19 Ekim 2020 Pazartesi

BEYİN ÇIKMAZI

 

BEYİN ÇIKMAZI

 

Beynine söz geçiremeyenler diyarında, kıyı köşe gözetildiğini bilerek esrik rüyalanma beyinsizliğine tapanlar, ilkel ve yarı hayvani duygularla, hayatın doğal akışını allak bullak edenler, asla kabustan kurtulamaz. Karabasandan kurtulmanın tek yolu, bu alıkları hayatla yüzleştirmek, yüzsüzlüklerini terk-i diyar etmeden önce ezber bozarcasına katlayıp, zulalarına koymaktır...

 

Beyin çıkmazında bocalamanın sahte gülücüklü pervasızlığı, kör pencere pervazlarına kazındıkça hayata hepten geç kalınır. Hatta hayata gecikmiş olunduğu sanılanlara ulaşma derdiyle, ciddiyetten uzak cıvık rollere yoğunlaşılır. Ve çakma fabrikasyon zırvalığı yaşanır. Böylece bir anda kaybolur insanlık. Yer değiştirir, ikircikli motiflerle bezeli aile fotoğrafları. Ve kuşku artar, kuşku yüklü bulutlar sarar beynin çeperini.

 

Ateş çemberi gittikçe daralır. Hayat hakkında söylenenler ve beklentiler tam zıttına evrilir. Evden dışarı, her gün yüreği cız eden insan müsveddesine dönüşülür…

 

Beyne söz geçiremeyenler diyarında, terki diyar zamanı geldiğinde ise yüce varlık insandır gerçeği aklı kurcalar. Ancak çoğu kez iş işten geçmiştir, insanlıktan çıkılmıştır. Keşkeler öyle iç içe geçmiştir ki, hayattan varoluş nedeni yeni dersler çıkarılması güçleşir. Tarih izin vermez. Çünkü zaman kalmamıştır…

 

Ayrıca sonsuza dek yaşama ve yaşatmaya dönük yeminden kopuş, gezegene ihanetin ağababasıdır. Ve zehirli çiçek bahçesinde nesli tükenenleri acımasızca sırtından vurma girişimi de cabası. Bu denksiz, dengesiz kirlenmeyle ayakta kalma çabası da olanaksızlaşır. Çat kapı çatma makinalarla bütünleşmenin eğlencelik bir yanı da kalmaz…

 

Beyne söz geçiremeyenler diyarında, mutasyona uğramış virüslerin dilinde dininde tapınmak, bu uğurda soyu sopu bir yana koymak, beyni boşaltmak tapganları büyük felaketlere sürükler. Sürüklenmenin sürmanşeti de kolay atılır. Hele üstünkörü umursamazlık, tüm umutları tüketince düşler hepten azgınlaşır. Aşırıya kaçan paralel çılgınlık kültürü üzerinde elbise de tutamaz. Yerleşen hakim mantık sahip olunan değerleri haraç mezat elden çıkarmaktır. Bu çıkarcı zihniyet, beyne söz geçiremeyenler çıkmazında tıpkı model kuryeliktir…

 

Bu diyarın avantacı avamları, avantajın kendilerine geçtiğini zannederler. Oysa bu amipleri sıkı gözlemleyerek, çıngıraklı yalanlarıyla yüzleştirmek insanlık gereğidir. Ancak bellek gözünü kör eden, bilinçaltının derinliklerini kuşatan bu kötücül kuşatma zerre zahmete bile değmez. Çünkü kutsalın yağmalanmasına yandaşlık, kurgunun talanına yarenlik anca terk-i diyar hareketidir, mutlaka hakkettiği sonu yaşar…

 

Beyin çıkmazında, çehresiz çıtkırıldım hamlelerle, kısa dönem rastlantılarını rastgele kabullenmek ise boş istasyon robotluğudur. Geride bırakılanlara aldırmama hali yaşatan beyin tutulmasıdır. Beyne söz geçiremeyenler diyarının ritmik jimnastiği işte böyle bir penceresizliktir…

 

Değişen tek şey ise beyine söz geçiremeyenlerin, beyne söz geçiremeyenler diyarında sinsi yöntemler arayışına yöneliştir. Pusula kaybetme ve yön şaşırmadır.

 

Terki diyar öncesi, beyne söz geçiremeyenler diyarında tek açık pencere, zumlananlara ve zuladan çıkarılacaklara razı olma penceresidir…

Hiç yorum yok: