AKIL YOLCULUĞU VE AKIL BUHARLAŞMASI…
Akıl buharlaşması bulaşırsa kendini yerin ve gökyüzünün hakimi sananlara, ürperten naralar memleketsiz kalır…
Keşke herkesler uyumazken uyusam, herkesler uyurken uyanık kalmak yerine geçer tüm nazlanmalar. Yağmurdan kaçarken birileri ben yine binlerce milyonlarca kez devrimciliğin kızgın kızıl ateşiyle ıslansam ve sevdan terk etmese beni diyerek direnir akıl tüm ara nağmelere. Çünkü ampulden yıldızlara terfi etmektir ufku gören yolculuğun kazanımları. Ve din bulamacına bulaşmışların akıl buharlaşmasına uğramışlığına uymak akıl yolcularına hiç yakışmaz.
Sultanı sultan eden aklı buharlaştırılmış insanlardır ama insanı insan yapan sağırlaştırılan sultan değil bilimdir. Dünya değişip tazelendikçe insan kendini bulur, kendine gelir ve bir daha da pusulayı kaybetmez. Ama değişir görünüp dinler tarihi hikâyelerine tav olup aklını buharlaştıran karşı tavır tazelerinin kalbinde su katılmamış sultanlık hevesi saklıdır aslında.
Buharlaşanlar yolculuk başladığında sonsuza borçsuz harçsız gidilmesi gerektiğini bilirler lakin alacaklıların daha musallada naaşlarına haciz koymaları aczine düşeceklerini bilmezden gelirler. Borcu harcı tüm zevata kuruşu kuruşuna ödeyip gravatlara hakkını helal etmeden göçüp gitmek demektir asıl sultanlık. Yolculuğun gereği budur. Akıl yolculuğunda aklını buharlaştırıp, kalbini çamurlaştıranların kıt akıl ve bilgileriyle ulema kesilmeleri ise denize sam yelleri ile savrulmak, Karadeniz şarkıları ile aklı buharlaşanlar ve din safsatalarına bulananlar mezarlığına uğurlanmaktır. Mesele ise aklın vergisini ödemektir, bilime inanmışlık ve gerçek dindarlıkla. Zaten şu sahte dünyada bir göçmen kuştu o, deseler bile yeter de artar insan olana.
Akıl buharlaşması bulaşırsa kendini yerin ve gökyüzünün hakimi sananlara, ürperten naralar ve uydurma ilahi nakaratlar da memleketsiz kalır.
Keşke divanlar kurulmuş olsa her kalerajda. Virajlar tembel tembel akarken şaibelere, gök gürültülerinin dünyayı ikiye yarmasıyla lale bahçelerinin düş artığı buharlaşmalarına gezintiler de mezhepsizleşir. Meritlere, peritlere dadanan kargalar karıncaları yerken, bülbülvari tavırlar gizleyemez asla softa gerçekleri. Ve kutsal kitaba aykırılıklar din olur akordu bozulmuş akordiyonlara. Marş sarhoşluğunu yuhalayanlar, şişeler dolusu ayyaşlıktan sonra metrosu yol ortası eski konaklardan, güller döşenmiş patikalara akıl buharlaşması ürünü yeni anti tezler yuvarlıyorlarsa akıl yolculuğunda sınıfta kalırlar hepten. Bin milyonlarca kez devrimciliğin kızıl ateşiyle ıslansa da bu bedenler akıl buharlaşmasını önleyemezler ve terk etmedi sevdan beni diyemezler hiç.
Bravo o orman yolcularına. Keşke yol kenarlarına saçılmış tomruklar farklı kültürlerin, dinsel motiflerin kaynaşmasını sağlayabilse. Raydan çıkmış akıl hocası aklı buharlaşmışlar yol yordam tariflese de tarife komisyonuna takılırlar her akıl yolculuklarında. Çünkü iksiri fazla kaçırmış insanlık bu akıl buharlaşmasıyla er ya da geç ay sarhoşu oturur divana.
Akıl buharlaşması bulaşırsa kendini yerin ve gökyüzünün hakimi sananlara, ürperten naralar ve uydurma ilahi nakaratlar da memleketsiz kalır, yolda kalır. Bilim yolcusu ilerler…
Divan da tavandaki ampul tembelce akar sarı sarı, arada kesilir. Hangi sır çözülecekse çözülsün ama aklı buharlaşması yaşayanlar akıl buluşmalarında tökezlediğinden kararır ve kinlenirler. Yazılara, yazmalara ve dahi en kutsallara dil uzatırlar. O dilden dökülen kelimeler partal kilimlere saçılınca yürekler kırılır, korlaşır ve akıl buharlaşması da nasırlaşır. İşte bilimsel yolculuğun sırrı budur.
Hazmedemeyenlerin önce aklı buharlaşır sonra…
Yolculuğun atom zerresi kadardan evrilerek denize ulaşması olduğunu bilemeyenler hangi yanık sesle terennüm edecekler acaba bu alemde bunca elemleri. Dekor her sokak başıdır ve efor limana kadar uzar. Bal gibi yakamozlar baldan tatlı titreşirler kara sularda kararır. Balolar görmüşlük eskiden kalmış bir fener olarak kalsa da yollarda, yolculuk oralardan başlar devenin oturduğu yere kadar uzanır. Uğurlanma estetik kaygısıyla kum zerresinden denize, denizden gemiler çekeğine buharlaşmadır. Ancak akıl buharlaşması yaşamayanlar bilir ve görür kaleleri düşmüş kentlerin topallamasını. Hayat aslında ağalık yolları kapanmışların yarı ölmüşlüğüdür. Ve gerçekleri görüp görüp, art niyetli fısıldaşmaların ortasında yolsuzluğa ilahi yollar aramakla olmaz canlanma, kanlanma.
Akıl buharlaşması bulaşırsa kendini yerin ve gökyüzünün hakimi sananlara, ürperten naralar ve uydurma ilahi nakaratlar da memleketsiz kalır, yolda kalır. Bilim yolcusu ilerler anılar denizinde…
Sanki eskiden bu yana en bildik manzaradır bu buharlaşma. Deniz kadardan atom zerresine çekilince akıl topu aklın çeperi iyice daralır.
Ve adına namına, değişim, dönüşüm, bilişim ne derse denilsin akıl buharlaşmasının o meşhur haykırışları asılır göğe. Evet asılır ve tüm duvarlar yıkıldığında, dünya çöktüğünde, son yolculuk başladığında dile gelir sehpadakiler. Sokak ayni sokak, sokakbaşı sonduraktır o vakit. Arkası, markası, ilahisi ilahesi yoktur o zaman yaşamanın ve yaşamın. Olsa ne çare yolculuk akıl buharlaşması ötesine olunca yol bir daralır bir genişler ve eposlarda sırıtır ibrail.
Akıl buharlaşmaları bulaşırsa bir gün paçaya ve buharlaşırsa bir gün her şey hiçbir derbi maçın favorisi olmaz. Gücü yeten yetene arenasında ortada ne amaç ne de inanç silsilesi kalır, toptan buharlaşır akılla beraber. Huzura durma vakti gelip çattığında ise ayni safta namaza durulmazlık netleşir panolarda. İrislerde o eski resim kalıntıları umutları ufka gömer. Yolcuların ve yolculuğun profili değişince fazlar da birbirine karışır ve ampul aniden söner. O karanlıkta akıl buharlaşmaları stil steril her yaşama bulaşır ha bulaşır.
Akıl hartamasında çatlaklar oluştuğundan buharlaşma sirayet eder her akıllıya, kendini akıllı sanana. Madalyonun iki tarafını da görmüşlük ve bilmişlik yoksa serde beyin zamanla çamurlaşır. Hiçbir operasyona yanıt vermeyecek bir musibet musallat olur hücrelere. Tertemiz bir düşman hattı hatlaşır ve aklı kurcalayan buharlaşmalar egemen olur tüm profillere.
Akıl buharlaşması bulaşırsa kendini yerin ve gökyüzünün hakimi sanıp, gören ve gördürenlere, ürperten naralar ve uydurma ilahi nakaratlar da memleketsiz kalır, yarı yolda kalır. Sadece bilimci akıl yolcuları ilerler anılar denizinde ve akıl buharlaşmasından onları karşı yakalılık kurtarır…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder