11 Eylül 2020 Cuma

YALAN PANDEMİSİ...



Pandemik yalanlar, en çirkin ve en çirkef yol arkadaşlarıdır. Yalan pandemisi yoldan çıkışın, uçuruma çakılışın satış mümessilleri...


İncelikli ifşa ve fenalığı inşaa için sallanan yekpare yalanlar, yalandan atıp tutmalar ise veresiye kumar. Dürüstlük zarının delinmesi, içten dışa taşan sızıntı ise zehirleyen sarmaşık ve şüphe girdabı. Acabalı?


Acabası macabası yok. Damdan bacadan dökülen kıytırık yalanlara ve kırıtık yalancılara bir haltmış gibi sarılmak, yenen herzenin mide çeperini, akıl hücrelerini yakmaktır...


Doğal yakıtından, atılan yalanlara kadar körkörüne inanmak ise sillesini vuran tufanlara dayanamamak. İlerisinde gerisinde, günün birinde kral çıplak haykırışına yakalanmak...


Yalan, sağlam zeminlerin kaymasıdır, zihin kararmasıdır. Boşlukta, öylece havada asılı kalmaktır. Velhasılı emek-yoğun hasılatı kediye kaptırmaktır. Zaten kedi kaplan kesilince kendini bir halt sanır. Usuldan pike yapayım derken, yalancılar pikinde zebanilere yakalanılır. O vakit ne gerçek, ne yalan hepten birbirine karışır. Karıştırılır. Kanmak kandırmak kolaylaştı sanılır. Ve aldanır, aldatan. Aldatan konumundan aldanan durumuna düşmek bu yalancı atmosferin zayıf zaferidir. Ayan beyan aymazlık, dinsizlik, hadsizlik ve yüzsüzlük ile beslenir bu lafta zafer. Yığınla yalandan sonra da korkunç itirafları salgılar...


Salgınla, salgıyla birlikte üçyüzaltmış derece dönen bir elektron, dönmeden önceki elektron değildir artık. Üçyüzaltmış derece dönen insan da dönmeden önceki insan değildir artık. Tek cümleyle ifadesi ise en çirkin ve en çirkef yolun yolculuğudur. Yalan dünyanın yalancılığıdır. Küp şeker modunda hayaletimsi sosyal dublörlüktür...


Çoktandır dublör dünyasında, dublör kullanan kullanana. Yalancı bir cennet. Kalantör yolcularıyla, gülünç yalanlarıyla ürkünç durumlara düşülecek kömür karası karanlığı kabulleniştir. Soğukkanlı satışlarla vardiya mümessilliği. Rutinden zevklenme, fosfordan zehirlenmedir. On yıllardır yaşanan dublör dünyası, dublör cehennemi. Cehennemlik pandemi...


Yalan kovalayıcılar saldırgan rezaletin kırıntılarını izleyerek kırmızı mürekkebe metal ucu daldırırlar ve yazarlar; yalanlar en çirkef ve en çirkin yol arkadaşlarıdır...


Yalan bilinç yitirtir, yalana yalancıya tanıklığın etkisi de kontrolü kaybettirir. Duyarsızlık dışa vurur. Islak zeminde yalancı izlerin tonu, yalancı seslerin yankısı beyni örseleyen fondur. İzoleye devam gerektirir... 


Beynin derinliklerine gömülü yalanlar bir bir hortladığında ise yol arkadaşlığı yalan olur. Uydurma kılıflar delik deşik olur. Yarenlik, yanaşmalık yalan olur...


Yalanlara dayandırılan her ortadan kayboluş hikayesi aslında uçuruma çakılmaktır. Ya da tam uykusuz bırakan, kör karanlık kahvesinde parolayı bilmeyen azmanların darmadağın, karmakarışık hain kalkışmasıdır. İçten dışa gece yarısı ayılmaları, katafalk sıçramaları. Ve zihinlerde açık yara izidir. Arsız yalancıları, yalan dolanın yol arkadaşlarını kovalayan maestro işte o yüzden daima bilinen mahalde bekler...


Ayrıyeten malesef diye başlayan yalan çılgınlığı pençesine düşenlerin kurtarıcısı hiç kimse olamaz. Daha da batmayı perçinler sadece yalancı, yalan satış mümessilleri. Son model kiralıklarla yoldan çıkışın resmini çekerler. Çektirirler. Ve berbat bir sarhoşlukla altüst edilen bir dünya da, dublörler dünyasında duba misali çakılma ve yalandan havalanma güncellenir. 


En sonrası hepten havasız kalma merasimi. Çünkü herşey yalan, pandemi gerçek...

Hiç yorum yok: