3 Şubat 2015 Salı

TOPLUMSAL MUHALEFET VE KOMŞU…

Kapı komşu da bir şeylerin başarılabildiği görülünce ve bu hâkim irade Avrupa’ya da kısa zamanda yansıyınca biz de başarırız kolaycılığı muhalefetin temel örneği haline geldi...

Oysa sol açısından böylesine güç bir o kadar da kolay bir dönemde bu örneklemelerle katılımcılıkta lafta kalacak gibi görünüyor. Kişiler düşünce ve sözlerine, yaptıkları ve yapacaklarına göre değerlendirmelere tabi tutulsa da tutulmasa da yaşanan sonuçsuzluk ortada.

Çünkü nedense düşünce ve tavır uyumluluğu gösteren ama tutarlılıktan ödün vermeyen kadrolar değer bulmuyor gereğince. Ayrıca parti dışına itilmiş sol değerlere de hak ettiklerince ulaşılamadığından, siyasetin vefasızlığı gereği dışlanıp, usulden bile olsa kazanmaya çalışılmadığından sözde katılımcılığın kimlere kaldığı da ortada. Geçmiş örnekleriyle tescilli olan ve şimdiden başı sonu belli bir süreç üç beş güne başlar.

Zaten iktidar ülkede toplumsal muhalefetin önünü olabildiğince tıkamış. Toplumun her kesimi özgürlüğü yaşama ve demokratik haklarını kullanabilme özlemiyle yükselen bir beklenti içinde. Bu ortamda İktidara yürüyüş yolunda başarıya ulaşmanın yolu yürüyüşe, özgürlük ve demokrasi mücadelesini yükseltecek birey yapısını artırmakla, örgütlemekle ve katmakla mümkün olduğu bilindiği halde hala bekleniyor.

Ayrıca artan baskılar nedeniyle bir avuç insan doğruları ve yanlışları sorgulayıp düşünmekte. Kafalar karıştırıldığından küçük olsun benim olsun mantık çıkmazıyla davrananlar çoğunlukta.

Oysa sıradanlığa teslim olmayıp güce ve güçlere boyun eğmeyip kendi değer yargısı ve evrensel ilkeler doğrultusunda başkaldıranların tutumları ve tutkuları önemli. Farklılıkları yaşayan ve bir kalıba sığmayanların geleceğe kesinkes hâkim olacaktır gerçeği komşuda tescillendi, biz de tecil edilmemeli. Sorunların ertelenmesiyle birliktelikler zayıflar, beraberlikler de bir yere kadar gider. O halde ivedilikle haklılıkları ileride mutlaka kanıtlanacak olanların şimdiden bu rol dağılımından kaldıracağı yük kadar nasiplendirilmesi gerekir. Yoksa bu gün için zayıf düşülmesi önlenemez ise yarınlarda sistemin tersine çark etmesi de önlenemez.

Başta ülke sorunları enikonu bilimsel çerçevede irdelenmedikçe çok sorunlu Türkiye’nin öncelikli sorunları belirlenip çözülemez. Önceliklerin sıralanmasıyla özellikle iç ve dış problemler ve içinden çıkılamaz boyuta devrilmiş ekonomik açmazların üzerine projelerle gidilmelidir. İktidara yürümek isteyen sol öncelikle sorunlara toplumda kabul görecek isimler koyup çözüm önerilerini de toplumsal muhalefet düzeyinde değil toplumsal çıkar düzleminde ortaya koymalıdır.

Sadece şu olmadı bu yapılamadı, yaptınız ama yediniz, ettiniz bittiniz, biçiminde politika tarlasını babadan kalma yöntemlerle sürmek veya nadasa bırakmak yeni yüklerden ve yenilgilerden başka bir şey getirmez. Zaten bu politik tavır sol siyasetin nüvesinde de yoktur. Her şey belli iken, hal buyken durum, her şey ayan beyanken sözü meclisten dışarı tutmak ve lafı belli noktalara getirmek milletin canını sıkar ve toplumsal muhalefetin önünü tıkar. Amaç sadece bildik tarzda muhalefet etmek olunca sol da hak etmediği oranda değer yitirir.

Sol değerler içine girmeyen, hukuksuzluğuna hukuk arayanlara nispet, hukuka hukuk aramak tarzı siyasal yaklaşımlar ise toplumsal muhalefeti topyekûn çözümsüzlüğe iter. Peşinden gizli teslimiyetçilik belirir. Çözümsüzlüğü benimseten benzer teslimiyetçilikler ise sola ve sol kadrolara asla yakışmaz ama az çok etkiler.

Tek bir sözde cümlede saklıdır aslında gerçek, ‘cesaret ve direnç özgür beyinlerin ürünüdür’ ve bu cümle hakkınca muhalefet edebilmenin temel dayanak noktasıdır. Özgür düşünmeyi bilen insan doğru ve dürüst bir insandır. Yaşamında hiçbir iradenin etkisinde kalmadan yoluna yürüyenlerin başarabileceği bir olgudur iktidar yürüyüşü. Emin adımlarla toplumsal muhalefetin öncüsü olabilecek ve göbeği sol ile kesilmiş bir iradenin sözleri ve eylemlerinde saklıdır toplumsal direniş. Bir kez olsun bu pencereden bakıldığında kara manzara değişmeye başlayacaktır.

Hayatların iyi veya kötü olmasında en büyük etken insan tavrından çok insanların yönlendirilmeleridir. Dört beş yılda oy vermekle sürece etkinliğini koyan irade yurt dışı projelerin oyunlarına aldandıkça, oyunlara geldikçe hep yaşanmazı yaşar ne yaşar ne yaşamazlar. Tüm bu gerilemeye karşın yaşam doğurgandır, üretkendir. Sürekli devinim halinde engerekçilere isyandır insana hakemlik edecek. Komşuda pişenden bize düşen doğru analizler yapılarak ülkenin özel ve öznel konumuna yansıtıldıkça yeni tür bir toplumsal muhalefet yoğunlaştırılabilir.

Bu noktada başta üst yönetimler olmak üzere tüm sol parti kadrolarının solun bu güne ve geleceğe borçlu olduğunu açıkça bilmeleri ve iman etmeleri gerekir. Yaşananlara bakıldıkça sağın bu toplumdan devamlı alacaklı olduğunu ifade etmek ise hiç yanlış olmaz. Bir muamma olarak bırakılsa da sağ her dönem, her koşulda ve şartta şu yoksul milletten haram helal sakınmadan alabildiğince alır, alır ama doymaz. Bu nedenle sol yeni kadroların önünü açma yürekliliğini ve cesaretini gösterirken eğilimini bu güne ve geleceğe borçlulardan yana koymalıdır. Kendilerini alacaklı sayıp en küçük fırsatı yakaladığında alanlardan, alacak olanlardan, alacaksa kalacak, çalacaksa oynayacaklardan yana tavır almamalıdır. Seçilmiş dar kadroculuğun ve katı katılımsız zihniyetin iktidarda veya muhalefette başa ne problemler açtığı besbelli iken yürüyüşün daha en başında tökezlemek akla zarar şekilde sola zarardır. Sol ancak toplumsal muhalefetin öncüsü olmakla ve sol kadrolar sayesinde belki iktidar olamayacak ama yükselecektir. Yücelecek ve büyüyecektir.

Uluslararsı gelişmeler gösteriyor ki gelecek kim ne derse desin solcuların ellerindedir.  Onların aklıyla biçimlenecek ve güzelleşecektir. Yıllardır güzel günler ve mutlu gelecek uğruna emek verenlerin, umutlar yoluna bedel ödeyenlerin ayni havayı soluyanların eşitlik, adalet ve barış içinde yarışmasıyla yeni bir düzen ve sol bir dünya oluşacağından kuşkulanmamak gerekir. Aksi halde o bilindik hüsran şarkıları dinlemeye devam edilir.

Solun ve solcuların deniz mavisi bir gelecekten yana tavır alacakları bilimsel bir gerçekliktir. O nedenle toplumsal muhalefet öngörüsü ve yörüngesi bu temelde genişletilmelidir. Toplumsal muhalefetin mevcut STK’lar yoluyla oluşturulamayacağı ve desteklenemeyeceği de açıkça görülüyor. O yüzden sol kimlikler ve sol siyasal kurumlarla hangi koşullarda eylem birlikteliklerine gidilebileceği de çok yönlü tahlil edilmelidir. Sol açısından katılımcılığın lafta kalmaması için toplumsal muhalefet yelpazesinin genişletilmesi için bilimsel sol temelli çalışmalar üretilmelidir ve sazda sözde bırakmadan, toplumun önüne projelendirerek çıkılmalıdır.

Kapı komşu başardı biz de başarırız, biz de yapabiliriz lafazanlığı ve kolaycılığı, toplumsal muhalefetin önünü tıkayacak bir duruştur. Toplumsal muhalefetin önü tıkandıkça da on yıllardır olduğu gibi ak ile kara birbirine karışır ve iç karartan ayni yağlı boyalı manzara fırça darbeleriyle tablolaştırılır.

Ve galerileri gezmek, bu kara yağlı tabloları izlemek de solculara düşer…

Hiç yorum yok: