ÖNYARGILAR DA HAYIRLISIYLA DEĞİŞİR…
On yıllardır önyargılı insanlardan oluşmuş bir memleket olma yolunda ilerliyoruz. Baktıkça bakıyoruz bu geriledikçe gerileyişe. Baktıkça geriliyoruz. Ama böyle sürgit gitmeyeceği de yavaş yavaş belirginleşti. Mevcudun tersine akıntı önü alınamaz biçimde güçleniyor. Daha da güçlenecek görünüyor. İktidar erki uzun yıllardan sonra ilk kez ciddi biçimde sıkıntıda. Daha da sıkıntıya düşecek gibi…
Önyargı kolay kolay değişmez belki ama dost doğru derine nüfuz edildikçe gerilim artar. Asap bozgunu aşkın hale gelir. Fikri sabitlik hayatın amacına dönüştüğünden sinir harbi her tarafın düşmanla çevrili olduğu şikayetçiliğine bağlanır. Bu anlamsız kuşku bertaraf edildikçe de memleket kazanır.
Önyargı her tavra sirayet ettikçe, tafralandıkça acizleşen siyasal kimlik ortaya çıkar. Yani asla değişmez sanılan önyargı ile tertiplenmenin tepkisidir son koz olarak kullanılan. Keskin ve keltek uydurma geri dönüşümlerle, kurgu bilim tarihten beslenerek, zamanlı zamansız keskin söylemlerle sürdürülür tiranlık. Elini belini kırmak mahlasıyla, istemiyorum ama böyle olacak şartlanması ve kışkırtmaları ile ortak tabanlara bir süre daha oynanır. Usturupsuz laflar ve usturalık gaflar hatiplerin üzerine yapıştıkça yapışır. Oyun tuttukça veya tumturaklı tutumla kemikleştirilen taraflar son bir hal tipitipleşir. Çıkışa tek kapı olarak çekirdek inanç görülür. Millet oradan kaşındıkça kaşınır. Memleket ne kadar çeşit tiplere ayrılsa da en tutkulu olanlar yeniden yaftalanır. Saflaştırılır. Velakin yetmez çünkü sona yaklaşılmıştır.
Hayatı ileri derecede önyargılı olarak yaşayanlar da an gelir üstünkörü de olsa yargılar. Benimle olan benden olandır başlıklı, yalandan herkesle birliktelik havası söner. Her yeni cephe açılmasında yıkıma götüren bencillik hortlar. Benciller sürüsü son gayret yüklenir. Önyargı yılışık tayfalar ile beslenen bir süreci yarım yamalak yaşamak olduğundan sonuç yine bencilliktir. O yüzden sessizce gemisini kurtaran kaptan pozuna bürünülür.
İşte yaşanan derin sessizlik o sessizlik. Aslında her işi hakkıyla sona erdirmeyi bilmektir insanlık. Öyle peşin hükümlü ve vehameti artırmak ve iktidar erkini sürekli güncellemek değildir marifetlilik. Öylesine yaşamlar vardır ki akıllı tuttuğunu hiç bırakmaz. Ama memleket havasına göre bazen kendiliğinden bile olsa değişir önyargılar. Sevgiden de üstün o bağlılık kopar. Kalıcı kalmak ve kalkışıp gitmek ayrımında gezinir tüm dünyalıklar. Sırf gölgede kalmak önyargısı da yıkılıp değiştirilebilir ve güneşe dönülür yüzler.
Bir kere yüz çevirmeye görsün millet. Toplumun gerçeklerle yüzleşmesi üzerine katlanır kanatlanır hayırlar. Kanaatler değişip, boş laflara kanılmayınca da peşin yargılar ve hangi ölçüde olursa olsun ustalık bozulur. O bozgunda pis sulardan, puslu havalardan, paslı çarkın dişlilerinden kurtulma ve kurtarma formüllerinde ön yargıya takılmaz kafalar. Hiçbir şey anlamadım tutumu ve eylemlilik arasında sıkışır tüm yargılar. Sırça köşkler tuz buz olur.
Yani ne olursa olsun babında amaca yönelik engeller çoğaldıkça, yanlışta ısrarcılık kibirlenince, mutlu yüzler azalır. Ve yanlışların kutsanması abartıldıkça da acı gerçekler ortaya dökülür. Ve memleket illetten kurtulmak kulvarında koşturmaya heveslenir. Önyargı hileleri ile kodlanan tahmin totosu ve önyargıların çağdışılığı kesinlikle görülünce başka çare kalmaz. Nice önlem alınması yetmez. Kaçamak çıkışlar ve kaçışlar kıl payı bir süre kurtulmayı sağlasa da tehlikeyle yüzleşilir. Yani hiç kaybetmez sanılan iktidar da sallanır.
Zelzele hafiften hissedildikçe önyargılı bireylerden olmak yoluna devrilmiş memleket ve millet yanlıştan döner. Akıntıya kürek çekmek deyiminin doğrultusunda hırpalanan kesim birden güçlenir. Güç dengesi değişir. Büyü bozulur. Önyargılar yamulur. Tüm ön kestirimler güme gider. Bu yüzden bir ön kestirim makalesinin hazırlanması da şart olur. Arkasından dört bir yanda bende aynı düşünmeye başladım tavrı güncellenir. Çünkü en değişmez denilen ve görülen de zamanla hayırlısıyla değişir.
Tüm önyargılar bir yana gün işte o gündür…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder