15 Ekim 2020 Perşembe

SAMAN ALEVİ

SAMAN ALEVİ
Gel zaman git zaman sapla samanı karıştırıp kendi portresini kendisi boyayanlar, hayat boyunca uçurumlara devrilmenin endişesini taşırlar. Ve insan trafiğini sürekli kontrol etmek zorunda kalırlar. Kalburüstü arzulayıp, saman yığını içinde hayatta kalırlar...
Kendini yıldızlar yıldızı sanan veya öyle sanılanın sergilediği basit oyunlar, oldukça sıradan hayata yepyeni anlamlar yükler. Anı yüküyle kelebek kanatlarında yükselen rengarenk uyum da bozulur. Yakadan yakaya, yalı köy, kent kasaba tekleyen yürekle kargaşaya karışır. Vakaya katkı havası ve bozulan havanın çalkantısı düşüncelerin renkli posterisine post olur. Posta oturan saman alevi gibi yanar...
Çünkü sıradışı devrik günlerin tesellisi zordur. Benzersiz nostalji yakınlaşması da deneyimlenen düşmüş günlerin telafisi olamaz. Ve olaylar hızla yayıldığından, kolaylaştırılması zor hayat saman alevi gibi tutuşur...
Tutuklu zaman, kuru çamur rengi portreye egemen olur. Kendi portresini kendisi çizenler, dostdoğru çizgiden sapınca, zikzaklı tek renkli mahkumiyet başlar.
Hayat mahkumlarından portreyi duvara çivilemeden önce, haşmetli görüntünün buharlaştığını görebilenler derhal en aşağılayıcı tavrı takınırlar. Tam takım oynansa da, maç kaybedilir...
Ve geleneksel kıyafetin düğmelerinin çözüldüğü yerlerde, ten rengi saman rengi, yüze vuran saman alevi olur. Alevler sapla saman karıştığından yükselir, yükselir ve külleri denize toprağa savrulur...
Güvenilir olma hali tersine mesafe kat ettiğinden bir yan hep boş kalır. Öyle ki portre kırsal alanlara boş boş bakar. Portresini kendisi dolduranlar bile o boşluğu asla dolduramaz. Bütün övünmeler boşa çıkar..
Hatta kendi portresini kendisi asanlar salt sonuca odaklanırlar. Ama hep hata üstüne hata yaparlar. Ve her halden, hane hane uzaklaşılır. Tatlı trafikten iyice kopulur. Yine de yollar kontrol edilemez, başa gelen kazalar artar. Kazaların portresi olmaktan kurtulmak gün geçtikçe zorlaşır.
Çünkü ten beden cilalanmasıyla parlayan portre, kilden kimlere bulaşmış, kendi portresini kendisi boyayanların ruhu da çalınmıştır. Kendini bir kez kaybedenlerin aklı da kararır. Yüzü de...
Böylece kutupları kesişen, kuyrukta kesişilen, uzak yakın sınırda, sınır tanımazlığın semeresi sırnaşık ve ruhsuz bir duvar resmine dönüşmek olur.
Ucuz boyalı bir renksizlik, hayat boyu bir densizlik asılır han, hane duvarlarına...
İster istemez iç ve dış duvarlar saman alevi rengiyle kirlenir. Kendi portresini kendisi boyayanlar da keskin uçurumlara devrilir.
Değersizleşen devrik portreler, saman yığınının içinde paketlenir...

Hiç yorum yok: