BAŞKAN VE BAŞKANIN ADAMLARI…
Bir biçimde başkanlığa geçiş sürecinin anayasası, eğer meclisten geçerse ve halk bu anayasaya onay verirse eski işlevselliği kalmayacak meclis üyelerince madde madde müzakere ediliyor…
Alt komisyon, üst komisyon derken çok yakında taslak meclise taşınır. Bir hengâmede orada yaşanır. İş biter. Meclisten geçmeyeceği yönünde açıklamalar olsa da iradenin aslı değil ki meclisi zapdeden. Vekiller. Bu vekâlet sahibi vekillerle de her türlü sonuç çıkabilir. Yani her olasılığa gebe bir siyasi durum var tezgâhta. Yani tek kişiye mahsus çıkarılmış farz edilse de, bu anayasa halkın önüne gelebilir.
O yüzden hazırlıklı olmak lazım. Çıkan sonuç her ne olursa olsun metanetli davranmak lazım. Zaten şimdiden Başkanlık sistemiyle ilgili toplumda tartışmalar alevlendirildi. Aleyhte ve lehte birçok algı yaratılıyor. Her kanaldan algı operasyonları düzenleniyor. İyidir kötüdür göreceğiz veya Allah bilir hiç görmeyiz.
Kuvvetler ayrılığı, kuvvetler birliği söylemleri bir yana, Başkanlık sistemi tek adamlık sistemidir, tek adamlığın özü ise başkanlığın topluma kurtarıcı olduğu hissinin nakşedilmesidir diyenler var. Seçilmiş kişilik tarzına geçişle parlamentonun bu yaptığı müzakerelerin de son olduğu ve Başkanlık modelinin yerleştirilmesi ile en başta müzakere işleminden vazgeçiş olduğunu beyan edenler de var.
Kamuoyuna Başkanlık yetki ve kibrinin dünyaya hâkim olmak, bu zorsa bölgeleri karıştırmak, bu da zorsa kendi ülkesine yıkım derecesinde hükmetme biçiminde bir sürümdür açıklamaları da egemen. Başta böyle ılımlı ve alımlı şekillenir sonrası da tarihte yaşananlar doğrultusundaki yıkımlardır diyenler de.
Başkanlık teorisi de pratiği de mutlaka bir maskeyle örtülür ve sivil dikta ne kadar uzatılırsa uzatılır ve dikte en ücraya uzanır şeklinde düşünenler de.
Böylesi modeller belli dönemler için geçerliliğini korur, kısıtlı sürelerde otoriter bir rejim olarak etkinliğini sürdürür ancak uzun süreçte hem millet hem devlet adına mahsurlu sonuçları olur beklentisi içinde olanlarda. Öyle bir uygulamadır ki belki gösterişli bir parlamentosu vardır, parlamento sarayları dikilir ancak başkanlık sisteminde parlamenterlerin önemi azalır korkusunu pekiştirenler de.
Tek adam idaresine geçildiğinde Bakanlar Kurulu onun tarafından seçildiğinden tek merkezli bir idari mekanizması kurulacağını da söyleyenler var. Başkanın kabinesini illa milletvekili olanlardan kurmayacağı, kurula her istediğini sormadan danışmadan atayacağını bildirenlerde. Ayrıca bu tip uygulamayla yasamada toleransın sıfırlanacağını, liyakatin gömüleceğini belirtenlerde.
Zamanla başkana güven ve başkanlık rejimi zayıflasa da muhafazakârlık sınırında estirilen dini rüzgâra göre yön değiştirmelerin olacağı ve keskin tavrın güce tapınılmasını getireceğinden söz edenler de var.
Her şey tersine dönse bile hele tam isabet kaydıyla din tarihinden kişiliklerle uzaktan yakından ilgisi olmayan benzerlikler kurmanın da tek adamlığı bir süre daha zirvede tutabileceğini söyleyenlerde. Beklentiler ötesi bir sonuçta başkanlıktan vazgeçilmeyerek her türlü demokratik olmayan enstrümanlar ile yıldırma ve korkutma ve sindirme mekanizması oluşturulacağını görenler de.
Var oğlu var ama gelinen nokta sözde değişimin himayesinde milleti mevcut rejime düşman etmek ve devleti kurucu ilkelerinden uzaklaştırmak ile sağlandı. Bu on yıllarca hiçbir akli dayanağı olmayan meselleri yurt sathına yaymakla şekillendirildi. Asimetrik payandalar kullanıldıkça kullanıldı. Görülmedi, görülse de saklandı. Son kertede ise gözdağı verilerek tek adamlığa zemin hazırlandı. Böyle saptamalar yapanlar da var.
Şimdi var da var ama kısa zamanda her şey ortadan ikiye ayrıldı. Millet ikiye bölündü, ikiye parçalandı, ikiliğe zemin hazırlandı. O yüzden belki de müzakereler sonunda meclisten Başkanlığa geçiş vizesi sağlanabilir. Sağduyulu millet desteğiyle belki halkoyundan da geçebilir. Ama sonuçta birlik ve bütünlüğü dağılmış, dirliği kalmamış yeni devlet modeli ve yeni kimlikler oluşur savını öne sürenlerde var.
Tek adam, iki parti ve tek adamın partisinin düzeni…
Çok partili rejime geçildiği günden bu yana işi bozulanların veya işleri bozanların her fırsatta her olayda memleketin tek parti dönemine yağdırdıkları bir gerçek. Yıllarca at tut, salla sarmala şimdi de memleketi tek bir adama bağla, bağlamaya çalış çabala, her şeyin teminatı olarak da onu gör diyenler var. Bu ne perhiz ne lahana soranlar var.
Varlar yoklar diyarında görülen odur ki halk desteği gerçekleşirse, memleketin geleceğini üstün melekeli bir başkan ve başkanın adamları yönlendirecek. Başkanlık sistemi gelirse gelir. Gelse bir şey diyen çıkmaz ama gelmezse çatlayanı, patlayanı çok olur diyenler de çok. Ayrıca Başkan tamam da, ya başkanın adamları, şimdiden başkanın adamlarına takanlar da var.
İşte asıl tehlike de budur başkanın adamları…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder