1 Nisan 2017 Cumartesi

YANARIM

YANARIM

Bu hiçlik deryasında
piri fani
pervaneyim.
İçim söner içinde
iç kalemde
doyarım.
Özüme öz olan adını
aleme örülen kara duvarlara
hiç korkmadan
yazarım.
Kızıl kıpkızıl ise de alevin
ve yanılacak ise eğer gerçekten
hey unutulmaz sevgili
uğruna sonsuza dek
yanarım…
Küllerinden olmak varsa eğer yeniden
ki biten geceler ayazına
güneş gibi doğmak
tarihte var
dağlara bağlı dağlı iken
zapta akarım.
Suyuna doğarım.
Mavi gökte gezinen doğanım.
Güneşe piri pervane…
Kararan denize karaca gözlü divane…
Onmaz yarelerimi
kuş konmaz yerlerde
kervan geçmez yolculuklarda
yaylak bozlak evliyalığında
içimde harlanan ateşinle
dağlarım.
İçim söner içinde
kainatın al koruna
kanatlanırım.
Kanat çırparım kuzeyde bin bir ocağa
aşenede bir kuzine kurulu otağa
kuzda sönmez köz
kurda çakala düşmez söz
er meydanıdır süzülen.
Sırça köşktür zevki sürülen.
Sırlar penceresinden
sıcacık bakan yeşilimsi iki çift göz
dür özüm.
Özümden çok özlerim.
Bir öze dönüş öyküsüdür
tüm bu yanmalar
kara yazgıya isyanlar
işte bu hiçler dünyasında
ben oyum…
Hayırsever…
Hayrına bir söner bin yanarım
heyhat
işte hayat
zincirlere sarmalanmışım.
Pervaneyim yoluna pirim
asla dönmem
yordamından
yorgun yolcunum.
Dönemem.
Ağır yolculuk bu
artık yol nereye giderse
nereye götürürse…
Yanar söner, söner yanarım
mermer merdivenleri
sayar söver
ağır usul

çıkarım

Hiç yorum yok: