15 Ekim 2020 Perşembe

BRONZ HEYKEL

 BRONZ HEYKEL

Bronz leğenlerde yıkanır malum mahrem günler. Liğme liğme gök, kan kırmızı. Bronz dolar ikiz kaplara. Düpedüz bir şeylere kızgın deli rüzgar, ahşap pencere kapaklarını döver sessiz ve suskun. Bronz heykeller fırın bakışlı yakar. Fırınlanmış bedenlerinden sızan mahsurlu bronz eriyiği, mahremiyeti eritir...
Yalan ve talan, mükemmel havanın keyfini hasarlı hasarsız sürerken, başta bronz heykelleri vuran, demiri bile eriten büyük felaket ferlenir. Sonra fezlekeli ağır trafik suçları, ihanet, nihayet feci sonlar getiren muamma...
Binbir zahmetle kurulan hayat, çeliğin keskin yüzüyle yüzleşince de toplumlardan, topluluklardan çekilme, geri çekilme güncesi...
Olmaz ondurmaz bir olay ansızın patlak verince, elbette tek seferde iğneye iplik geçirilir ve yırtıklar, sökükler dikilir...
Kan ter içinde, dünyalar sarsan ucuz gösterinin altı üstüne getirilir. Göz açıp kapayıncaya kargo kamyonu uzaklaşır. Sanki kuryelere kanlı kanyon yolculuğudur aldanılan.
Fıskiyeler fıslayınca fasılasız kuyruklu yıldız fırtınası. Doğa kanunları da utanmazlıkla çiğnenince, artık doğal hayatı kim üzmeye cesaret ettiyse, mutlaka bir gün bronzdan heykelleri varsa kırılır, yıkılır...
Çünkü gönüllü hiç bir teşebbüs engellenemez. Engellenirse yalan yanlış çizilen hatta, hatalar zinciri sürer. Yetişkin katmanları, kör karanlıkta mehtap içildikten sonra buz parçasına dönüşür. Zaten çok sonra fark edilecek küçülmedir tüm aykırı teşebbüsler...
Dolayısıyla buzdan devken minyatürleşen bronz heykeller, boyunlarında bronz madalya yerlerde sürüklenir...
Hangi benzersiz etkileşime bel bağlamaktır bu, mahrem Dünyayı kirleten. Hangi kirli organizasyondur bu iç yüzü er geç anlaşılan?
Her şey ince detaylarına dek anlaşılır anlaşılmasına da, yine takvim dinlerini ve sağır dilsiz gösterileri ciddiye almayanlar merkezin takdirine kalır. Kovuşturma koşuşturma başlar. Oysa iki kara karanlık çukurdur mai denize akan gözler. Esen meltemle bunlar da kara kara kapanır. Bronz heykeller pamuksu karla kaplanır...
Çivi yatakta genleşmek, çelik plakalarla eğleşmek boşlukta sallanmayı, kızıl alevlere tapınmayı, yuvarlak bir delikten eritilmiş bronzla beslenmeyi getirir. Artık üzerine hangi boya dökülürse o renk ve tek tip...
Yani bir kalıpsız basmakalıp şekillenir, ortalığa kalıbı bozuk, kılıksız bronz heykeller diklenir...
Her açıdan mutlak zaafiyet. Baskın baston tıklaması, asa asılmasıyla hassas denge bozulması. Bitmez tükenmez endişe ve kostümlü prova. Menüde ekstra canlanan akıl ve kanlanan bronz heykelcikler...
Bronz heykeller zifiri karanlığa gömülmüş başlarıyla, mahrem günlerin yıkıcısı. Zahmetli yarınların suçlusu...
Her şeyleri bozanlar, yıkanlar ve yakanlar bronz kaidelere dek sulanır. Böylece yıkılır Dünya, bronz heykeller bronz leğene dökülür hürya...
Atam çok yaşa...

Hiç yorum yok: