8 Eylül 2020 Salı

4 EYLÜL SİVAS-9 EYLÜL İZMİR

 4 EYLÜL SİVAS-9 EYLÜL İZMİR      

             

Dört bir yandan emperyalist devletlerin işgaline uğramış kocamış imparatorluğun, umutsuzluğa kapılmış ulusun, Mustafa Kemal önderliğinde küllerinden doğuşunun, dirilişin, canlanışın, emperyalizmi İzmir'de denize dökene dek durmayışının simgesi 4 Eylül Sivas…

 

Cumhuriyet tarihinin başlangıcı 4 Eylül 1919. Sivas Kongresi. Ulusal Kurtuluş Mücadelesi’nin ve kuruluşun merkezi Sivas. Devamında sağlam temeller üzerine inşa edilmiş asla yıkılamaz bir Cumhuriyet. Başka bir hüviyet. Hürriyet. Medeniyet.

 

Dünya üzerinde yıllar yılı ne devletler yok oldu, ne sistemler yıkıldı, ne düzenler harcandı. Ne ekonomiler battı. Temelleri 4 Eylül ve 9 Eylülde atılan memleket her şeye rağmen hala ayakta ve güçlü.

 

On yıllardır dört bir yandan, içeriden dışarıdan yıkılmaya çalışılsa da bir türlü yıkılamadı. Yıkılmaz da...

 

Çünkü asli gücünü gelip geçici kişilerden ve kişisel heveslerden değil, Milletinden alan, kuruluşun temeli ve vazgeçilmez ilkelerinden ödün vermeyen bir ruha sahip cumhuriyet...


İşte o ruh Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın memleket toprağına serpildiği gün 4 Eylül 1919. Sivas Kongresi; Kurtuluş sürecini başlatan gururlanılası ruh. Kuruluşun mihmandarı, felsefe kaynağı ve yılmaz iradesi...


Tarihi kararlar ve vazgeçilmeyen ilkelilik, kutsallar üzerine yemin, kutlu inanç tek cümle; "Manda ve Himaye kabul edilemez."...


Ulusal Kurtuluş reçetesi işte bu cümle. Ve şanlı tarih bu doğrultuda yazıldı. Anadolu toprakları düşman çizmesiyle ezilmekten bu sayede kurtuldu. Kurtarıldı. Hasta adamdan Laik Demokratik Türkiye doğdu. Doğuşun kıblesi ise Sivas Kongresi...


Hemen kongre peşine beyannameleştirilen ilkelerin hayata geçmesi için canla başla mücadele, memleketin kaderini değiştirmek için inanç ve azimle sürdürülen kutlu direniş. Kutsal isyan 4 Eylül 1919`da Sivas’ta başlar ve 9 Eylül 1923`te dört yıllık kurtuluş mücadelesinden sonra İzmir Karşıyaka’da biter.

 

Veya bitmez. Dünyada eşi benzeri tek örneği bulunmayan bambaşka bir mücadele başlar; " Kul iken yurttaş-vatandaş, ümmet iken ulus olunmasını sağlayan, yüce meclisinde oturmaya sandalyesi dahi bulunmaz iken bir yandan yıkılan İmparatorluğun miras mirası borçlerı ve savaş tazminatlarını ödeyen, demir çelikten, Sümerbank’a, şekerden, çimentoya, demir yollarından limanlara kadar temel kurumları bir bir kuran" geniş perspektifli mücadele. İşte bu yüzyılın devrimini başlatan ve yaşatan tarihler ise; 4 Eylül ve 9 Eylül...


Yıllar yılı içten içe alevlendirilen saltanat aşkıyla kindarlık, hilafet hevesiyle garez, palazlandırılan küllenmemiş sömürgeci tiryakilik, büyük devrimler gerçekleştirmiş bu tarihsel birikimi ve öz değerlerini asla tırpanlayamaz. Çünkü bunların topu sıkıştıklarında topyekun Cumhuriyete selama durur.


İşte belki de salt bu yüzden, yüz yılı devirmiş Cumhuriyet, Tarihi var edenlerin çizgisinde ve izinde, gelecekte de var olacak...


Sözün özü Cumhuriyet tarihsel geleneğini koruyarak, tarih yolculuğuna ilelebet devam edecek. Memleket Faşist dönemler dâhil, memleketin dönüm noktası yaşadığı anlarda 4 Eylül ve 9 Eylül ruhuyla korkusuzca emperyalizme kafa tutacak.


Tarih tekerrürden ibaret, tıpkı yüzyıl önceki gibi…

Hiç yorum yok: