11 Şubat 2015 Çarşamba

KÜRSÜ SESLENMELERİ VE ÖNSEÇİM…

KÜRSÜ SESLENMELERİ VE ÖNSEÇİM…

Her kitle partisi için değil belki ama bir sosyal demokrat partinin temel dayanağı örgütü ve örgütlülüğüdür. Bu örgütsel şema üye, delege ve yönetici üçgeninde hayat bulur. Bu üç unsurun oluşmasında ve buluşmasında temel etken ise halkoyunda itibar görmek, seçimleri kazanmak ve yerelden genele ülke idaresinde söz sahibi olabilmektir. Bu bağlamda yeri ve zamanı geldiğinde her kürsüye çıkan bu kendisine en etkin rol biçilenlere, üye, delege ve yöneticilere yani onlara tek tek seslenir. Ancak her defasında boşa gider.

Gider çünkü geliri gideri önseçim yapılmaz…

Çağdaş demokratik sol bir siyasetin ve siyasal kuruluşların emekçileri, üyeleridir asıl olan. Çünkü çoğulcu katılımcı demokrasi değerlerinin vazgeçmez savunucularıdır onlar. İnsan haklarına dayanan gücünü halktan alan bir siyasi inancın neferleri, usanmadan yılmadan yıllardır her türlü hezimete karşın bu mücadeleye destek verenlerdir onlar. Ama asıl olanlar neden ise hep unutulur.

Onlar siyasal yaşamda görev almayı onurlu bir toplum hizmeti sayarlar. Siyasi görevleri özel çıkarların önünde tutarlar. Özel yaşamlarında işlerinde, üyesi oldukları STÖ’lerde, derneklerde, evde, sokakta, mahallede, yani hemen hemen her yerde her ortamda sosyal demokrat ilkeler ve ideolojiyi savunurlar. Uzun yıllardır akçalı bir karşılık görmeksizin ve de beklemeksizin fedakârca, cefakârca, yılmaz yürekle durmaksızın çalışırlar. Seçimlerde içlerine sinse de, sinmese de öyle veya böyle belirlenmiş parti adaylarına katkı sağlar ve oy verirler, verdirirler. Girilen her seçimin kazanılması için umut saçarak gece gündüz, yağmur çamur demeden, yemeden, içmeden çabalarlar. Üstün insanüstü gayret gösterirler. Asla çalmaz, çırpmaz bütün yoksunluk ve yoksulluk içinde güzel yarınların kurulması için çırpınırlar. Partinin başarıları ile övünür, yapamadıkları için, yapılmayanlar için dövünürler.

Evet, onlar onay vermedikçe bu toplum asla gerisingeri döndürülemez, biçimlendirilemez. Asla keyfe keder, kader kısmet yönetilemez. Yönetsel kadroların bırakın bir kısmını, tamamı asla yandaş ve paydaşlardan belirlenemez, mevkilere getirilemez, koltuklara oturtulamaz. Ayrıca partinin yönetim kadrolarının oluşmasından vekil kadroların listeleşmesine kadar da aktif tavır koyarlar ve parti içi bütünleşmeyi gerçekleştirirler.

Gerçekleştirirler ama gerçekten çoktandır önseçim yapılmaz.

O garip üyelere Sorumluluk bilincine sahip, başarılı, bilgili, birikimli, deneyimli emekçi kadroların yolunu açma izni verilmez, vermezler, verdirmezler. Yetenekli ve yeterli gördüklerinin önünde asla engel olmayacakları bilinir ve belki de o yüzden yetkileri kısıtlanır her seçim öncesi. Partiyi yönlendirmesinden hiç kuşku duyulmayanlardan, Parti vitrinleri düzenlenirken nedense kuşkulanılır, onlar baypas edilir, bir şekilde listeler düzenlenir ve garip seçmenden de sadece vitrindekilerin seçilmeleri için oy vermeleri beklenir.

Beklenir ama tabandaki beklenti besbellidir, yine de ön seçim yapılmaz…

Oysa tek amaçları vardır onların, Sömürünün ve sömürgeciliğin önlenmesidir istekleri. Tüm insanlığın özgürlüğü, demokrasi ve toplusal barış beklentisi içinde kavrulurlar ve en son kendilerini düşünürler. Tüm hayatları bu değerleme üzerine kurgulanmıştır. Bunca katkı ölçütünde partinin de ülkenin de gerçek sahipleri olmalarına karşın, o gönülden alkışlanması gerekenlerden hep gönülsüzce başkalarını alkışlamaları beklenir.

Ama tüm beklentiler bir kez daha boşa çıkar, çünkü bir kez daha önseçim yapılmaz…

Gelenek ve yenileşme, değişim ve dönüşüm çerçevesinde geçmiş ile geleceği bütünleştirecek olan onlardır. Bir üst yapı kurarken tüm değerleri hakkıyla yansıtabilecek yönetimler oluşturma görevini üstlenenlere, ülkede demokrasinin kurumsallaşmasından başka derdi olmayanlara parti içi demokrasiyi çok görmek hangi fasılda açıklanır kimse bilmez. Hızlı kalkınma ve hakça bölüşme üzerine kurumlanmış bir iktidara yolculuğun yerelden genele onların tavrıyla belirleneceğini ve şekilleneceğini görüp, duyup, yok saymak ise ateşi tutmaktır aslında.

Yine ateş yakacak gönülleri, çünkü yine ön seçim yapılmayacak, yapılmaz…

Hep söylenir durulur, sözler verilir parti içi seçimlerle ve ön seçimlerle örgüt güç ve ivme kazanır ama söylenene ve verilen sözlere hiç uyulmaz. Parti içi yarış parti içi barışı da gerçekleştirir ama önseçimden daima kaçınılır. Hep kavga ve kaos edebiyatı yapılır. Yarınları aydınlatacak partiyi güçlendirecek, zamanla güneştopuna dönüşerek sosyal demokrasiye yakışır ve yaraşır olgunlukta hizmet edecek kadroların onların eliyle bir küçücük fırsat yakalamalarına dahi izin verilmez.

Her tarafta suspus edilmiş, susmuş biçimde bu güne ve geleceğe borçlu olunduğu her dönem her önseçim yapılması es geçildikçe bu borcun kabardığı da unutulur, unutturulur. İşte sadece bu nedenle dahi bir sosyal demokrat partinin vazgeçilmezinin önseçim olduğu görülmelidir. Ancak önseçim yapılmaz ve çağın değişikliklerine ve gelişmelere açılan yollar tıkanır. Önyargılı ve tutucu yaklaşımlarla onlar yine küstürülür. Asıl olan çağdaş normlarda bir yaşam düzeyine ve düzenine kavuşabilmenin ve ilkelere sahip çıkabilmenin gereğidir. Bu gereklilik ise tek bir noktadan geçer.

Geçer, günler geçer, seçimler geçer, başka seçimler gelir yine önseçim yapılmaz…

Önseçim yapılmaz, yapılmayınca da tüm kürsü seslenmeleri yine boşa gider, enerjiler boşu boşuna harcanır, önseçimsizlik güncellenince de tabandan tavana en geniş yelpazede küsülür. Halkoyu bu küskünlüğü her defasında fark edince de seçimlerin birbirinden farkı kalmaz.

Fark kalmayınca da fark kapanmaz ve hep ayni son…

Hiç yorum yok: