13 Ekim 2020 Salı

TİYATRAL YELPAZE

 TİYATRAL YELPAZE


Sessiz salonu ansızın alkışlara boğacak nitelikte bir seyirlik. Kan donduran sefaletin seyri. Piyes koca salonu şaşırtan performansla sürerken, sahneye doğru eğilmiş izleyenlerin ağzı bir karış açık. Açıkta kalmış replikler alkışlık...


İllaki irade dışı birden alkışı başlatır bir garip. Usulca beklenir kurban. Tabanca gibi patlayan sesin şiddetiyle afallayan, renkten renge giren yüzler seçimde zorlanır...


Tiyatral yelpazede başka seçenek kalmayınca, orta üstü seyirciler çakan işareti alır ve salon dalga dalga akan mutluluğu bir yudumda yutar. Yelpaze kepazeliği engeller. En öndekiler kösnül dağılmayı önler. Sonra sahne, sahne önü ve sahne arkası albenili alkış peşine tekrar ciddiyete bürünür. Çünkü sahnelenen beter sonlu Dünya temsilidir. Tetikte olma şarttır, ölüm her planda kol gezer...


Sahnedeki derin sessizlik herkesle beraber büyür büyür, koca dünyaya yetecek süre kabarır. Sınırlı sorumluluk ve sınırsız suçlamalar derya deniz, hep başkalarına aktarılır. Akış sırasında sahne kostümleri yama yama dökülür. Üstünden dökülenler biçare ölünce, dönence fırsat kollayıp loş sahneye kilitlenir. 


Asma kilitler tek tek kırılır ve dar kapılar açılır. Ve her dökülen yamalık parçasıyla çıplaklaşır salon. Salondakiler...


Tiyatral gösteri bittiğinde temsilen de olsa görecek, gösterecek hiç bir şey kalmaz. Yelpaze, salt anadan üryan. Ve çılgınca alkışlar...


Fahiş fiyata tiyatral yelpaze, sahnede ölmeyi göze alanlar sayesinde umut aşılar. Kurulu tiyatral tezgah, yası matemi sahnenin hemen başında yerli yerine bırakır. Performansa odaklanan yarı çıplak gölgelerin belden aşağısını felç çarpar. Ve tiyatral yelpazeye çarpılan faniler ölümlü dünyayı içerler kılavuzsuz. Ödünsüz ölümsüzlüğe doğarlar. Kılavuzu önüne ardına hiç bakmayanlardan seçenlere ödül ise tek solukluk derinlik. Pişmaniye  akıllılar, pişmanlık Denizinde dibi boylarlar...


Oysa sahne ışıkları ölümlü hayattan feragatı ışıtır. Ölümcül dünyanın sıska sakinlerine kısa temsillerle felakete direnmeyi öğretir. Sıkı sahneler, sessiz meydanın popüler yüzünü gösterir. Sayısı sonsuz toz zerreciği yutturan atmosfer aşka dair minnettarlığı tattırır. Ve alkışlarla yüceltilen enerji merkezi, yeryüzünün ve üstündekilerin nefesini düzenler...


Düztaban efelenmesi ise, salonda üçüncü ara zili çaldığında, kısa mesafeyi koşana kadardır...


Kuşkusuz loş salonlar, konukevi ile tapınak arası toplanma mekanlarıdır. Tam dağılmışken toparlanmayı sağlayan ise sahne bütünleşmesidir. Özel tiyatral becerilerin sunumuyla, perde perde dünyanın göğü delen şanlı uyumu ise sonsuzluk. Sahnede saf karanlığın katmerli karantinaya özgü delinmesiyse tiyatral sermaye...


Tiyatral yelpaze, yaz kış alkış tutanların, türkü tutturanların tutkularına, saf kusursuzluk takviyesidir. Sahne ışığı, sahne tozu ve sahne performansı ise saf kırmızı yalnızlığa gölge gövdelerle karşılıksız destektir. 


Tiyatral yelpaze yekten, girip yerden içeri sanrı selamıdır, alınan, verilen. Çılgınca alkışlanan...


Çünkü sam yeli duvara toslayınca küçük kıyametler kopar. Kızılca kıyamet. Sahneden inip, salondan çıkıp gecenin koynuna dağılanlar, ayın köredici yansı pırıltısına asla aldanmazlar. Duvara vuran gölgelerle oynaşan kor parlaklığı da es geçerler. Tiyatral yelpaze aklıyla kör cepheleri,  dikenli telli duvarları yıkarlar.


Ve şişedeki ayak izleri, puslu kentlerin tüm tiyatrolarına dek ustaca yayılır... 


Alkış, alkışlar, alkışlarla...

Hiç yorum yok: