18 Aralık 2014 Perşembe

BOŞLUĞA UNUTMALAR VE HATIRLAMAMALAR EKLENİNCE…

BOŞLUĞA UNUTMALAR VE HATIRLAMAMALAR EKLENİNCE…

Nesnel gerçekler beyne gereğince yansımadıkça, yansıma ve yansıtılması önlendikçe, hayatla ciddi bağlar kurabilme zayıflığı doyurulmadıkça dünyadaki en potansiyel güç beyin bile zamanla boşalır. Böylece, bir demet boşluk olur hep gönüllerde. Yüreklerde belirginleşen bu boşluğa koşut ağır başlar rüzgâr fırıldağı gibi dönünce, daha bir sabitlenir insan kendi boşluğuna.

Akıl o boşluğa belli belirsiz renklerde yepyeni kombinasyonlar düşlese ve işlese de yükleyemez. İzin verildiğince iğreti kompozisyonlar sarar boşluğu. Çünkü hasıraltı edilmiş tüm mükemmellikler buket buket keser zihnin önünü. Yön bulamaz beyin ve zihnin ucuzcu sokaklarda kayboluş süreci başlar gün güne eklenerek. Unutmalar artar ve yeniden hatırlayışlar da unutulur, unutkanlık vurur utkuları.

Hafızaya kodlanmış gerçekler, gerçeküstü ve gerçekle uzaktan yakından alakası olmayan sözde yeni algılamalarla resetlenir. Şişirilen balonlarla beyin hücreleri tamamen dağılır veya kısmen teslim alınır zihin, tutsak kalır zeka. Bu teslimiyetçilikle balon yapar beyin ve ne versen alacak biçimde boşalır. Bu en korkutucu boşluğa başka tip çözülmeler de eklenince unutmalar acayip kolaylaşır ve hatırlamalar gittikçe zorlaşır.

Boşluğa unutmalar ve hatırlayamamalar eklenince hakikatler ve yaşama ilişkin kayda değer dipnotları da bütün anlamlarını yitirir…

Birlik, dirlik, bolluk ve bereket; düşünenler söylenemedikçe, söylenenler duyulmak istenmedikçe, duyulanlar da anlanmadıkça kaybolur, berhava olur. Ve bertaraf edilebilirlik gölgesinde tüm nesnel gerçekler nefsin uslanmaz inadını asla kıramaz. Böylelikle yetkilendikçe değişen iyiyi kötüyü ayıramayan ve helal haram ayırmayanlara kölelik iyice belirginleşir. Neticede sıkıntı ve utanç denizinde yüzer unutkanlıklar ve unutturulmuşluklar.

Oysa akla şüphe düştüğünde tüm gizlemeler ve alakasız alanlarda gezinmeler mevcut düzen tuzaklarına zamanı geldiğinde yakalanmak demektir. Bu kampanyadan tuzağa tuzak ve malum kuşkuculukla kurtulmak beklentisi ise boşa zaman israfıdır. Ayrıca tüm unutanlar ve hatırlamayanlar bu zaman mekan aralığında boşluğa itilmekle yüzyüze kalır. Yepyeni yüzleşmelere zemindir artık tüm baştan, ortada ve sonda eklemlenmeler.

Nesnel gerçekler beyinlere gerektiğince yansıtılmadıkça, yansıma ve yansıtılması cansiperane önlendikçe, üstelik algı düzeyi ve algılama yetisi zayıflatıldıkça dünyadaki en potansiyel güç olan beyin ilim beldesinin kapısında tevekkeli bekler durur. Yenilmez güç olarak görülenlerle birlikte ayni safta bu safça bekleyiş akla zarar bir harcanıştır aslında. Amir ve memurlar tayfasından sayılanların kupkuru bir çölden layığı üzere vahaya, en üst makamlara yükseliş hikâyesi ise bir bedevi aldatmacasıdır işin gerçeğinde. Bu gelip geçici ün ve ünlenme durumu zamanla nice kırgınlıklara, dargınlıklara ve uzlaşılamaz uyumsuzluğa sebeptir. Ve zamanla makam ve mevkilerin içini ve anlamlarını da boşaltır bu nesnel gerçeklikler.

Boşluk bir noktadan başlamaya görsün, başka başka oyunlara gelmeler ile ve organze işlemelere alet olmayla netleşir bu kapkara boşluğa yuvarlanış. Ve bir müddet sonra şikâyetler ayyuka çıkar. Yalvarıp yakarmalarla, aklayıp karalamalarla dolar boşalır, boşaltılmış beyinler. Varılan sonuç bu kafayla gidişat düzelmez, zulüm def edilemez noktasıdır.

Genişleyen bu boşluğa baştan sona unutmalar, unutturmalar ve hatırlamamalar eklemlenince, gerçekler ve gerçeklere ilişkin tüm dipnotları ve kararan lakin kızarmayan tüm yüzler anlamını ve inandırıcılığını kaybetmelidir. Ama velâkin…

Aması, iması, vekaleti yok bu boşluğun. İşin özü husumeti artıran genellikle stilize edilmiş, simetrisi kaymış tasarımlardır ve bu tasarımların tasarımcıları tasalandırmasıdır. Klasik yaklaşımlarla hizalanan bu yeni türdeşlik gerçekleri iki boyutlu ve perspektifsiz görmek üzerine kodlanmıştır. Unutturmaya çalışanlar, toplumsal aklı kendi görüş ve algılarına göre değiştirenler bu yaklaşım tarzıyla ancak biraz daha zaman kazanabilirler. Çünkü kodlar ile satranç oyunu başlamıştır ve tüm misillemeler boşunadır. Çünkü aması, iması vekaleti çoklar, zaman içinde unutulmuşluğa ve terk edilmişliğe çare değildir.

Dünyadaki en potansiyel güç beynin boşluğuna unutmalar, unutturmalar ve hatırlamamalar eklemlenmesine ve ekleyenlere,  Özgürlüğü gönül vermiş, bedel ödemiş ve ödeyebilecek kişi ve grupların yepyeni formlar ile direnç göstermesi gerçekleri ve yaşamsal dipnotlarını alabildiğine anlamlılaştırır.

Ve nesnel gerçekler…

Hiç yorum yok: