SINIFSIZ TOPLUM, BUMERANG ETKİSİ...
Kuram ile pratik kıvamlı kaynaştığında, diyalektik
gelişme; sınıfsız ilkel komünal toplum, kölelik, feodalizm, kapitalizm,
sosyalizm ve komünizm yani sınıfsız eşitlikçi topluma dek uzar. Araya her zaman
devletsiz toplum savunucusu anarşizm sızmaya çalışır. Ve tarih bumerang gibi
gelişmenin nesnel yasalarını ve toplum aşamalarını sıralar ve de insanlığı can
evinden vurur...
Geçim derdiyle bireyselden vazgeçip, toplumsal üretime
girişen insanlık, irade dışı ve bağımsız veya zorunlu ilişkiler odağında maddi üretici
güçlerini birleştirir. Toplumsal gelişme aşamaları böylece biri diğerini
doğurarak izli mermi gibi sıralanır. Gelişmeler ekonomik yapının, hukuksal
düzenlemelerin ve siyasal üst yapının elverdiği oranda toplumu ve toplumsal
bilinci etkiler. İnsanlık, bilinç formlarına uyan ekonomik, siyasal ve düşünsel
süreçleri şartlandırır ve doğal olarak her ideolojik süreç yaşamın yeni
formatlarını yaratır.
Diğer bir deyişle geçimle başlayan değişim ve maddi
şartların gelişmeyi sürekli zorlaması devrim pratiği çerçevesinde değişimi,
dönüşümü kaçınılmazlaştırır. Bir önceki aşama tam ortadan kalkmasa da etkisi ve
etkinliği azalır ama daha da azgınlaşır. Yine de yenisi, dünyanın nesnel
gelişmesine koşut, evrensel gelişmeye karşı koyanlarla ortaya alternatif
koyanların savaşımı neticesinde bir sonraki aşamaya geçişi sağlar.
Tarihsel gelişimin nesnel yasaları nitelikli formüle
edildikçe, gerekli öznel şartlar nicelik ölçütüne uygun yaratıldıkça toplumsal
devrim vazgeçilmez sonuçtur. Teori ile pratik kaynaşması, ilkel toplumdan bu
yana diğer toplumsal süreçlere sert veya yumuşak geçişin yanılmaz göstergesidir.
Sürekli gelişimi örgütleyen ve örnekleyen standart ise
sınıfların ortaya çıkışıdır. Özellikle işçi sınıfının varoluşuyla, ekonomik
şartlarla baskı altında tutulan yığınsal toplumlar işçi sınıfı öncülüğünde, emperyalist
sömürüye özellikle sınıfsal sömürüye karşı koyma cesareti yakalamıştır. Ve
toplumsal gelişmelere paralel vahşi kapitalizmin dayattığı sınıf baskısı
üzerinden kurumsallaşmayan toplum düzeni, özgürlükçü devlet yapısı arayışı
vazgeçilmez amaç ve hedef olmuştur. Zaten her toplumsal düzenek bir sonrakini
tetikleyerek insan onuruna uygun yeni bir yönetsel modeli zorunlu kılmıştır. Böylece
devasa zorluklar içinde tarihi gelişimin türemesi de kolaylaşmıştır. Kolay veya
zor, her ekonomik sistem, devlet modeli ve üst toplum düzeni bir öncekinden üremiştir.
Tüm bu devinimin bilimsel çerçevede uzlaşılmaz
çelişkilere dayandığı da yadsınamaz gerçektir. Gerçekleşen ardışık değişimler
çelişkiden doğar, dönüşüm sürecinin haklılığı artan çelişkilere bağlıdır. Yani
çelişki, en temel ve içsel ilke olarak varlıkların, toplumların, devletlerin ve
dünyanın değişimini sağlar. Yani her aşamada değişken varlığı olumlulayan ve
olumsuzlayan çelişkilerdir. Mevcudu farklı boyutta bir varlığa dönüştürmeyi
sağlayan çelişik kuvvettir.
Toplumlar bazında bu diyalektik süreç, materyalist
bağlamda sürekli uzantı ve ilinti merkezli karşıtlığın birbirine
dönüşebilirliğini de mümkün kılar. Çünkü ilerleme kendi içindeki zıtlıklardan
beslenir. Yani zıtlıktan başka bir zıtlık doğar ve sıralı geçişler zıtların
birliğine dayanır. En yaman çelişkiler işte bu aşamada özdeşlik ve birlik oluşturur.
Dirlik ve birlik değişimi hızlandırır.
Yakınçağ tarihinde arada bir zırvalanan toplumsal
değişim için tek yol kalmadı bahsine karşılık, teori ve pratik birlikteliği
gözetilerek, akıl ve bilimle toplum kategorileri irdelendiğinde; sınıfsız ilkel
toplum, köleci toplum, feodalite, kapitalizm, sosyalizm sınıf toplumları olarak
ömrünü tamamladığında mutlaka en başa, devamlı karalanan komünizm ile tekrar
sınıfsız topluma dönüleceği sonucu elde edilir.
Aranan da arzulanan da korkulan da toplumsal düzeyde işte
bu sınıflar üstü bumerang etkisidir...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder