16 Ocak 2021 Cumartesi

SAVAŞ VE ZARAR

 

SAVAŞ VE ZARAR

 

Çekimli çekimsiz fiillerle anlatmak var şimdi

furyaya kapılıp fitillenen

fillerle savaşı.

Afili develer diyarındakini.

Kızgın çöllerde

akışkan kum fırtınalarında

katrana bulanmışlarını.

Flamasında yalandan barış yazanlarını.

Önünde arkasında bir daha yanıldık demekle olmaz

ölmekle kalınmaz olanlarını...

Şehitlik hangi mertebeyse artık her fani şaşkın

tüm savaşlara iskele alabanda yanaşmak şandan

belki asker doğmakla makbul

ama yanmakla eş değer.

Aslı esası kızgın lavlarda kavrulmaktır.

Ben hep savaşa hayır pankartı önündeyim

ellerimde yeni yeşillenmiş zeytin dalı

ve beyaz güvercinler…

Kırık kanatlarda ayni veciz

mavi gözlerde aynı hışım

yurtta sulh cihanda sulh.

Ama son yıllarda tam tersine çevrilmiş.

Hangi rüyadalığın çıkarsaması bu

manasızlığı manidar taş baskı çıkartmalar.

İsteseydim olurdu belki de gerçekten

hiç başlamayan harp ve ebedi sulh.

Mavi sırlı tabakadan

çekseydim uçsuz cigarayı

gümüş kaplama çakmağımla

yaksaydım ucundan tütünü.

Çaksaydım gerçekten

barış çubuğunu gülerekten

ve salsaydım yananın ucuna ucuna ekleyip

ekilseydim toprağa ölümsüz ölümsüz.

Barış ne mana uçsuz bucaksız bir dumandır

çalımlı çalımlı çektikçe savaş narasını

savaş iç çektiren ebedi davadır.

Bir atsana beni eve monoloğuyla bitmez

gelir ardı sıra beyaz kefenliler

enfiye tadında buğulu ölümler

çekti çeker burcu burçlardan,

bizim biraderler nefes nefes.

Ve melül ve malül…

Bakışları kanlı yaşlı analar

patlar ciğerleri.

Acılar uzar uzar ve

çürümüş tütün genizlere dolar

barış bin kanatlıdır dalar maviye.

Savaş rüzgârlarıyla savrulan ise

bin bir bahanedir sarılır azraile.

Atıyorum savaşına karşı hayır sloganlarını

Yetkin yetişkin ellerde tek delikli zarlar

karşımda tek sıra savaş bezirganlığı.

Muharebe dükalığı

muhatara krallığı

zarar ziyan prensliği.

Ben yine savaşa hayır pankartı önündeyim.

İnansaydım gerçekten barış gelirdi belki

eğer savaşsaydım barışına

yine dar ağacına çekilirdim.

Ama biterdi beyhude savaşlar…

Enfiye buharı çekti yine bizim biraderler

ve melül melül

kefeni kanlı veya malul

haybeye ve birileri namına tedbirli.

O birileri ki ata toprağına ihanetin pistonları

topu keyif panayırında muhafazalı.

Peki neden bu fıtratlık yanmalar

bakışlar kanlı pazar akşamında

azar azar ve azaplı.

Çürümüş gezegen

ezberler beyinde bin kanatlıdır.

Atıyorum barışa tek mermilik sevdamı

selamlıyorum savaş tanrısını sakınmadan

çekiyorum tetiği ve tam alnın ortasından

sivrisinek ısırığı ve kızarığı.

Ben ölürken bile savaşa hayır pankartı önündeyim

önümde dimdik vurulan biraderler

bedenime çelik miğfer ellerimi tutarlar...

Hiç yorum yok: