4 Temmuz 2013 Perşembe

kırkbir artı sonsuz



KIRKBİR ARTI SONSUZ

HERŞEY BAHANE

Her şeyime kattım seni
Molasız kat kat
Artık yolculuk zamanı
En erişilmez mucizeye
Sarmaş dolaş
Bu kaçıncı ümit kesişim
Uyku tutmadığında
Her gece her gece
İçime içime attım seni
Selamsız duasız iddiasız
Her şeyine katıldım seni
Artık misafirlik bitti
Artık gitmeler zamanı
En ulaşılmaz mucizeye
Palas pandıras
Bu kaçıncı umuda yolculuğum
Uyku tutmadığında
Her gece her gece
Alnıma aklıma yazdım seni
Uyaksız nakaratsız mısrasız
Her şeyime katıl şimdi.

KAÇMACA

Ne kendimden kaçarım
Ne senden kaçtım
Sadece sadece kaçtımsa eğer
Sensizliktendir
Ve koynundaki gülleri al gülleri
Koklayamamaktandır
Bir güzel kızarmıştı oysa  hasret
Senzizlikten önceki fırtınada
Ve elindeki gülü öptüm diye
Eve hapsoldum
Evim sırtımda kaplumbağa adımlıyım
Sadece sadece koştumsa sana niye
Eyer  bensizlikten yorulsaydın
Ve koynundaki güller sarhoşsa küfelik
Buyur ederdin baçene diye
Sen kaçtın benden
Belki de kendinden
Ben balormanındayım çoktandır
Petek petek dolmakta anılarım
İncir çekirdeği sızlanmalarla
Patina yollarda…  

ÖYLE YA…

Öyledir  işte
Taş çatlsa bir paket
Duman duman
Gelincikler arasından
Öyleyse hoşçaklal
Kim derdiki kırk yıldan sonra
Top patlasa bir demet
Itır ıtır
Koklayıp öleceğimi
Gelin çiçekler arasında
Öyleyse hoşbulduk
İşte geldim.

HAYATIN SİLLESİ

Hayatın bilmezdim
Öğretin bana
Tinimde seller
Tel etel sarıldım nefesine
Nefis değil miydi hayattan çaldıklarımız
Onca bilgisizliğe rağmen
Öğretmenimdin
En güzeli
Terinde boğuldum
Terisin hala hala harlı
Bilmezdim öğrettim
Hayatımsın
Zihnime sırlar
Zanımca sen
Sır sır kayboldun sır perdesinde

BAŞKALAŞIMIN PERDESİ
        
Başkasına ait toprağı alan zat
Kıyamet günü o toprağı
Sırtında taşıyarak gelir
Vay imkansızım benim
Vay şuursuzun gelini
İlenmek ilenmek istemiyorum doğaya
Göğsüne bir avuç toprak
Toprak başına toprak başına
Başkasına ait olmayan kabristan
Kıyamet günü o gün
Çatlamış toprak kızmış toprak kız
Umarım topunuzu kabul eder
Kat kat günahtan daha günahlı
Vay imkansız gelinin eri
Vay şuursuz gelinin eri
Dellenmek dellenmek istemiyorum doğayla
Bağrıma tılsımlı kara taş
Taş taş üstüne koymamak var ya
Artık bekleyip göreceğiz…
Bana ait toprağı alan zat
Kıyamet günü beni
Sırtında taşıyarak gideceksin
İmkansız şuursuz olsam da dünyada
Kurtuluş günüm o gün
Zerrene kurbanım kara kızıl toprak

KIRK BİR BÜKLÜM

Büklüm büklüm büküldü dağlar
Kıyasıya sahiplenme
Üzüldüm
Çakıl taşları gözyaşım
Yaşım kırkbir
Ufacık hakkım geçmişse hanenize
Maalesef helal etmeyeceğim
Usta nın mirası mirasımdır
Kasım kasım kasıldı dağlar
Çıldırasıya sahipsizlik
Süzüldüm
Gözyaşlarım çakıl taşı
Naaşım yerle bir
Herkes kendi mezarına efendiler
Ufacık çukur görseniz
Madem öyle alın tepe tepe
Gül şerbeti gülün dikeni
Ustanın evi evimdir
Destursuz girilmez bundan böyle
Kandiline yağ olsanızda kapıya eşik
Affedilmezsiniz efendiler
Kurtuldum
Yaşım kırkbir
Kırkbir kere maşallah hepinize
Süklüm püklüm yaşamanız tek çareniz
Kızarasıya bölünme

KEKEMEYE SON

Vücudumun dili kekemedir
Tekler durur bmc motoru gibi
Deli fişek akşamlarda sabırsızlıkla
Neslişahım uyanmadan daha
Sıfırcı yanım hortlar
Yüzümde kızarır arzun
Yenilgidir hayatım baştan başa
Kış çökünce gurbet ellere
Kızar ve azar vücudumun dili
Kızlar kızlarını arar bulur
Ve azarlar
İstanbul sana emanet canım
Pencerem açık
Saat ikide gece yarısı
Komitacılar komin eyleyende
Giderayak dilim sürçer
Vücudum kekemedir
İstihbarat yalan dolandır
Üçte üç yapanda hayat
Yeşil ışık parazit gibi yanar
Klima vücutlu dili geveze ayrılık
İş güç arasında aklıma dolar
Ana gibi yar olmaz gülüm ana
Aklımın gücü teklemekte
Vay anasına akar zamana vay
Öncelikle seni buyur ederim
Gelsen de gelmesen de saolasın
Vücut dili işte… kekeçtir.

KIPIRDAMA YANARSIN

Gerçekliğine inanabilsem
Zehirleyen sabah ayazında beklerim
Elimde hışırdayan kağıda sarılı anılar
Kafamda çarpışan Yeşilçam filmleri
Kıpırdama yanarsın efektli
Davudi sesli çıtkırıldım delikanlılar
Ve cart makyajlı umutlar
Beklerim gerçekten seni
Hangi karede saklanırsan saklan
Köşede yanıp sönen ışığın altında bulurum
Kıpırdama yanarım
Yanarım kıpraşma
Ve bir patırtı kopar salaş meyhanede
Gariptir pastalar havada uçuşur
Her seferinde bir şişe kırılır
Yaklaşma yakarım replikli
Masalar iki parça
Yüreciğim tuz buz
Ve soğuk bıçak gibi işler ciğerime
Birinci sigarası dumanıyla
Gençliğim elimdeki hışırdayan kağıda sarılı
Kırmızı mürekkepli bildiriler
Kıpırdama yanarsın efektli
Davudi sesli gencecik delikanlılar
Zehirli gece karasında bekliyorlar
Hangi köşede saklanırsan saklan
Kıpraşma yanarım.

ÖNCESİ SONRASI YOK

Önceden belliydi yazın başında
Güvercinler taklalaşıp
Turnalar tuna boyunda salınanda
Sensiz olmayacağım
Son dönem iyimserliğiydi diklenişim
Günden kaçmak mesela mesela
Elle düğün bayram öngörüsüyle inanıp
Rakımı yüksekte sızlanmam filan da
İçim titriyor yaz ortası heyecandan
Uyku tulumu içinde gibiyim şimdi
Senin hatıranı içiyorum seneleri
Yetişkin ağlaması benimkisi inan
Güldükçe özlüyorum hüzün hüzün
Önceden belliydi güzün başında
Güvercinler vedalaşıp
Turnaların yuvası tuna boyunda dağılanda
Yuvasız kalacağım
Sen demin en kıvamında iken
Ben devinip duracağım duracağım istekle
Güneşten kaçmak ise
Ne zormuş meğer alışmak kolay mı
Rakımı yüksekte yanıyorum el aman
İçim yanıyor kış ortası soğuktan
Önceden belliydi çok önceden.

ZİNDAN KARASI

Tüfeğime zindan mermisi sürülmüş
Sokaklarda toplanılmışından
Çaylak şerefine
Bir somun ekmek fiyatına
Gümbürtüyle patlayınca kıyamet
Süpürgeler seferber olduğundan
Tüfeğime örümcek ağları dadanmış
Çomaklanmış bir uğultu kulağımda
Gönüllü çekiçler çivi başlarını dövüyor
Karlar eridikten sonra doğmuşum
Bir somun ekmek fiyatına
Üsteleme özgürlük dur üsteleme
Mezar taşlarında aynı tarih
Aynı yazı aynasız ironi
Dünya ile kavgalıydı ibaresi
Üstelik alnıma zindan karası sürülmüş
Sokaklardan toplanılmışından
Toyluk şerefine
Bir somun ekmek fiyatına
Ürkütme açlık dur ürkütme
Dilime zindan karası sürülmüş

VARSIN OLSUN

Vardın mı anama babama
Sardın mı doyasıya
Öptün mü
Ellerini yüzlerini ben niyetine
Hani bayramdı
Unuttun mu yoksa
Varsın olsun anam babam
Öptükçe öperim eşsiz silüetini
Gördün mü
Forsan unutmadı esaretini
Dargın hiç değilim
O kadar hay huy arasında
Unutmamak elde mi
Unut gitsin
Allahtan reva bana
Kaldın mı benden geriye
Vardın mı mezarıma
Öpersin mi
Üzerimde açan gülleri ben niyetine
Her bayramda
Unuttun mu yoksa
Olsun varsın anam bacım
Öldükçe ölürüm eşsiz silüetine
Duydun mu
Şehitler mezarlığında yerim hazır
Yani bayramım
Cennet niyetine

AYRILIK ŞARKISI

Sevdim biliyor musun?
Sevildim sevdim ve
Bitti
Bitti ayrılık şarkısı
Kim söylerse söylesin bittim
Seyirttim gün ortası
Gittim
Adios canım dünya
Rüyam
Riyalarım kara beyaz
Sevdim biliyor musun?
Dünyanın en canlı renklerini
Cılız ışığını bulanık suyunu
Başı ak dağları
Memleketimi
Ve ortasında seni
Yetti
Yetti gurbet türküsü
Biliyor musun başardım
Dayadım şakağına anıların
Çektim
Tetik düşmedi
Merhaba canım dünya
Başladı
Başladı ayrılık şarkısı

ŞİMDİCİK

Şimdicik sus
Sadece kamp ateşleri yansın
Ağaçlara ağıt düşsün kıvılcımlar
Özlediğimi görsün deli orman
Özlemediğimi sanmasın canan
Benekli hayallere daldıkça kafam
Ve nerede o eski şarkı çalarsa çalsın
Köhne filan aldırmam meyhanelere
Bir duble de senin şerefine
Yaratının kalıtsallığını bozmadan ama
Sus şimdicik
Babalık yaparsam aslıma dönerim
Ve dönersem yeminimden bir kere
Bütün kamp ateşleri sönsün
Ayyaş zifirilik uyansın kış uykusundan
Yutsun özlemiyle ışıdığım ne varsa
Boğsun sis perdesini
Ses ver şimdicik
Sesine geleceğim kör topal
Sadece kamp ateşleri kaldığında
Ağaçlara ağıt düzeceğim kıvılcımlarla
Ve aklına çarpanda özleyeceksin
Benim gibi fakir benim gibi fukara
Söz ver şimdicik
Dönüverirsem ağlamayacağına
Ağladığımı görmesin deli orman
Şimdicik gül…

MÜCEVHARAT KUTUSU

Cevher bakışlı gece treni
Gelecek isen gel
Kendime verdiğim söz var
Taşı sözlerimi uzaklara
Birkaç damla berrak gözyaşımı
Yaşını başını almış bu adamı
Dilim dilim parça parça
Gülecek isen gül
Düdüğün duman duman aklımda
Cevher bakışlı gece treni
Son tarifeni bekliyorum
Üzerimde sayısız göz var
Şaşı gözlerini dik uzaklara
Gör birkaç damla titrek gözyaşımı
Aklı başından çıkmış bu adamı
Halim selim tek parça
Bırak garipler garına
Salacak isen sal
Mücevher bakışların yeşil yeşil aklımda
Yalnız benim için…
Bakacak isen bak
Şahsına yazdığım söz var
Oku sözlerimi uzaklarda
Mücevharat kutusunda aklım
Ve minik gözyaşı şişesi…

BAŞKALAŞIM

Geçmiyor adın
İmgeler yeşermiyor ardın sıra
İçimdesin ama
İçli bir şarkıda zaman titrerken
Güneşin önünde
Göğsünde tomurcuklanırken adım
Adım adım sana
Bir fincan türk kahvesi bana
Kırk kilisede birer mum
Neyin nesi bu densiz sabahlar
Gülmüyorum güldürmüyor felek
Sabah kürü bu ağlayışları
Gardiyan kilidi vuranda unuturum
Dışımdasın ama
Dişli bir sevgiye zaman diretirken
Güneşin önünde
Alnımda tomurcuklanırken adın
Yalım yalım seni
Bekliyorum arastada anladın mı
Birer fincan türk kahvesi içeriz
Kırık kalplere son bir mim
Neyin nesi bu sensiz sabahlar
Uğraş ki çözesin çapraz bulmacayı
Gardiyan kilidi açanda ölürüm
İçimdesin ama
Geçmiyor zaman

DÜŞ ARDIMA

Suyumsun aşım aşkım
Aşığım
Naaşım kara toprağı öpende
Börtü böcekle sevişende
Dünyamsın gülüm ölümüm
Aşığınım
Bu kara sevda tükenmeyecek ki
De ki gün gelir
Aşı tutar
Tek dalda filizleniriz
Sayım suyum yok
Saklanmayan ebedir
Önüm arkam sobe
Sor be aklına geldikçe sor
Aşığım
Hangi cehennemde
Kaynar kazanda en dipte
Oysa ne cennetler düşlemiştik
Cennet kuşum meleğim
Uçamadım
Ateş yuttum

PUSULA ŞAŞINCA

Pusun içinde yol aradık cananla
Çiçek kokuyor dört bir yan
Kamelya çayının tadı damağımda
Anıldıysam anılıyorsam veya arasıra
Ne mutlu bana
Ve en rahatım imanıma dinime
Pas içinde ağzım ama
Gül aradık cananla
Nikotin kokuyor dört bi yan
Kamelya çayının tadı damağımda
Çatsın kaşlarını sonbahar
Bana bu kadar mutluluk yeter
Pusun içinde yel aradık cananla
Seni bize uçuruyor diye bizi sana
Dört bir yan çiçek kokuyor
Çıldırtan kokun hala aklımda
Bedenim sen kokuyor
Pisin içinde gül aradık cananla
Güvenli özgüvenli mutlulukla
Memleket kokuyor dört bir yan
Kamelya çayının tadı damağımda
Akıtsın gözyaşlarını ilkbahar
Bana bu kadar yaşamışlık yeter
Pusun içinde dost aradık cananla

SIRADANLIK

Sıra şaştı yine
Tırlar peşi sıra boşaltıyor zehrini
Yollar dar
Hay huy arasında gözüme iliştin
Etiketinde boşverdimlik
Kıyasıya sonbahar
Yırtıcı martılar sıcacık
Nasılsa en bitkin anımda
Aklımdan öpecek hayat
Ve damlayacak tavan
Yavrulayacak zehrini
Yollar sır
Çok yakında travmatik kolonideyim
Bir gittimi dönmez geri yar
Ama deniz ağlayacak mavi mavi
Sıram şaştı yine
Ağladıkça beslenirim damardan
Sanırım yapamıcam
Yanıltıcı sözler sıcacık
Nasılsa en zayıf anımda
Aklımdan öpecek delilik
Ve gümleyecek dünya
Peydahlayacak uydusunu
Yollar kar
Sıra şaştı yine

BIÇAK SIRTI

Karnımda bir delik üç dikiş
Bir dikişte içerdim olsan yanımda
Mezesiz ve sek
Sanki özlemindi içimi yardıran
Yaradana sığınıp hastane kilisesinde
Dualar döktürdüm yaşamına
Yaşattıklarına dair narkoz öncesi
Karnımda boz uğru öç alırcasına
Alınma ama uçardım sensiz de kalsam
Yarınsız ve tek
Varolduğunu bilmediğim dünyaya
Sanki bekledim de ne oldu
Karnımda bir delik üç dikiş
Bir dikişte sen at kaynayan yarama
Mazisiz ve yarınsızım
Sanki saks mavisi bir çöldü dünya
İçimdeki vahayı kurutan
Karnımda bir delik üç dikiş
Bir dikişte içsem içerdim yarınımı
Hilafsız ve yalansız
Tek geçmişe kıyamadım
Sanki özlediğim içindi çoktandır
Yaradana sığınıp hastane kilisesinde
Üç Kulhü bir Elham mırıldandım
En fazla duayı babama hakkıdır
Karnımda bir delik üç dikiş

DOLUNAY

Üç saat çekiyor anakent
Sonra bulutsu bir ayrılık
Ve başka bir veda
Veya kavuşma
Duygularım karıştı
Beter yorgunum ayrıca
Kusursuz görünüyorsun gülüm
Dolunay penceremde
Hikayenin en içinde en içine
Yıllardır çekiyorum aynı sızıyı
Uygun adımlarla üç saat
Üç saat çekiyor başkent
Sonra buruksu bir acı
Ve başka bir kavuşma
Veya veda
Fırsatı bulmuşken kaçmak gibi
Bu şehir hep aynı masalı dinliyor
Üç elma düşüyor gökten
Sonra buyruksu bir ses
Ve başka bir kucaklaşma
Veya sitem
Her veda beter yorgunluk
Duygularım karıştı
Gülüm görmüyor musun külüm
Dolunay penceremde
AYILMA SEANSI

Sağ bacağım tutmadı önce
Sonra yayıldın içime
Körolası tutku
Tutkum tutuldu
Ve operasyon
Yeşilçam filmleri tadında
Ameliyat masası mesela
Ve sekizbuçuk ampüllü yuvarlak ışık zümresi
Benden öncesi mide kanaması
Küçük bir çocuk
Sağ gözüm seyirdi sonra
Seyircim yeşil gözlü güzel doktor
Sarardım saçlarının renginde
Sol kolumda bir ısırık
Ve karardı sahne
Sonrası beter ayrılık
Allahtan ayıldım
Sağ bacağım yerli yerindeydi

UYKU HARACı

Kalorifer peteği şırıldıyor
Aksu gibi sıcak
Uyuyamıyorum
Ciddiyim
Yazın bittiğinin ertesi
Kıyıda acaba korkusu
Zamanlama yetersizliği
Dalgalar paramparça
Uyuyamıyorum
Etlerim kemiklerimden sıyrılıyor sanki
Aksu gibi ılık
Kalorifer peteği üşüyor
Ciddiyim
Aklımdaki su damlacıkları da
Aksi gibi soğuk
Uyuyamıyorum
Kazın ayağı hiç öyle değil
Kıyıda devasa korku
Zaman yetersizliği
Dalgalanmalar baştan sona
Uyuyamıyorum

GÖRGÜSÜZLÜK

Kör barsak oyunu bu
Varsak meyhaneye içsek şarabını
Şarkılar söylesek içlenerek
Adına anıt dikilen şehirlerde
Ve gün olup yıkılan heykellere
Çan tarlası hasata durmuş
Ölüm tek celselik aşk
Misafir koltuğunda terliyorum
Baştanbaşa ayrılık vadisi
Vaadimi unutturdu kalem tekliyorum
Ve sövüp sayıp kırdım boynunu
Bacası tütmeyen şehirlerde
Gasteden kafesler çattım kuşlara
Çavuşumun başı kalaba mı kalaba
Buz üstünde ölüm dansı
Bluzuna kan bulaşmış yarin
Kör barsak oyunu bu
Napsak çıkmayan bir leke ask
Ölüm tek celselik buluşma
Ve çok mutluyum
Gör tırsak oyunu bu

NERESİ ORASI

Apansız bir zırıltı
Sonra yumuşacık kadifemsi sesin
Nerdesin?
Buradayım işte
Aynen bıraktığın yerde
İç güdülerimle baş başa
Daha çok sevgi daha daha
Aynı anda doğmuşçasına kardeş
Bir eş kadar tanıdık
Yılın hangi dönemindeyim
Nerdeyim?
Okyanustaki buz kalıntılarıylayım
Bütün dünya burada
Nerdesin?
Dardayım işte
Aynen bıraktığın gibi

CANKIZ

Cankız cana susamış
Kızaran çan vurduğunda sabah ayinini
Ayın kaçıydı bilmiyorum
Sancısız ağrısız ağıtsız
Yattım bıçak altına
Cuma öğleden sonrası
Cankız canı istemiş
Kızaran dama vurduğunda sabah ayazı
Saatin kaçıydı bilmiyorum
Tarifsiz bir boşluktan uyandım
Morga beş vardı hayat
Dedemin kösteklisiyle altın zincirli inat
Kaptım bıçağı yastık altından
Kaderimin kalbine sapladım
Cankız beni aldatmış
Kızarmış çürük domates tadında bir hayalet
Çan vurduğunda sabahın bilmem kaçını
Girdi koluma kaçtık
Cankız bana susamış

YILLANMIŞ ŞARAP

Bir şişe şampanya
Kuruyemiş ve üzümlü kek
Koskocaman bir kutuda garip anı
Yılın sonu
Yolun başı
Senetat canım norok
Nice yıllara
Altında ezildikçe yılların
İçmeden sarhoşum
Kafam karma karışık
Yetmez dağıtmaya bir şişe şampanya
Kurumuşum üzüm gözlüm
Yılın sonu başı
Yolun sonu
Kör yılan soktu garip naaşımı
Koskocaman dünyada
Küçücük bir ölümlüyüm
Senetat canım norok
Nice yıllara
Bir şaşı şempanze
Kuruyemiş ve üzümlü kek
Koskocaman bir kafeste

GRİYE ÇALAR

Gri çatılı ve çatık kaşlı bir şehir
İnce ince bir nince
Nice ayrılıklar barındırıyor
İki kamaralı evlerinde finnuri
Fetbaz aşıklar usandırıyor gizlice
Usumda şehirlerin şahı
Dilbaz canbaz bir başka güzel
Her tepesinde sen
İnce ince bir silüet
Yedi kere doğdum her batışta güneş
Her bakışta nice ölüm fermanı
Her nabız atışımda yaşam iksiri
Yeniden doğmuşum sanki
Yorumsuz sorumsuz bir şehirde
Yedi batında ikiz kardeş
Griye gri çalar gece
Her gecesinde sen
İnce ince bir çizgi
Yedi kere geçtim her geçişte kaleş
Her gidişte nice kalleş oyunu
Her dönüşte sen
İnce ince bir yazgı
Gri çatılı ve çatık kaşlı şehirde…

GÖZ ZEVKİ

Gözler yeşil
Dudağı kıpkırmızı
Dili gökkuşağı
Yerde bulduğumsun bi tanem
Gizler gizler gizlerim tutkumu
Esaslı ararsan bulursun
Yeşil gözlü
Al dudaklı
Dili rengarenk
Gökte bulduğum sevgili
Yalnız kendin için bak
Gözler gözler gözlerim tutkunu
Esaslı ararsam bulurum
Ne yani beceremez miyim sevmeyi
Maksat aşk olsun
Başka çarem yok yalnızlığa
Yeşil gözlüm…

AKIL YAŞI

Konuş yüksek sesle
Duyamıyorum
Pamuk tarlası gibi açım
Randevusuzum
Akıl yaşım çok yaşlı
Raylarım çürük döşeli
Gerileme dönemimdeyim artık
Nezih nehirler çağlasa da tersine
Kapısız bacasızım
Yitik ilanı verip arayacağım
Karamel sepetlerinde kaybolan gençliğimi
Siyasi sövgülerle geçen yıllarıma
Fırıldak ışıldak hayata küsüm
Özrü yok ki bu devinimin övgünün sonu
Gülmece devri kapandı artık
Açlık iki adımda içime soluklanır
Düğün dernek temaşa iç içe
Şiir kıyılarında dolaşırken aklım
Duyamıyorum
Yüksek sesle konuş
Gerekirse haykır günahlarımı
Sevapsızım.
Gözyaşım çok yaşlı

GERİSİN GERİ

Geri geleceksin
Gel hele
Öylece
Doldur anılarını koca bavula
Ve asla aldırma
Göreceksin
Beklediğimi hasretle
Delice
Alev topuna dönmüş aklım
Çiğ akıyor içime
Öylece
Durdur o eski görüntüleri
Ve asla aldırma
Güleceksin
Dağın öbür ucunda
Kır çiçeğim
Geleceksen gel
Hayır şimdi olmaz demeden
Bir an evvel…
Gelip de bulamamak var
Düşün hele
Öylece

BAKAR KÖR

Bakarsın eminim bana
Ölümcül yatakta
Herkeslerden fazla
Anacığımdan sonra
Belki de bacımdan
Sacayağım soy ağacımın kırık dalı
Dalarsın eminim düşlere
Bulutsu döşekte
Herkeslerden kaçıp
Aynı yastıkta
Sayacağım soy ağacımın yapraklarını
Duyarsın eminim senden sonra
Kupkuru kurusan da kitabımın arasına
Saklarım yıllarca
Bakarsın eminim sende
Ölümsüz sunakta
Herkeslerden fazla
Okuryazarım benim

AKORDİYONUN DİLİ

Kusursuz konuşmak
Akordiyonun dilinde sevişerek
Tuş tuş dolaşmak
Körük doldukça melodiyle
Ve dans vals tango
Dans etmek patlayan yıldızlarla
Gece karanlığında
Kar beyazı gönüllerde
Mavi gözlü devle yarışarak
Kusursuz kavuşmak
Akordiyonun sesinde sevgiliye
Nota nota sarhoşlamak
Gönül doldukça aşkla
Ve raks tango çaça
Raks etmek hortlayan düşüncelerle
Gece ayazında
Dan dan patlamak sabahlara
Körük dolunca mermiyle
Ve nefes enfes
Nefeslenmek öksüz yıldızlarla
Gece karanlığında
Kekeleyerek.

TÜNEL KALIP

Tuna nehri ersine akıyor
Suna boylum tersime
Selvili yolda yiten sevgili
Unutma sakın arada bir ara
Dapdaracık bir tüneldeyim
Giriş çıkışı tutulmuş
Tuna nehri içersine akıyor
Selvi boylum tersime
Usuna takıldığımda sakın üzülme
Terslediğim hayat dapdaracık tünelde
Girişini de çıkışını da tutmuşum
Tuna nehri içersinde patlıyor
Akıyorum sular seller gibi
Selvili yolda yiten sevgili
Unutma sakın arada bir anımsa
Dapdaracık bir tünelmisin
Girişi olup çıkışı bilinmeyen
Tuna nehri nereye akacak
Selvi boylum tersime
Selvili yolda biten sevgili
Unutma sakın arada bir ara
Dapdaracık bir bedendeyim

Hiç yorum yok: