12 Aralık 2014 Cuma

ŞİİR DİNLER…


 
BEN ANA SEN FİDAN
 
Özgürlüğe beleyip
Çıplak büyüttüm ben onu
Dağın etinden
Karın suyundan besledim
Kıç çıplak baş kabak.
Dört duvar komaz ona
Hasreti banadır ben anayım ana
Kanımdan çoğalttım onu
Doğanın eline bıraktım sonra
Tarihe yazdım adını
Tarihi duvardaki musafın en arka sayfasına
Dört duvar yemez onu
Çayır çimen ortasına çıkarttım
Taptaze fidan
Yeşile kırmızı aktı ya oluk oluk
Hasreti banadır, ben anayım ana
Çıplak büyüttüm ben onu
Kışın sıcağından
Yazın soğuğundan esirgedim
Kıç çıplak baş kabak.
Hain gecelerin ayazından bezledim.
Dört duvar yetmez ona
Derdi banadır, ben anayım ana
Canımdan candır olumdur, balamdır
Memem ucundan sızıldayan balımdır.
Düşmanın eline bırakmam onu
Çeker mavzeri vururum onu alnının ortasından
Tarihe andımdır.
Talihi musafın en arka sayfasında
Yaldızla divitlenmiş özenle yazılıp çizilmiştir.
Dört duvar tutamaz onu
Dingin maviler gerek ona
Bulutlar, deniz, güneş
Özgürlüğü içti fidanım ana yüreğinden
Ve büyüdü büyüttüm ben onu
Çırılçıplak kıç açık baş kabak…
 
İNANÇ MESELESİ
 
Dört onluğu çoktan geçtik
Kur’an kurgulamış her şeyi ve kuranı anladık
Bir inandık pir inandık
Bizden gayrısı has Müslüman
Yani ham kaldık.
Dört incil’ede inanmam
Gizlenmiş gerçeklere tapsam yeridir
Misyonerlerin kucağında bebek isa’nın gözleri
Gözlerinde tuzağa düşmeyin asılıdır.
Ne isaya ne musaya yaranamadık gitti
Ne isa ne musa ne de Mustafa anlar bu kırklığı
Kırklar kapısında kaldık
Öyleyse kapıdan içeri
Felekten bir gece çalmak lazım…
 
TÜRKÜCÜ PARTİZAN
 
Partizan cephede baygın çehreli
Yüzükoyun uzanmış halsiz, toprağa
Demir çubuklar erimiş gitmiş bu kavgada
Radyoda uydurma hakikat cızırtısı
Sarp kayalar utanmış adeta masaldan
Bela gerisingeri dönüş heveslisi
Kuşatmış cephe gerisini
Uykuyu avlıyor fesatça ağır makineli
Hasmına çarpılan sukutla yanıyor mermiler
Yağmur iniyor kuru düşlere zorla
Yağmıyor, asmıyor, kapkara ıslatıyor.
Mutlaka öğretilsin çocuklara yarınlarda
Partizan cephede türkü söylüyor aşkla.
 
 
KALPAKLI ŞİİR, KALPAKLI
 
Kara kalpaklı sarı bıyıklı şiirimi yaz,
Sonra çizilmişinin önünde oku.
Resmin içinde kızgın lavlar aksın dağlardan dağlara,
Önündeki bende çarpsın donsun.
Çatmışım kaşlarımı korkmadan,
Gözlerimin yeşilinde kızıl ötesi ışık görür.
Kara dalgalarda kavrulsun viran vapur,
Acı düdüğünden Karadeniz yansın, memleket uyansın.
Nasılsa biz herkesçe kendince hatırlanırız
Sen bizi bizce hatırlat zor da olsa.
Çekilmişinden çizilmişin resmin önünde oku
Kara kalpaklı, sarı bıyıklı şiirimi yazınca.
Arka fonu kızıla boya,
Çatsın kaşlarımı al kan dolu fırçalar.
Onca zahmete değmemiş dünya, ya memleket?
Gözlerimdeki ışığı kör edici şekle büründür
Gerçeği görenler belli, onlara yol gösterir
Foyası ortadalar zaten kör, onlar yanar.
Yanacaklara yangın evi.
Elimde mavzer soğuğu, yüzyıldır çıplak Anadolu.
Yılanlar kör, yalanlar kor.
Resmime bakanlar değmezmişsiniz sanki.
Sarı bıyıklı, kara kalpaklı bir resmimi çiz...
 
 İLENÇ DUVARI
 
                       Rodrigo’ nun gitar konçertosu aşığı demli çay isteyecek,
                       Her zamanki giyinişiyle dimdik, etkili ve yiğitler yiğidi.
                       Sırf olaya tanıklık edecek dostlar da hazır
                       İlaçla ayakta duruyor garipler, temelli uyuşmuşlar.
                       Devrimci de ölür, ölür ama devrimci gibi diyecekler,
                       Ölür ama geleceği umutla yazmıştır not defterine.
                       İşlemiştir hayatı gönülden, ilmek ilmek doyasıya.
                         Yağlı urgan yığınla kağıdı buruşturamaz,
                         Sadece düşüncenin boynu kırılır solgun yüzlerde
                         Tarih yanılmaz, affeder belki ve ilenç duvarı yıkılır.
                         Ünlü konçerto kulağına çalınır, dudakta son uçlu cigara
                         Mutluluk gelmiş kapına dayanmış ebedi kavga taze.
                         İstersen açma, şimdi biraz istirahat, ranzalar boş
                         Veysel’ in türküsü gece gündüz uzun ince bir yolda.
                          İşte böyle, beyaz ölüm gömleğini giymeden geleceğe,
                          Festival onuruna cellatı siktir ederek
                          Evet onu da, olur ya, yarın boşa konuşur diye.
                          Vasiyetler ise tek sayfalık mektup, hemen o anda
                          İzin olursa böyle gideceğim inançla bağırılan bu yolda,
                          Rodrigo’ nun gitar konçertosu eşliğinde, yolcu yolunda gerek.

Hiç yorum yok: