TAŞ YERİNDE AĞIR...
Zor bi hal taş baskı renklendirilen hayatı, hata yoğun kimya bozulması ve haya yoksun fiziksel avuntuyla karartan taşkafalar, yüreği taşlaşmış taş bademleri an gelir sel gider kum kalır benzeri dağılırlar. İşte bu dağınık âlemin ademleri bademleri, evaları hava kabarcıkları pandemik kum fırtınasında sağa sola savrulunca tekrar taşlaşmaya can atarlar. Ama bu kez taşa toprağa can üflenmez. Çünkü taş yerinde ağırdır...
Ancak taş basması değerlere hiç aldırmadan sadece taş atmak taşlamak için taş arabasına binme telaşı en umulmadık taş akıntısına neden olur. Ve sarp yamaçlardan kopan koca koca kayalar bile yerçekiminin gücüne boyun eğer. Kurulu düzen kayar, döküntü semboller nihayetinde taş duvara toslar.
Tam zamanı gelmese de dere yatağı çıkmazında bocalanırken, taş yerinde ağırdır ekolünden gelen zeki bir taş ustası çıkar irili ufaklı taşları gediğine koyar, taşı gediğine oturtur. Taşları ölçeyim biçeyim diye hiç düşünmeden, üst üstüne rastgele ahenkle dizer. Hem de taşı sıksa suyunu çıkarır safsatasını yerle bir ederek...
Taşlı tarla kaçkını taş arabası zihniyet, tekerlekli motorlu, tekerlekli motorsuz araçlara hükmetmeye yakın bir role bürünür. Ama taş cevherini kara taş haline düşürmedir bu böbürlenme. Küçülmedir. Bu karat kaybına neden olma taş kalpliliği, karataban asalaklığı aslında vaktiyle beter korkulan taş ocağı mahkumluğudur. Karatan da kıvırtanların ıslak taşa basma gafleti de bir başka taş kafalılıktır.
Çünkü taş han kuyrukçuluğu ve taşikardi, taşikrotik hayata taş taşıtır. Sular taşınca yüreğe oturan taşlar dünyanın kararmasına neden olur. Ve taşil dünyasına geçilir.
Taşil dünyasında düşünce ve yaşayış biçimini negatif düzeyde etkileyen, fevri iç dünyaları birebir yansıtan süreçler her çağda lanetlenir. Taş buz keser, taşil döşek taş keser. Taş bir kere yerinden oynamıştır ve oyun üstüne oyunlarla kütlesel manada hafiflemiştir. Çünkü taş yerinde ağırdır...
Zaten tüm taşkınlıklar tarihe taştan anıtı dikilenlerin yolundan çıkışla, tarihsel emanetleri veresiye satışla başlar...
Başından sonuna kapkara zipzifiri gecede, kara taşın üzerindeki kara kurbağaları görmektir meselenin özü. Bu özle, iki gözle görenler tükenmedikçe her taş kafa taşkınlık, şaşkınlık taşbaşları ise yerli yerinde bir güzel çakıl taşlarıyla ağırlanır.
Ve taş mezarlar ağırdan bir bir güzelleşir. Çünkü taş yerinde ağırdır...
Baş uçlarında kara toprağa çakılı taş baskı künye...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder