1 Haziran 2021 Salı

SINIFSIZ TOPLUM, BUMERANG ETKİSİ...

 

SINIFSIZ TOPLUM, BUMERANG ETKİSİ...

 

Kuram ile pratik kıvamlı kaynaştığında, diyalektik gelişme; sınıfsız ilkel komünal toplum, kölelik, feodalizm, kapitalizm, sosyalizm ve komünizm yani sınıfsız eşitlikçi topluma dek uzar. Araya her zaman devletsiz toplum savunucusu anarşizm sızmaya çalışır. Ve tarih bumerang gibi gelişmenin nesnel yasalarını ve toplum aşamalarını sıralar ve de insanlığı can evinden vurur...

 

Geçim derdiyle bireyselden vazgeçip, toplumsal üretime girişen insanlık, irade dışı ve bağımsız veya zorunlu ilişkiler odağında maddi üretici güçlerini birleştirir. Toplumsal gelişme aşamaları böylece biri diğerini doğurarak izli mermi gibi sıralanır. Gelişmeler ekonomik yapının, hukuksal düzenlemelerin ve siyasal üst yapının elverdiği oranda toplumu ve toplumsal bilinci etkiler. İnsanlık, bilinç formlarına uyan ekonomik, siyasal ve düşünsel süreçleri şartlandırır ve doğal olarak her ideolojik süreç yaşamın yeni formatlarını yaratır.

 

Diğer bir deyişle geçimle başlayan değişim ve maddi şartların gelişmeyi sürekli zorlaması devrim pratiği çerçevesinde değişimi, dönüşümü kaçınılmazlaştırır. Bir önceki aşama tam ortadan kalkmasa da etkisi ve etkinliği azalır ama daha da azgınlaşır. Yine de yenisi, dünyanın nesnel gelişmesine koşut, evrensel gelişmeye karşı koyanlarla ortaya alternatif koyanların savaşımı neticesinde bir sonraki aşamaya geçişi sağlar.

 

Tarihsel gelişimin nesnel yasaları nitelikli formüle edildikçe, gerekli öznel şartlar nicelik ölçütüne uygun yaratıldıkça toplumsal devrim vazgeçilmez sonuçtur. Teori ile pratik kaynaşması, ilkel toplumdan bu yana diğer toplumsal süreçlere sert veya yumuşak geçişin yanılmaz göstergesidir.

 

Sürekli gelişimi örgütleyen ve örnekleyen standart ise sınıfların ortaya çıkışıdır. Özellikle işçi sınıfının varoluşuyla, ekonomik şartlarla baskı altında tutulan yığınsal toplumlar işçi sınıfı öncülüğünde, emperyalist sömürüye özellikle sınıfsal sömürüye karşı koyma cesareti yakalamıştır. Ve toplumsal gelişmelere paralel vahşi kapitalizmin dayattığı sınıf baskısı üzerinden kurumsallaşmayan toplum düzeni, özgürlükçü devlet yapısı arayışı vazgeçilmez amaç ve hedef olmuştur. Zaten her toplumsal düzenek bir sonrakini tetikleyerek insan onuruna uygun yeni bir yönetsel modeli zorunlu kılmıştır. Böylece devasa zorluklar içinde tarihi gelişimin türemesi de kolaylaşmıştır. Kolay veya zor, her ekonomik sistem, devlet modeli ve üst toplum düzeni bir öncekinden üremiştir.

 

Tüm bu devinimin bilimsel çerçevede uzlaşılmaz çelişkilere dayandığı da yadsınamaz gerçektir. Gerçekleşen ardışık değişimler çelişkiden doğar, dönüşüm sürecinin haklılığı artan çelişkilere bağlıdır. Yani çelişki, en temel ve içsel ilke olarak varlıkların, toplumların, devletlerin ve dünyanın değişimini sağlar. Yani her aşamada değişken varlığı olumlulayan ve olumsuzlayan çelişkilerdir. Mevcudu farklı boyutta bir varlığa dönüştürmeyi sağlayan çelişik kuvvettir.

 

Toplumlar bazında bu diyalektik süreç, materyalist bağlamda sürekli uzantı ve ilinti merkezli karşıtlığın birbirine dönüşebilirliğini de mümkün kılar. Çünkü ilerleme kendi içindeki zıtlıklardan beslenir. Yani zıtlıktan başka bir zıtlık doğar ve sıralı geçişler zıtların birliğine dayanır. En yaman çelişkiler işte bu aşamada özdeşlik ve birlik oluşturur. Dirlik ve birlik değişimi hızlandırır.

 

Yakınçağ tarihinde arada bir zırvalanan toplumsal değişim için tek yol kalmadı bahsine karşılık, teori ve pratik birlikteliği gözetilerek, akıl ve bilimle toplum kategorileri irdelendiğinde; sınıfsız ilkel toplum, köleci toplum, feodalite, kapitalizm, sosyalizm sınıf toplumları olarak ömrünü tamamladığında mutlaka en başa, devamlı karalanan komünizm ile tekrar sınıfsız topluma dönüleceği sonucu elde edilir.

 

Aranan da arzulanan da korkulan da toplumsal düzeyde işte bu sınıflar üstü bumerang etkisidir...

Hiç yorum yok: