SATILIK İNSAN
İnsan tüm gücünü karaya hapsedip, denizleri unutursa elbette okyanuslara ulaşamaz. Be donanımsız donanmalarla her muharebeden yenik ayrılır. Övğnülen dar ve sığ akılla hakimiyet kurma hevesi başlarda pik yapar. Ancak kurumlu kurgu, ticari meta gibi satılık insan eksenine kayışı günceller. Dip yapılır.
Zaten kervanları azgın kurt kapanına kaptıran reisler, varlığına emanet varı yoğu tüccarlara dağıtan ve istilalarla baş edemeyen konuma evrilir. İzlenen keyfekeder tavır, vurucu unsur olma halini de hafifletir. Bu hafif atmosfer yeni bir sınıfın doğmasına neden olur; satılık insanlar...
Bir şekilde tarihe geçse de her insan Denizi kulaçyamamaz, okyanusları da kucaklayamaz. Ve ölümlere susamışlık, gelecek çağları çok derinden etkileyecek kısır hamleleri güdüler. Böyle palazlanma çabası insan satışlarını gündem içine çeker. Öyle ki ciddiye alındıklarını zanneden bu satılıklar, pahalı seferlerle hayatın dengesini ve yörüngesini değiştirirler.
Değişim seyri yıldırım kararlarla sürerken, asabi mizacı da etkiler. Radikalleri kusursuz kahramanlığa iter. Zaaflarını ve eksikliklerini göremeyen satılıklar, devamlı fırsat yaratarak alalade işlere yönelirler. Felaket düzeyine çıkarılan bu görgüsüzlük trajik sonuçlara razı olmayı da günceller. İşte bu satılık insan tavrı, millet ve devlet bekasını da tehdit eder. Suskun bireylerin huzurlu yaşamını da tehlikeye atar.
Fitne fücur para oyunlarıyla güçlenen bu satılık insan tayfası, baştan çıkmaya ve çıkarılmaya da meyillidir. Bu hazır kıta kasıntılık güvenli yurt edinme çelişkilerini de çoğaltır. Yani zenginleşmek ve servet biriktirmek ülküsü, satılık İnsan içgüdüsü olarak yaygınlaşır...
Yaygın içsel çatışma ve etik dalgalanma, çözülmenin belirgin ipuçlarıdır. Düzen ve denge bozulmasının da ayıraçları. Yani kafes hayatına akıştır...
Satılık insanlar hayatın doğrucu akışını da öngöremezler. İnsanlık dışı kimliklerle toplumsal düzen içinde kaynamaya çalışırlar.
Ama kaynar kazanın, kim için kaynadığı besbellidir...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder