“YA ŞEHRİ RAMAZAN-I KAPİTALİZM” HOŞ GELDİN…
“Yeryüzünde böbürlenerek dolaşma. Çünkü sen ağırlık ve azametinle ne yeri yarabilir ne de dağlarla ululuk yarışına girebilirsin“…
Ya Şehri Ramazan hoş geldin. On bir ayın sultanı yazın kavurucu olacağı varsayılan sıcağına denk düştü bu yıl da. Tam 18 saate yaklaşan bir oruçluluk söz konusu. Tutanlara da tutamayanlara da Allah kolaylık versin.
Ramazan öncesi doların zirve, ekonominin dip yapması etkili olacak bu kutsal ayda. Her Ramazan olduğu gibi et ve bakliyata ek olarak sebze fiyatları da fiyat artışları ile ikiye katlanır gider. Bu “ Ramazan fırsatçılığına “ sebze ve meyve fiyatlarındaki yüzde yüzlük artış da eklendiğinde niyetliyim, çok iyi niyetliyim demekle de olmaz. Üstelik ramazan fırsatçılığına birde "siyaset fırsatçılığı" eklendiğinde tüm iyi niyetlilik bertaraf olur, akıl küpü de çatlar...
“ İnsanlardan öyleleri vardır ki dünya hakkında söyledikleri senin hoşuna gider. Hatta böylesi kalbinde olana samimi olduğuna Allah’ı şahit tutar. Hâlbuki o hasımların en yamanıdır. “
Zaten Ramazan ayı son on yılda iyice bir tüketim çılgınlığına yönlendirildi ve yönetildi. Mübarekti, kutsaldı derken uluslararası markaların cirosu bu ayda tavan yapıyor. Yerel birçok ürünümüz çok uluslu sermayenin kasalarını şişiriyor. Kapitalizm Hıristiyan dünyasında can çekişirken İslam dünyasında bir aylığına da olsa bayram yapıyor. İşte yenilenen Ramazanın yeni yüzü ve misyonu bu…
İslam ve siyasi İslam resmen sınıf atladı ülkede. Ama Müslümanlığın doğasında olan dayanışma, paylaşma, yardımlaşma gibi kavramların içi boşaltılıyor. Yardım poşetleri ve iftar kutularıyla ölçülüyor artık din, iman ve insanlık.
“ Yetimin malına yaklaşmayın. Yalnız erginlik çağına erişinceye kadar onun malına en güzel biçimde yaklaşabilir onu uygun tarzda sarf edebilirsiniz. Ölçüyü ve tartıyı tam adaletle dengeli yapın. Biz kişiye gücünün yettiğinden fazlasını teklif etmeyiz. Söz söylediğiniz zamanda akrabalarınız da olsa adaletli ve Allah’a verdiğiniz sözü tutun. İşte Allah size iyice düşünesiniz diye bunları emretti. “
Bir bardaklık hayırane ve masumane iftar açma meşrubatı ve sandviçinden iftar çadırlarına, çadırlardan sokak iftarlarına, mahalle iftarlarına, ramazan paketlerinden dijital yardım kartlarına, karagöz-hacivattan panayır şölenlerine evrimleşen “Mübarek Ramazan” emperyalizme tutsak olmuş kimsenin umurunda değil.
İslam sosyetesi de beş yıldızlı otel teraslarında, camlı-pırlantalı-ipekli, köşkler ve Osmani saraylarda verilen iftarlarla son yıllarda toplumun aynası oldu mahalle baskısına. Bir çırpıda cismani büyüklük yaratıldı tek hücreli amipten. On bir ayın sultanı da yazık ki süreç içinde halka ulaştıralım derken halktan koptu. Deyim yerindeyse, kapitalist oldu vahşice.
“ Fakat Allah’ a verdikleri sözü ve yeminleri az bir paraya satanlar var ya işte onların ahrette bir payı yoktur. Allah kıyamet günü onlarla konuşmayacak. Onlara bakmayacak. Ve onları yüceltmeyecektir. Onlar için acı bir azap vardır. “
İstanbul’un her ilçesi, her belediyesi kapitalizmin bu paslı çarkına ramazan bahanesiyle iftar ve sahur masaları kurup, o sofralara mahkûm garip gurabalaştırılan insanları kurban etmeye devam ediyorlar. Üstüne yerel dernekleri kullanarak uydurma yöresel eğlencelikler tertipleyip, siyaset soslu gecelerde sahura kadar rol çalıyor siyasete bulaşmış, bulaştırılmış din-ayet .
“ Fakat Allah’ a verdikleri sözü ve yeminleri az bir paraya satanlar var ya işte onların ahirette bir payı yoktur. Allah kıyamet günü onlarla konuşmayacak. Onlara bakmayacak. Ve onları yüceltmeyecektir. Onlar için acı bir azap vardır. “
“ Vicdan ile cüzdanı arasında sıkıştırılmış “gariban Müslüman kesim, nesli tükenmiş çeşmelerden şerbet akıyor, çorba akıyor, para akıyor akıttırılıyor diye sevinmeye zorlandıkça tabansızlaşıyor. Ve asıl parsayı toplayanlar ise en yakınlarını mezhepsizleştiriyor.
“ Yetimlere mallarını verin. Temizi pis olanla değişmeyin. Onların mallarını kendi mallarınıza katarak kendi malınızmış gibi yemeyin. Çünkü bu büyük bir günahtır. “
Kilometrelerce iftar masaları kurulup, kuş sütü eksik masalarda iftar açılışlarına çocuklar da malzeme edilince olmuyor, yakışmıyor. Çocuklar için Karagöz- Hacivat perdesi kurulmuş, kuklalar gösteri yapıyor ya ne güzel. Antika musluklardan kızılcık şerbeti akıyor ve içiliyor ya dünya güllük gülistanlık. Hoş geldin ya şehri ramazanı kapitalizm…
“ Zulüm ile öksüzlerin mallarını yiyenler karınlarına sadece ateş koymaktadırlar. Ve çılgın bir ateşe gireceklerdir. “
Niyetliyim, çok iyi niyetliyim demek boş verdik ey efendiler anlamı da içermez. Meydanların, caddelerin ve sokakların göbeğinde insanlara oruç açtırarak kusursuz hizmet verildiğini ve yapıldığını söyleyenlerin hesabı da kesilir bir gün. Er insaf İslam’ın Sokak tiyatrosuna, ucuz reklamlara ihtiyacı mı var. “ Mahşerde kör olanların gözleri “ dünyada bir açılmış ki pir açılmış.
“ Kendilerinden geriye zayıf çocuklar bıraktıkları takdirde onların durumundan endişe edecek olanlar öksüzlerin hakkına dokunmaktan çekinsinler. Allah’tan korksunlar ve doğru söz söylesinler. “
Bu israfi gidişatı hayırlara yormak gerek. Sonları hayırlı olur inşallah. Alo yapın iftarlığınız bizden, sahura kalkamıyorsanız biz uyandıralım hatları ile yapılan belediyeciliğe üstün hizmet madalyası olarak oy veriliyor ise bu dünyanın çivisi kopmuş demektir.
Ramazan Allah kelamıyla;
“ Ramazan ayı insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur’an’ın indirildiği aydır.” İse gerçekten;
On bir ayın sultanını diğer on bir aydaki çıkarları için kullanmayı göze alan o cahil cühelaya yüce kitapta bir ayet var:
“ Bir ülkeyi helak etmek istediğimizde o ülkenin varlıklı ve şımarmış kişilerini çoğaltırız. Bu suretle onlar kötülük işlerler. O ülkenin zenginlik sebebiyle şımarmış ele başılarına iyilikleri emrederiz. Buna rağmen onlar kötülük işlerler. Böylece o ülke helaka müstehak olur. Biz de orayı darmadağın ederiz. “diyor.
Son yıllarda Ramazan ayında bunca israfın yapılmasını dine hizmet olarak uygulayanlara ve bu imansızlığı hoş karşılayanlara;
“ Bir de akrabaya, yoksula, yolcuya hakkını ver gereksiz yere de saçıp savurma /zira böylesine saçıp savuranlar şeytanların dostlarıdır. Şeytan ise Rabbine karşı çok nankördür. “diye uyarıyor Kur’an-ı Kerim. ,
Ama iş çığırından çıkmış bir kere, çağın çığırtkanlığını yapanlar belki memnun ama Kutsal Kitapta onlara da bazı ayetler var;
“ Her ümmetin bir süresi vardır. Süreleri gelince onlar ne bir an geri kalırlar ne de öne geçerler. Tam vaktinde batıp giderler.”…
“İnsanlığı karanlıktan aydınlığa çıkaran” Hazreti Peygamber’in tüm bu şatafatı ve israfı görmediğini sananlara ise; Ey Şehri Ramazan-I Kapitalizm Hoş Geldin demek de bir garip bencileyin düşer.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder