuş mermerden pembe mor düşlere mezar kaçkınları üşüşür
kim bilir hangi satan şeytanı satan karışır o düşlere.
Sürekli kaynar cadı kazanı dünya
Dünyanın palavrası sıkılır tek atımlık namludan
namlunun sarmal yivli çeliği utanır kendinden.
Palavralar atılır pembe mor palas pandıras
her lisanda her aksanda
ılım ışık palaslarda palas pandıras
Ve zemine çakılır palavracılar çarkında dönen felek.
Çarkı feleğin prangasındaki palavracıların emrinde ve dahi memleket…

Hiç yorum yok: