30 Ekim 2017 Pazartesi

ÖZGÜR DÜŞÜNCE ÖZGÜN TAVIR

ÖZGÜR DÜŞÜNCE ÖZGÜN TAVIR 
 
Eğer bir ülkede tüm dengeler bir kez altüst edilmişse gerçekten özgürlük yok demektir. Yok, ne kelime söylemek bile, yazmak bile suç olur. Suç sayılır…
 
Çünkü katıksız emre girenler ve otoriteyi rahat kandıranlar devamlı itibar tazelerler. Kenarda tutulan suçsuz günahsız kıvamlı sessizlik ise hiçbir başkaldırıyı öz kaydırışı tetiklemez. Ve korku imparatorluğu para zoru metazori yerleştikçe yerleşir. Hal bu.
 
Hâlbuki böyle giderse ne özgürlük kalır ne de demokrasi. Ne de Cumhuriyet. Parlamento bile parlayamaz. Az biraz parladığında söndürürler forsunu. Adalet mekanizması da çeker gider denizin kara derinliğine. Memleket zifiri karanlıkta bulur kendini. Durum ya tam susacaksın, susmaz isen veya az susarsan resmen kan kusacaksın durumu. Özgürlük donanımı da bu kadar.
 
Yani yasaklar öldürecek adam olanı. Baskılar aklı da, düzeni de, direnci de bitirecek. Bir garip demokrasi rüyası ile baş başa kalırsa memleket çalıntı dünyaların özgürlüğüne tutunmak ta yetmeyecek. Bu heves yarınları da yok edecek haliyle. Hadise ne olursa olsun aynı çöküntüdür akla işlenen, zihne perçinlenen.
 
Özgürlük ekseni kesildi mi elbette eksilir cesaret. El kol sallayarak dolaşmalar dayılanır. Israrcı eylemlerde buluşmalar, sloganlaşmalar ağır suçlamalarla karşılanır. Kaybolur yiğitlik. Eksilir. Ve kaçıp göçmeler yaygınlaşır. Kaçak göçmen erbaşlar martavalında gök mavisi özgürlük aşısı da tutmayınca iş iyice zorlaşır. Denizden sığınaklara açılmalar ertelenir. Çadır kurulur çamlı bellere. Özgür düşünce ve özgün tavır harcanması günleri de işte o günlerdir.
 
On yıllara çakılan hediye özgür düşünceden kopuş, çarpılan ise en başta özgün tavırlı meçhule gidenlerdir. İşin özeti özgürlük herkesin hakkı değilmiş gibi herkes yeryüzü cezaevine tutsak yerleştirilir.
 
Oysa özgürlük yaşayarak öğrenilir. Öğrenmenin suçu günahı yoktur ama cezası bir kalemde kesilir. Ülkenin yazısından geri kalanı, yarısı ise eş zamanlı potansiyeldir. Kalemler kırılır. Bir dönem eşkıyalığıdır eşiklerden süzülen. Resmi elden özgürlüğü tek başınalaştıran teknoloji alışkanlığıdır kurumlanan. Gve gittikçe tiranlaşılır. Yabancılaşılır. Bir oranda başkaldıran her kimse onlar da tabansızlaştırılır.
 
Duvarlar yıkılıp teller çekilirken anlaşılır asıl gerçek. Özgürlük gerektiği. Özgün tavır ihtiyacı…
 
Memleket on yılların en çalkantılı döneminden geçiyorsa eğer peş peşe trajedileri resmeder. Tarih yazan memleket, dedikleri üzere demokratik ve laik Cumhuriyet dalgaların kıyıya attığı ölü balığa evrilsin diye uğraşılır. Yavaş yavaş o noktaya yaklaşılır.
 
Hayaller ne olursa olsun bir maskaralık aklın ucuna yelken açar. En felsefi elekten geçirilirse geçirilsin değer bulan evre evre beklenen büyük ve kutsal isyandır. Kabına sığmayan özgürlük talebidir. Dirilen özgün tavırdır. Gün İşte o gündür.
 
Özgürleşme gündelik hayat içinde yaşanan zorlukları dile getiremeyiş ve konuşamayış temelinde tırpanlanıyorsa eğer son gün de gelmiş demektir.
 
Özgür ve üzgün tavırlı özgürleşme seli, önüne kurulan barikatları o zaman deler geçer.  Özgür kimlikler en akılcı dirilişi de örgütler.
 
Ve alt üst edilmiş tüm dengeler en Özgür ve En özgün tavırla yeniden kurulur…

Hiç yorum yok: