22 Ekim 2020 Perşembe

KUTSAL KURUM

 KUTSAL KURUM A...


Kutsal Kurum A, aile varlıksal bütünleşme aktidir. Kutlu hücre, fırtınalı günlerde dünyaya karşı koyma özgürlüğüdür. Yani toplumsal direncin çekirdeği. Asla ve kata maddi çıkarlara dayandırılmayan manevi direniş...


İşte bu kemiksi özellik kırıldığında, öznel değerleri paylaşmaktan uzaklaşıldığında içten dışa köken öklenir. Kutsallık çöker. Hep daha fazlası beklentisiyle sürüklenilen hileli yarışta doğan, mutlaka doğacak olan ise hezimettir. 


Zimmet kafalarda patlayan hırs ve  kutlu insan tipinin çok uzağına terkediliş kutsal kurum ailenin bozulmasını tetikler. Bozgun bağnaz bencilliği kamçılar. Açılıp saçılan yalnızlık ve geleceğin kirlenmesiyle, kişilik vergisi yarınların satılması güncellenir. İşte bu aymazlık bütünüyle çöküşe hizmettir...


Kutsal kurum, salt A planıyla işler ve B planı olmaz çoğu zaman. Öylece otomatik bağlarla devam edip gider. Kıble endişe, korku, öğrenme ve sevinç birikimlidir. Ve güven, huzur doğrultusunda seyreder zaman. Seyredenlerin imrendiği bu imgesel imaj, kör benlikle çökertilince kurum yaralanır. Kurumsallıktan sapış aslında evcilik oyununda çok basit bir figüran olunduğu anlaşısıdır. Başrol olunduğu zannının sistemsel yanılgısının hissedilmesi. Aşırıya kaçıldığı an, tatmini zor egoizm olgusu. Obursu mükellefiyet ve onursu çözülmeyle, çözümsüzlüğe pik...


Aile, sıcak ve içtenlik desenli bir kutsal kurumdur. Yaşamın, yaşanılanın, yaşanmaza katlanmanın mutlu ve barış yüklü üstün kabiliyeti. İnsan olmanın ve insan kalmanın mahareti. Yürek bağı. Hayatı öğrenme kulvarı. Kusursuzluk frekansı. Feleğin sırtına firketelerle tutturulmuş sonsuzluk... 


Kutsal kurum yeryüzü sallandığında, B planı olmadığından direkt C'ye ulaşır. Utku yılışıklığıyla saklı ve gizli, özel ama zul oyunlar dilli dilekçelere bulaşır. Şer fezlekeleri fertleri esir alınca da, farkedilmez zannedilenler canlanır kanlanır. Ve aldanılan sahte zenginlik buharlaşır. Buğuzluk derecesinde aldatı kolaylaşır. İnsani öz, kurumsal özellik yitirilir... 


Ve kutsal kurum tek taraflı aldatmacadan ibaret çizgiye çekilir. Saygı ve sevgi gereği ne varsa çek edilir. Temize çekilemeyenler yüzünden derin uykudan uyanılır ve büyük fırtınalar kopar...


Fırtınalı günlerin getirisi ise aileden kopanın başta geçici mevzi kazandığı yanılgısıdır. Bu süslü püslü ısınma hareketleri asla kalıcı olmaz. Kesinkes özgürlük kazandırmaz. Sadece mevcut kutsal kurum ve toplumsal sistemin dışında egemenlerce hazırlanmış tezgahta plastik oyuncağa dönüşmektir elde edilen kar. Karşılıksız nimet olmadığından, sarhoşluk biter bitmez topluma direniş de zorlanır. Kalıtsal iradeye ters kopuş, en başta iki kere mağdur olmak, sonrasıyla hezimettir. Gezmek tozmak da bir yere kadar. Mağrur tozutması çok şeylere mal olur. Kutsuz iflas...


Aile adlı kutsal kurum, tüm varlığını celladına aşık olmak yerine D planına bağlar. Düşkünlüğün ifadesini yansıtmaktan ise aile bağlarını güçlendiren dirilişe bel bağlar. Direnişin ifadesi kurumsal aslı denizdir, deryadır. Yerli yerinde kalarak kurumsal kopya çiğ süt emmişlere dayanmaktır. D planı birkaç günlük heves değil, binlerce yıllık toplumsal birikimdir. İnsanlıktan istifa değil insani her şeydir. 


Doğanın kanunu çerçevesinde biraz öfke biraz daha özveri ve daha görecek öğrenecek çok şeyler var bilincidir...


Kutsal kurum aile, D planı ile işler ve kutsiyetini E planı ile korur. Gerisi gandırmaca, boşa gailedir...

Hiç yorum yok: