13 Ekim 2020 Salı

Toplu Göç

 TOPLU GÖÇ


Toplu göçün gözalıcı diyarlara sevki, dillere destan şaibelerle donanır ve şevki kırar. Standart seciye, seviye kaybeder. Çünkü zevk budalalığıyla, katranlı tutkuya boyun eğmek huzurdan dışarı, huzursuzluğu tetikler. Tedbirsizlikten Doğan husumet en keyifli anlarda çöl fırtınası çağrıştırır. Çağlar boyu, kendi halinde çağlayan efsane canlanır, civar kanlanır ve hülleci hükümdarlık ölür...


Ek olarak asla zaptedilemez kıvılcımlar da zorunlu iskan yağmasını alevlendirir. Her şafak vakti yağmadan sıyrılan kafile, yeniden yola koyulur. Molalarda göç ile göçten sorumlular defaatle sorgulanır. Sonuçta hiç cömert olmayan dinbozlar ile arsız anlamsız dilencilik dilbazları toplu göçe asla dayanamayacaklarını anlar...


Öyle ki melunlara diz çöktürme yarışı, kafileden ayrılmayla birlikte bir anda taban değiştirir. İlençlerle beraber mendirekle irtibat hepten kopar. Yine de büyük yürüyüş, kutlu yolculuk seyrinde sürer. İşte o vakitsizlikte hayatta kalmayı başarabilmek epey maharet ister. Çünkü ilkyaz, kara kışa dönmüştür...


Mütemadiyen manzara değiştiren toplu göç, bunaltıcı mevsim sıcağına ve dondurucu buz pratiğine direnerek çatallaşan patikalar boyunca salınır. Zirveye uzayan patikalardan, parlak kırmızı renkte patiska nehirler kuşbakışı takip edilir. Buğday tenli ve çekici doğa, bazen hayal kırıklığı yaratsa da, asil ve otoriter tavrıyla toplu göçe daima kucak açar...


Toplu göç ileriye ileriye kaydıkça, gök yarılır yer kaynar, kök çürür soğuk ölümler, kumlu toprağa gömülür. Lahitlerle kahırlanan kör ve dilsiz kafile, kamer ayında ıslak bir vadiye savrulur...


Savruk kuracı kafalardaki cafcaflı hayat beklentisi ve kızaran mucizevi yalnızlık boş arazilere ekilir. Ekin biçme zamanı, doğal afetler def edilemediğinden hasat zayıf düşünce, toplu göç hiç beklemeden seriye bağlar. Çünkü ağlak ağalar kesiye kurulmuş, acı kahve hatrından geçmiş,  tahtını kasnaklamıştır. Bu yeknesak atmosferde, topla tüfekle göçmek en doğal gerçekliktir...


Haliyle hayatta kalmayı başarmışlar, tekrar toplu göçe koyulur. Hayata tutunanlar, viran asma köprüleri, tiran beyleri zar zor geçer. Kafile lafta mutludur hatta çoğu kafadar göz aldatıcı diyarların aşkıyla makam kaybetmeyi dahi göze almıştır. Değmez belki ama hayat, toplu göçte lafta dert paylaşanlara kumpaslı karantina benzeri rota değiştirtir. Ve nereye gideceği, sonu nereye varacağı belirsiz bu keyif cambazlığı her fanatik fırtınaya göğüs germek zorunda kalır. Ve kirli eller, suyun nemine hasretle, balçık çamuru yüze göze bulaştırır, hayat kirlenir. Gelecek kararır...


Karanlığı yaran toplu göç aslı hu nesli hu, güneşin uğramadığı rutubet havalı diyarlara, ölümcül tutkuyla zaptı zor yolculuktur...


Durmak yok yolcu...

Hiç yorum yok: