12 Mayıs 2019 Pazar

ANAM, AYAĞININ ALTI CENNET…


Anam, ayağının altı cennetten bir köşe.  Devrilesi boynum devrilmeden Cennetinden öpeyim. Sonra öleceksem öleyim…

Canparem, sayende yoksul ama yoksunluğun hissedilmediği gönlü zengin günlerin çocuklarındanım ben. Sokak çocuğu. Sonra ‘Valde Mektebi’ çocuğu ‘Pertev’. En sonra ‘Yüksek’lere savrulan kartal. Yolculuğum sonsuzluğa.

Doğanın kanunu işte sona yakın anam bana, ben anama kaldım. Ama anamdan çok babamı sevdim. Vakti tamama erdi o gitti. Sen gitme anam, tüm güzel günler senin olsun. Her şey gönlünce ve güzel olsun. Ve ikimizden birinin son yolculuğuna dek seninim. Oğlunum...

İşte o en değerli gün gelince, koca ustam boğazda bir menfezde bekleyecek. Ben heyecanla küreklerine asılacağım yan yatmış kayığın. Kayın ormanlarından süzülen ışık ciğerimde. Karaltıların arasından karşılayacaklar bizi. Gri çelik zırhlının güvertesinde ipek saçlarında tanyeli. Deniz mavisi gözlerde birkaç damla yaş. Birlikte açılacağız gözyaşı dalgalarıyla engine. Eminim…

Anacığım ebediyete göçmeden sana itirafım olsun; meğer ne zormuş anaya methiyeler dermek. Ne zormuş ezelden ebede, asla incitmeyen o yüce şefkatin ve ana varlığıyla kuşatılmışlığın ıssızlığında sevgi selini yazmak. Duacınım.

Bakıyorum da ne çok anı saklamışız, birlikte büyürken annem. Evladiyelik. Arkadaşça, dostça. Anam ilk ve tek yoldaşım. Yazgı, kaygı, sevgi saygı piramidinin mimarı. Mihmandarım.

Canım anam ben er vakit doğan da, sanki sahipsiz ovalara kestin göbek bağımı. Lacivert mavi denizle yıkadın. Atlas göğe beledin. Yıldızlarla örttün üstümü. Beşiğimi rüzgârlara bağladın. Gözlerimi hiç örtmedin, dünyaya bak dedin hayat gördüğün gibi ve çok güzel. Görmek istediğin gibisini gör ve hisset. İlerisi gerisi boş hayal. Kimin kim için gördüğü önemsiz düşlerden uyan. Seninkine paralan. Dinledim seni ve kırk yıldan sonra kırk pareyim.

Oy anam nice söz birikti avuçlarımda bilsen. Nerde o yetenek, anlatamam. Baktım ki tek kelime; Ana. Ve tek cümle; Hayatta bir melek tuttu elimden, anamdı…

Tarihe kaydı düşülsün her ana; doğaüstü varlık ve takdir güzellemesidir. Analık dünyanın merkezi. Naçizane dünyanın merkezine sürülen yolculukta,  su yoluna, ekmek uğruna yorgunlukta, şehirlerin şahında göğe savrulduğumda,  bir kadın tuttu elimden, anamdı. Gülen gözleri gül buğusu. Bir melek. En zor anımda tutar elimden bilirim. O yüzden assalar da ölmezliğe mahkûmdur bedenim.

Yalan yok, yıllar yılı dünya başımı döndürdü. Dünya döndü ben durdum.  Tek göz odalara savruldum, içimde kaleler yıkıldı, kuleler çöktü, yaşlandım. Ancak asla dönmedim yolumdan. Tek yaslı anam anladı halimden. Gönlümde kopan fırtınaları gördü. Acı gelse de gerçeğe boğulmayı, doludizgin devrimciliği yaşamayı ve ayakta ölmeyi öğütledi daima. Öğrettiği yıkılış değil yeniden doğmaktı. Ömürlük armağan. Gözümü kırpmadığım kavgalar bıraktım ardımda. Hiç gocunmadım. Yerinmedim. Çünkü bir çiçek tuttu elimden, bir çiçek tuttum elimde; memleket kokulu anamdı...

Anladım ki Mahirlik, Denizin bittiği kıyıya ulaşmaktı. Can siperane. Hala anamın ödenemez emeği dolaşır kanımda. Onca yoksulluğun ortasında sunduğu zenginlik şerbeti. İçimi ferahlatır hala. Meğer anam en hakiki devrimciymiş. Bu memleketin çocuklarına anam çok ağlamıştı; Vah çocuklarım vah, kıydılar gariplere. Aradan çok geçmeden o çocukları tanıdım. Ayni yola yolculandım. Anam gibi ben da yandım. Ve hiç unutmadım. Ve garip anam ne çok ağlamıştı. Ne çok. Vallahi onu da hiç unutmadım, unutamadım.

Anam güzel anam yaşa, sen çok yaşa. Gözlerinin ışığı hiç sönmesin. Doğacaksam bir daha, beni yine sen doğur. Başka ana istemem…

Doğaya doğan da ilk nefesimi, bebekliğimi yine sen dirilt. İçir çiğ sütünü. En kadın, en ana, babadan baba, helalinden helal büyüt. Baldan tatlı tükürüğünle ıslattığın yumuşatılmış o ilk minik lokmaya doyayım yeniden. Bereketine dolayım. Siyah buğday ekmeğini ve alın teri dökülen o sapsarı mısır unu bulamacına bulanayım. Ver kucağıma baş kabak, kısa pantolonlu günlerimi. Kanayan yaralı dizlerimi. Çipil gözlerimi. Sokak çocukluğumu. Kara önlüklü öğrenciliğimi. Beynelmilel isyankârlığımı. Ölümsüzlüğü. Zor kazanımları, tüm kaybedişleri. Adına adımı. Canıma canını.

Anam serilmişim ayağına. İlkim, ilkem, secdem, kıblemsin. Vakit tamama erince, zamanı gelince ben indireyim seni ebedi istiratgahına. Korkusuz anam, çekme o en korktuğun tek korkuyu, evlat acısını. Ana görme devrilişimi. Bu da sana son duam.

Canım anam, ayağının altı cennetten başköşe. Başım vurulmadan, boynum devrilmeden Cennetinden öpeyim. Sonra gidersem gideyim cehenneme…

Hiç yorum yok: