18 Aralık 2014 Perşembe

ANKARA’DAN ABİM GELDİ…

ANKARA’DAN ABİM GELDİ…

Değer yaratanların artık çok gerilerde kaldığı ve değersizleştirildiği şu çetin günlerde tüm sapmalara, duyarsızlık ve tıkanmalara ek olarak; sol açısından böylesi güç bir dönemde ama katılımcılığın da çok kolay kotarılabileceği bir süreçte, lafta kalanların eylemleştirilip özlemle beklenen sonuca vardırılabileceği bir platformda, savunulan ilkeleri topluma en iyi biçimde yansıtmak üzere, evrensel siyasi değerlemelerin filizlenip yeşermesini ve kök salmasını daha da ertelememek için, siyasal yaşamda görev alma onurunu geç de olsa tatmak isteyenlere fırsat eşitliği yaratmak için, değişim özlemini gelenek ve yenileşme arayışlarını aktiflemek, bugüne ve geleceğe unutulan tartışma pratiğini perçinlemek edasıyla:

“ Ankara’dan abim geldi. Evde bir bayram havası”…

Neresinden tutulsa, neresinden bakılsa geçmeyen acılar ve yokluğa itilmişlikten kurtarmak için, emeğin gonca gülü ıslandığında fındık kadar da olsa bir umutlanma yüreğe saplanacağından, anılara öyle bir sarılıştır ki bu kim çığlık çığlığa ayılır hiç belli olmaz. İşte bu aykırılıkta kişilerin sözlerine ve forsuna göre değil, düşüncesine, yaptıklarına ve yapacaklarına göre bir atmosfer şekillenmesi için, bu şemada düşünce ve tavır uyumu gösterenlerin, tutarlılıklarından asla ödün vermemişlerin ve vermeyecek kadroların değer bulması, buldurulması amaçlı;

“ Ankara’dan abim geldi. Evde bir bayram havası”…

Bu gün ülkede toplumsal muhalefetin önü tıkandığından, muhalefetin her nevisi içeri tıkıldığından, toplumun her kesim ve katmanında özgürlüğünü yaşama, yaşatma ve temel demokratik haklarını kullanabilme özlemi ve beklentisiyle kahrolunduğundan, başarıya ulaşma yolunun yalnızca özgürlük ve demokrasi mücadelesini yükseltmek ile mümkün olabileceğinden:

“ Ankara’dan abim geldi. Evde bir bayram havası”…

Bir avuç insan doğruyu sorgulayıp düşünmekte iken çok fazla sayıldığından, küçük olsun benim olsun mantıksızlığı yelpazesinde davrananların artmasından dolayı, sıradanlığa teslim oluş hızlandığından, güce ve güçlere boyun eğmeyiş suçlandığından, baş kaldırış gerekliliğine önem kazandırılması, kitlesel değerler ve evrensel ilkeler doğrultusunda yürekli birey sayısı artırılarak örgütlülüğü güçlü kılmak için:

“ Ankara’dan abim geldi. Evde bir bayram havası”…

Çok sorunlu ülkenin önceliklerinin sıralanması, içte dışta içinden çıkılamaz özel, tüzel ve genel problemlerin çözülmesi, zorlukları aşılmaz, ağırlaşmış ekonomik açmazları giderilmez görenlere inat tüm kapıda bekleyen sorunlara isim koyulup soy isim önerilerinin sunulması, şu olmadı bu yapılmadı, yapılsaydı edilseydi biçiminde politikleşme ve politikacılaşmanın sol siyasetin nüvesinde bulunmadığının hatırlanması, hatırlatılması ve hatırlatmak üzre:
“ Ankara’dan abim geldi. Evde bir bayram havası”…

Toplumsal muhalefetin ve içsel muhalefetin önünün iyice tıkandığı, sol değerler içine asla sığmayan manevraların vazgeçilmezleştirildiği, topyekûn çaresizliğe ve teslimiyetçiliğe nazire yapılan bu günlerin geride kalması ve sonlandırılmasına gayret edilmesi ereği, gereği ve gayesiyle:

“ Ankara’dan abim geldi. Evde bir bayram havası”…

Her aşılmaz sanılan yıpranmışlığa karşı cesaret ve direnç gösterenlere, özgür beyinli kadrolara, muhalefet olmanın ürünü temel ve değişmez dayanaklara, hiçbir iradenin altında ezilmeyeceklere ve yolundan gidilmezlerin yolunda gitmeyenlere, sadece yaşamın doğurganlığına ve üretkenliğine tapınanlara, yönetimlere gelme çabasının parti kadrosu olmanın disiplini ve geleceğe borçlu olmanın erdemi ancak diyet borçlusu kalmamak olduğunu savunanlara ve bilenlere,  on yıllardır dur denildiğinden, ön vermek, yön tayin etmek, yer bulmak, kulvar açmak, yıllardır emek verenlerin hiç değilse emek vermeden yükselenlerle ayni havayı solutmak, eşitlik adalet ve barışı sağlamak ve büyümek ve büyütmek istenciyle:
“ Ankara’dan abim geldi. Evde bir bayram havası”…

Ülkede sınıflar ve katmanlar arasında her çeşit uçurum giderek derinleştiğinden, yetersizliği savunanların yönetimlere geldiklerinde farklı bir şeyler yapamadıkları görüldüğünden, makamlar yeterlik ve yetkinlik yeri olmaktan çıkıp yitirmeyle, üğütmeyle özdeşleştiğinden, kişisel ideolojik eksiklik ve tutarsızlıklar programsal geriliğe atfedildiğinden, emekçi kadrolar dururken vitrinsel devşirmeler ve dünsüz dönüştürmeler yeğlendiğinden, sıfıra indirgemeler ve takınılan kolaycılıklar örgütsel kademeler arası iletişimi bozup kopardığından dolayı yeni bir yol haritasına gerek duyulduğundan:

“ Ankara’dan abim geldi. Evde bir bayram havası”…

Tabanda ve tavanda üreten ve düşünenlerin nicel değerlemelerle ötekileştirilmesi ve ayrıştırılması devamlı güncellenerek, dışlamalar, yıpranmalar, kopuşlar, uzaklaşmalar, yerli yersiz uluorta dert yanmalar sarmalı gündeme oturduğundan, aritmetiği temsil edenlerin varlığı niteliği temsil edenlere her ortamda üstünlük sağladığından, tüm yanlışlamaları sollamak için;

“ Ankara’dan abim geldi. Evde bir bayram havası”…

Velhasıl Düşünce atölyelerinin yıllardan sonra işletilerek tarihsel dayanakları belli kavramlar ve evrensel ilkeler doğrultusunda tepeden tırnağa yenilenmek için, tüm içinler, niçinler için;
“ Ankara’dan abim geldi. Evde bir bayram havası”…


Hiç yorum yok: