MİLLET KAZANDI, ADAM KAYBETTİ...
İki yıl evvel hiç gereksiz, silme haksız ve değme dayanaksız, salt güç zehirlenmesiyle yenilenen bir büyük seçimi 'Adam kaybetmiş, Millet kazanmıştı' hemde umulmadık bir farkla kazanmıştı. Elbet kazanırdı çünkü Millet, güzel bir çocuğun ‘Her Şey Çok Güzel Olacak Abi’ temennisinin peşine takılmıştı bir kere. Ve güzel de oldu. Böylece aynı yıl içinde iki seçimi üst üste helalinden kazanma ve kaybetme vakası da tarihe geçti...
Bu arada Milleti kıvrak tavırlarla kıskıvrak yakalamayı hedefleyen ve kılı kırk yaran emirler ve kararlar serisi asla unutulmamalı. Safi afra tafrayla salınan, sallama yorumlarla akıl çalanları bile şaşırtan oy farkı da. On yıllarca ertelenmiş ayaklanışın gür sesinin derinden derine yankılandığı, cümle aleme duyurulduğu o çifte seçim unutulamaz. Unutulmamalı...
Millet o seçimde çeyrek yüzyıldır kasım kasım kasılanların, seçim ardına gemiciklerimize yol veririz diye düşünenlerin oyunlarını bozmuştu. Memleketi enkaza döndürenlere ilk ders verilmişti. Planlı programlı cinlikleri bu kez yutmamıştı. Beytülmalı babadan kalmışçasına yiyenlerin ziyafet masasını başlarına geçirmişti. Millet helal olsun vallahi dedirten şekilde, lafta demokrasi havarilerinin demokrasiden ne anladığını da tescillemişti. Ve milletin memleketi feda etmeyişi de güncellenmişti…
Haziran seçimi, millete saygı, ortak kaygı, geleneksel görgü bağlamında, harami saltanatı ve başa gelebilecek acı gerçekler öngörüsüyle ciddileşenlerin neler yapabileceğinin bariz örneğidir. Öyle ki standart sapmaların çok ötesinde bir sonuca endekslenişi, memleketin öteden beri getirildiği çıkmaz noktayı, yaşayarak ve deneyleyerek reddediştir. Toplumsal birikimin isyan kıvılcımıdır.
Ayrıca bu seçimle memleketi var eden temel varlığın Millet ve uyulması gerekenin kurucu kurumsal değerler olduğu, bu emanete daima saygı duyulması ve incelikli davranılması gerçekliği tescillendi. Bu kutlu Millet evladının olan biteni, doğuştan itibaren edindiği yazılı olmayan kurallara göre anlama, kavrama, sezme, yargıya varma ve tanık olduklarına göre değerlendirip seçme girişiminden vazgeçmeyeceği de bir güzel anlaşıldı...
Ve Haziran seçimi, yıllar yılı orantısız zenginleşen sonradan görmüşlerin, on yıllardır her şartta saltanatın ipine tutunanların, caka, gösteriş, şatafat, övünme, israf gibi yersiz davranışları normal ve hak sayanların sonu, sonun başlangıcı oldu...
Bu milleti fakirleştirenler, saray çevresi ve balkon içi ile altına toplananlar, hoppa hurafelare ve bilinçaltı bozuk hikmetlilere inananlar, halüsinasyonlara tapanlar, gizliden gizliye anlaşma yapanlar, hak hukuk adalet siyasetine direnemezler. Direnemeyecekleri görüldü...
Haziran seçimiyle mevcut iktidarın kimyası resmen bozuldu. İnadına iki turlu seçimle çeyrek asırlık yerel hükümranlık bitti. Genelin kıvılcımı çakıldı. Ve bundan böyle on yılların hesabının, biriktikçe biriken hesabın her zaman millet oyu ile aklanamayacağı da tescillendi...
Elbette kolay kolay aklanamaz çünkü; ‘Dünyayı hala herkese eşit paylaştırılamayan hayatlar belirliyor.’ savı en doğrusu. Ve sarayları da adil olmayan dağıtım modelleri yıkar. O yüzden vakti gelir 'Millet kazanır, Adam kaybeder' işte dağları bekleyen, seçim erkenleyemeyen korku budur…
Elbette siyasette yol uzun ama iki aşamalı haziran seçiminden sonra iki yıl geçmiş. Az zamanda çok işler yapmak şart. Yoksa yine Adam kazanır, Millet kaybeder…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder