EFENDİLER YARIN
CUMHURİYETİ KURTARACAĞIZ...
Büyük Ata'nın
önderliğinde, kanın su gibi aktığı cephelerde, tayın yerine çarığını ve ağaç
kabuklarını kemirenlerin, süngü ucu can pahasına seçimidir istiklal. Bu ülke,
bu Cumhuriyet...
Emperyalizme kafa
tutan böylesi bir Ulusal Kurtuluş Savaşı, tarihte ilk. Ve kazanılan. Sonrasında
Cumhuriyet ile taçlandırılan. Önce vatan ve tam bağımsız bağlantısız bir
ülke...
Ümmetten millete
tarihsel yolculuk, öyle bir yolculuk ki; Bizi mahvetmek isteyen emperyalizme ve
bizi yıkmak isteyen kapitalizme karşı verilen Bağımsızlık Savaşı..." Uzun,
yıpratıcı ve yok edici bir yolculuk. Mazlum ulusların devrimcilerine ilham
kaynağı olmaya evrilen bir Kutsal İsyan...
Kutlu yolculuğun ilk
günlerinde "Türkler haritadan silinmelidir..." söylemine sert cevap.
Yedi düvele atılan unutulmaz tokat. Radikal bağımsız ve barışçı ide, önce niyet
sonra diyet harmanı...
Tek cümle ile
cümlesini, küllerinden Doğan memleket, yıkılmaz bir devlet ve yılmaz bir millet
yaratan Büyük Kurtarıcı Ata'nın tek cümlesinde saklı dünya; "Efendiler
Yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz..."
Aslı "ya istiklal
ya ölüm" iradesi. Keskin iradeli bir önderin, ölümsüz Ata'nın izinde,
yokluk yoksulluk ve cahillik bataklığını kurutan bir Cumhuriyet...
Yaklaşık 100 yıl sonra
bile dünyada bir başka benzeri kurulmayan, bir türlü yıkılamayan, kökü derinlerde
modern bir devlet. Son 10 yıllarda bu vasfı zaafa uğratılsa da hedefinden asla
uzaklaştırılamayan sağlam bir kurgu. İçten dıştan kemirgen kurtlara direnen,
devrimci yolundan ayrılmayan bir kutsal emanet...
Emanete hıyanet son
sürat, sanki 'Efendiler Yarın Cumhuriyeti yok edeceğiz' telaşında bir
zihnizifir devrede. Çıkıp 'Efendiler Yarın Cumhuriyeti çok ararız' diyenlerin
düşman sayıldığı bir atmosfer. Kaçıncı cumhuriyetçi, hangi saltanatçı oldukları
bilinmezler yüzünden harcanan ve kararan bir gelecek. Cumhuriyetin geçmişten
geleceğe kutlu yürüyüşüne mani olma yarışı. Nüfusu nüfuzu sahiplikle, öyle
hologram seçimlerin, havadan tayinlerin, istiklali sindiremeyenlerin,
istikbali feda edenlerin dayattığı
istibdat tutmaz bu bereketli topraklarda...
Çünkü istikbalin
ilelebet kendilerine emanet edildiğini bilenler ve hissedenlerin, kayıtsız
şartsız Büyük Ata'nın korkusuzluğuyla; "Efendiler Yarın Cumhuriyeti
kurtaracağız" haykırışları yeri göğü çok yakında inletir.
Sert adımlarla...
ÇÖKÜŞGEN
Hayata hazı kıta
dolanlar dolar ve hayata dair en kötü senaryolu film çekilir. Kan çekilince en
başta sıkı aile bağları zayıflar. Saygı sevgiden itaate, zaaflar artar. Yasal
özgürlüğü tanımazlık ve temel hakların ihlali büyük çöküşü hızlandırır. Sıkıntı
başlar...
Büyük çöküş filminde
pik yapan sıkıntıyla beraber ailede çöker. Ailesel değer sonradan anlaşılır.
Çünkü sıradan bir çekimle aynı standart bir daha asla tutturulamaz. Zaman
geçtikçe iş işten geçtiği kafalara dank eder, ailenin önemi daha da kavranır.
Ancak yıkım katmerlenir, yürek kavrulur. Yaşamboyu çöküntünün suçlusu olma
acısından kurtulmaya çabalanır. Dilekçeye derkenar kader, kader ama kadın çöker
devlet çöker, faslıdır...
Hasıla toptan çöküşle
kırpık, kıytırık hayatın devamında ısrar, kopup gelen tehlikeyi sezgide
eksiklikler yaratır. Aksine, dirayet ve direnç gerekmektedir. Yoksa göze
alınamaz derecedeki kayıplara, modern usulde aldırmazlık eklenir. Baştan sona
adı adresi mezbelelik, seyri eğlencelik mezalim merkeze çekilir. Hızla gelişen
banallik her doğanın başına bela motor, motor gücü...
Hayata dolanlar dolar
ve en kötü hal başa gelince geleceğe dönük plan proje cerrahi işlem gerektirir.
Tüm dengeler altüst olurken neşter işler. Eğrisi doğrusu belliyken farklı
uygulamalarla düzene sokulmalıdır hayat. Hiç çekinilmeden akıl ile, arnamus,
temiz kutlu bir çözeltiyle...
Elbette kötü senarylu,
kötü çekim filmdir motor denilince başlayan. Kan kaynar her gördüğüne ama
kanmaz. Gelgeç şevkler insanlıktan çıkış karnesi olmaz. Zaten karın ağrısı
arttıkça, sümenaltı edilemeyecek belgeler de senaryolaşır. Çünkü ayağa düşme,
bayağılaşma çöküşün bir diğer payandasıdır. Paya düşen mutlaka alınır
sahnelerini kodlar üçüncü sınıf film olsa da...
Hangi paylaşıyla
iğrençlik kabullenilir, anlaşılmaz biçimde güncel genel gerçekliğe nasıl
şaşkınlaşılır ve çıkmaza sürüklenilir, üzerinde hiç düşünülmez. Hangi akıl
çökertmesidir, hangi telepati, neyin takibi hangi gerçeklerden kaçıp
uzaklaşmadır yüzleşmeye yüz gerek cesaretini iç eden kimdir? Neden hiç
sorgulanmaz. Nedendirin cevabı bulunamaz, verilemez. İşte büyük çöküş filminin
ana hikayesi...
Hikaye uygunsuzdur ve
en kötü hava, havadis ve duyguların hayasızca senaryoya dokunmasıdır asıl
uyumsuzluk. Yıl üçyüz gün aynı havayla, sırt dönük solumalar sonrasında, aniden
sıklaşan uyurgezer havalanmalar filme çekilir. Çekilen ne varsa sahte cilveyle
gereksiz oyalanmalardır. Kusurlu oynamalardır.
Oysa kanunlara uyan
bir umursamazlıkla çekilmesi en doğrusudur. Kangreni söküp atmak, kendinden
kaçmak, ucuz filmi akıldan resmen silmek de. Kesin silinecek sahnelerin
buluşturduğu sırf ihtiyaç karşılama rengine ve renksizliğe karşı koymalar da.
Herşey oyunun bir parçasıdır.
Büyük çöküşün
çokgenleri, paslı plakası belli araçta, koltuk azabından sonra günügünlük
platin plazada kıvranırken, çatkapı hali filmin en çarpıcı sahnesi olabilir.
Küçükten büyüğe yaşanan travmalar da. Ama küçüğüne zarar vermekten çekinen,
küçük büyük günahlarla asla oynaşmaz, varolan aklını kullanır. Dahası en hassas
halleri ve olabilecekleri umursayıp, aynı yere bir daha park etmez. Tümü filmin
püf noktasıdır...
Hayata dolanlar dolar
belki ama can pahasına yaşananların ve yaşayanların filme çekilmesi çekilmez.
Çekilirse en kötü senaryolu film olur...
Çöküşgen irade hayata
dair bağları da zayıflatır. Sonra kaçıp gitmek de çare olmaz. Afişleri
karaperdeye, ad ve namları beyazperdeye çivilenir...
Yani en kötü hayat en
iyi filmlere, en iyi hayatlar ise en
kötü senaryolara konu olur. Artık hangisi, hangi yel akılla çekilirse. Çek
edilmemiş roller hangi ruhla veya ruhsuz canlandırılırsa...
Yani kıymeti
anlaşılamaz, artı değerli bir çözülmeyle çekilir film ve salt büyük çöküşü
resimler. Loş salonlara dolanlar dolar ve bir kaç dolar ederine film başlar...
Perdeye yansıyan kısa
filmin adı da çöküşgen olur...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder