23 Mayıs 2019 Perşembe

LAF, GAF, ZAAF…

Komşunun birkaç haber sitesinde ve gazetesinde 29 Mart yerel seçimleri sonrası İstanbul’u kimin kazandığı ile ilgili haddini aşan haberler çıkıyor. Bunlar Ethnos, Zougla, CNN Greek ve Proto Thema. Çok merak edenler haberleri bakar bulur. Topu Türk karşıtlığından beslenen sağcı gazeteler. Haberleri de İstanbul üzerinden açıkça faşist tabana gaz vermek…

Haberler; ‘Pontuslu olma, Yunanca konuşma, Konstantinapol’un fethi, Ayasofya’nın intikamı, pontian dansı’ manşetleriyle Yunan faşizmi göndermesi. İçerikler ise bomboş. Aklı sıra Pontus yunanca Deniz demek, deniz de Karadeniz ve bu temelde kazanan bizden iması. Ucuz medya şaklabanlığı. O kadar. Tıpkı dünyada bilmem nerenin yerel vekili, hatta Londra’nın belediye başkanı Ottoman ve Türk haberlerinin yapılışı gibi. Ancak yunan medyası o denli masum değil. Hinlik peşinde. Ayrıca bu gazetelerden birinin, en rahatsızlık verici haberi koyan gazetenin sahibi olan zırdelinin maalesef mevcut iktidara yakın bir çizgide olduğu da ortada.

Dolayısıyla bu haberler üzerinden memleketliliği yaralayan değerlendirmeler yapmak ve eleştiri yapıyor kisvesiyle politik istismara kalkışmak çok yakışıksız. Zımni sataşmalar çok çok çirkin. Ve bu memlekette tutmayacak bir siyasi hareket. Öyle veya böyle savunulamayacak denli ve asla kabul edilebilir bir durum değil.

Neden ise yerel seçimlerden bu yana iktidara mensup birileri yemiyor içmiyor, kaybedişi kendi lehlerine çevirmek için devamlı mazeret üretiyorlar, ne malzeme varsa didikliyor. Sanki bir yerden öyle bir zılgıt yemişler ki hepsinde, topunda bir göze girme telaşı var. Bu uğurda en aykırı ve hoş karşılanmayacak ne varsa dillendirmekten hiç çekinmiyorlar.

İşte onlardan biri, Esenler Belediye Başkanı, bir sahur programında laftır, gaftır, zaaftır bilinmez bir şekilde Yunan medyasının yukarıda değinilen haberleri üzerinden, Büyükşehir’i kazananına ve koca bir şehre yersiz göndermede bulunuyor. Üstelik boşa düşmeyecek kadar iyi bir hatip olduğu halde. Üstelik o şehirden birinci dereceden akrabalığı bulunduğu söylentisi varken. Bölgeden yakın akraba bağları bulunuyorken.

Laf ola beri gele, aynıyla beyan; “…Ne dedi Yunan Medyası? İstanbul’u Yunan kazandı. Bir dakika ya. Bu arkadaş nereli? CHP’nin adayı nereli? (Dinleyenler: Oralı…) Nasıl oldu Yunan medyası İstanbul’u Yunan kazandı. Bir ses çıkmadı. Olay büyük kardeşim, hesap büyük. Bu hesabı Esenler görecek…”

İstanbul’un seçilmiş Büyükşehir Belediye Başkanı’nın bizzat etnik kökenini sorgulayıcı politika ve medya dili tamamen ırkçı bir dildir.  Elbette bu dile isyanı gerektirir. Öfkelenmeyi de haklı kılar. Fakat yine pek istenen olmadı. Fazla üzerine gidilmediği sürece kaleye alınmaz bir durum olarak geçiştirildi.

Söz ola beri gele, aynıyla beyan; “ Bu bir kurgu, bir oyun. Zihinlerinde neler dönüyormuş bu insanların. Aklım ermiyor. Bir kente Yunanlı yakıştırmaları. Nasıl hitap edeceklerini, seçilmiş Başkanı nasıl karalayacaklarını şaşırmış durumdalar. Güneş balçıkla sıvanmaz…”

Buraya kadarı maalesef memleket siyasetinin geldiği nokta. Resmen seviyenin düşürülmeye çalışılması. Veya sivrilmesi durdurulamayanı açık düşürme davası. Ve üslup savaşları.

Ancak Esenler’de yerel gazetecilerle sık sık bir araya gelmese de on küsur yıldır saygı sevgi çerçevesinde dialog geliştiren Belediye Başkanı birden haberini yapan gazetecilerle hesaplaşacağım havasına büründü. Kendisi gibi onların da, herkesin işini doğru bildiğince yaptığını unuttu. Neden ise aynıyla beyan, video aktarımlı haberleri mahkemece okunmaz hale getirtti.

Büyük olasılıkla makalede değinilen konuya ilişkin haberi yapan gazetecileri, belki de bu makale ve benzerlerini kaleme alanları mahkeme koridorlarında süründürecek. Kendisinden on küsur yıldır Allah selamı dışında hiçbir şey istemezlerle ve asla ikram kabul etmezlerle hesaplaşacak. Bu neyin hesabı, hesaplaşması acaba? Ortada açık veya kapatılacak bir hesap yok ki. Herkes kendi derdinde.

Bu laf, gaf, zaaf ortamında, yerel gazetecilerin yirmi beş yıldan beri ilk kez kazanan safında oldukları için mi, sorun oluştu? Kaybettiklerinde kaybetmeyi de medeni ölçülerde kabullendikleri için mi, hatalılar?

Yoksa sadece Oralı ve Cehape’li olmaları mı tek suçları? Oralıyız ve Cehape'liyiz...

Hiç yorum yok: