1 Ekim 2020 Perşembe

Ödül ve ceza

 KILIÇLARIN GÖLGESİNDE ÖDÜL VE CEZA


Yaşam, ileri düzey ödül ve ceza temelinde düşük seviye ayarlamasıdır. Seciye kırılması ile güven yıkılınca, tazelenmesi de zordur. Yaşanan güven kaybıyla birlikte vefa da tüketilince, artık yaşamla barışık kalmak hepten güçleşir. Çünkü ödül ceza, ceza ödül olur…


Akıl odalarına hangi akılsızlar, yarım akıllılar girip çıkar ne hikayeler düzülür ne masallar yaşanır ve yaşatılır, kimler lafta kaderin cilvesine çarpılır, hepsi kılıçların gölgesinde yaşamın içine içinedir.


Diğer yandan ödül ve ceza birbirine karıştıkça, yeni sayfalar açmak, açılsa da güzel el yazısıyla, günceye güzellikler karalamak da güçleşir. Yani sapla samanı karıştıranlar yüzünden günler kararır, günlükler karalanır, Anılar yaralanır…


Çünkü yanlış yolda atılan tekçe küçük bir adım, doğru yolda atılan tüm büyük adımları da küçültür. Seviye düşer, seciye banalleşir ve gün gelir devasa boşluğu solur, karanlığa hapsolur sıcak nefes. Öyle ki bayat ekmek bile aranır olur…


Ağırdan acıtsa da gerçeklerin üzerine gitmektir korkusuzluk, zayıf görünmektense her yanlışı düzeltmektir insanlık. Acizliği bitirmek, sevmek ve kollamak bir yana yaşamın yansıttığı kirli yüzleri unutmaktır ebediyen. Ödül ve ceza çerçevesinde gelişen çaresizliğin yüreğe dokunan derinliği nasılsa izafidir. Gelir geçer…


Geçmiş izlerin ve bilinç eksikliğinin peşinden zayıflık, tutsaklık ve bağımlılıkla perçinlenir yaşam gücü. Gücü temsil edene tapmayı getirir müflis toptancılık. Ve kalan ömür öyle böyle geçer. 


Çapsızlık, çiğlik ve çirkinlik kulakların pasını silerken, tüm roller değişir. Yalan yanlış dedikodularla biçimlenir gelecek. Günlerden bir gün tek bir yanlış, adını unutturur koca memleketin. Ve kölelikten hallice misafirlik başlar, ödül ve ceza babında…


Ağır aksak hamlelerin aynı kısır döngüde cezalandırılması sönüp giden keyiflere de balanstır. Akla eseni yapma serbestisinin ve kusurlu kuryeliğin kıyamete dek sürmeyeceği de besbellidir. Burada akla takılan, bu kırgınlığın ödülü ve cezası ne yazık ki ne idüğü belirsiz yelloz kimliklere mecburiyettir. 


Zaten Kılıçların gölgesinde, geleceğin yok edilmemesi, tatlı sert otoritenin zaafa uğramaması ve yeniden güven tesis etme peşinde yıllar yılı koşuşturmak hep bu yüzdendir. Beter ortaklık yerine ortalık yerde kesilecek cezalara bile hazırlık. Çünkü ortalığı birbirine katacak olan gerçeklik, ödül babında ceza kuşanmaktır. Rastgele diyarında, bir akşam serinliğinde rastgele civarında gerek duyulur diye…


Yaşam serseri ruhlu bir delikanlı ayarında semirir. Seyir halindeyken göze batanlar artınca, bilmeceler çözülünce, ruh da yanar ten de. Ve yeni başlangıçlar hepten zorlaşır. Ödül ve cezaya ilişkin çözülmeler ve çöküş ise hızlanır. Hep yeni bir hikaye, kuyruklu yalanlarla bezeli oyalama taktiği ile kabile yıkan bir misyona sürüklenilir. Mansiyon ödüllü bir hayal dünyasına kapanılır. Kansız kapılmanın cezası acı hayat. Yarı çıplak vücutlarda sağlıksız etki-tepkilerin kalıcı izleri ve güneş yanığı zavallılık. 


Ve akıl odalarına izinsiz hapsolmuş. Arsızlık adalarında kuyu kurutan hırsızlık. Ve hınç.


Her şey bir yana huzurla katlanılması gereken ödül ve ceza, yaşamın suça, suç işlemeye ve suç önlemeye dönük yüzüdür. Yüzsüzlüğü gidermeyecek olsa da, tek çare haklı isyanlara açık kapı bırakmaktır.


Kılıçların gölgesindeki hayatı, düşkün seviye ve düşük seciye temelinde hayal kırıklıkları ile dolduranlar, çıkar yol kalmayınca ihanetin pazarlanmasına yönelirler. Utanç ve ıstırap içinde kıvranışları, toplu pazarlama ve toplu intihara dek uzar. 


Artık yaşamla barışık olmak büyük hayaldir. Artık aleni kasıt ve yanlış üstüne yanlışlar ve de sahte suçlamalar, ödül ve ceza girdabında her gün yeniden güncellenir.


Çünkü kılıçların gölgesinde ödül ceza, ceza özel olmuştur…

Hiç yorum yok: