KIRKBİR ARTI SONSUZ
HERŞEY BAHANE
Her şeyime kattım seni
Molasız kat kat
Artık yolculuk zamanı
En erişilmez mucizeye
Sarmaş dolaş
Bu kaçıncı ümit kesişim
Uyku tutmadığında
Her gece her gece
İçime içime attım seni
Selamsız duasız iddiasız
Her şeyine katıldım seni
Artık misafirlik bitti
Artık gitmeler zamanı
En ulaşılmaz mucizeye
Palas pandıras
Bu kaçıncı umuda yolculuğum
Uyku tutmadığında
Her gece her gece
Alnıma aklıma yazdım seni
Uyaksız nakaratsız mısrasız
Her şeyime katıl şimdi.
KAÇMACA
Ne kendimden kaçarım
Ne senden kaçtım
Sadece sadece kaçtımsa eğer
Sensizliktendir
Ve koynundaki gülleri al
gülleri
Koklayamamaktandır
Bir güzel kızarmıştı
oysa hasret
Senzizlikten önceki fırtınada
Ve elindeki gülü öptüm diye
Eve hapsoldum
Evim sırtımda kaplumbağa
adımlıyım
Sadece sadece koştumsa sana
niye
Eyer bensizlikten yorulsaydın
Ve koynundaki güller sarhoşsa
küfelik
Buyur ederdin baçene diye
Sen kaçtın benden
Belki de kendinden
Ben balormanındayım çoktandır
Petek petek dolmakta anılarım
İncir çekirdeği sızlanmalarla
Patina yollarda…
ÖYLE YA…
Öyledir işte
Taş çatlsa bir paket
Duman duman
Gelincikler arasından
Öyleyse hoşçaklal
Kim derdiki kırk yıldan sonra
Top patlasa bir demet
Itır ıtır
Koklayıp öleceğimi
Gelin çiçekler arasında
Öyleyse hoşbulduk
İşte geldim.
HAYATIN SİLLESİ
Hayatın bilmezdim
Öğretin bana
Tinimde seller
Tel etel sarıldım nefesine
Nefis değil miydi hayattan
çaldıklarımız
Onca bilgisizliğe rağmen
Öğretmenimdin
En güzeli
Terinde boğuldum
Terisin hala hala harlı
Bilmezdim öğrettim
Hayatımsın
Zihnime sırlar
Zanımca sen
Sır sır kayboldun sır
perdesinde
BAŞKALAŞIMIN PERDESİ
Başkasına ait toprağı alan
zat
Kıyamet günü o toprağı
Sırtında taşıyarak gelir
Vay imkansızım benim
Vay şuursuzun gelini
İlenmek ilenmek istemiyorum
doğaya
Göğsüne bir avuç toprak
Toprak başına toprak başına
Başkasına ait olmayan
kabristan
Kıyamet günü o gün
Çatlamış toprak kızmış toprak
kız
Umarım topunuzu kabul eder
Kat kat günahtan daha günahlı
Vay imkansız gelinin eri
Vay şuursuz gelinin eri
Dellenmek dellenmek istemiyorum
doğayla
Bağrıma tılsımlı kara taş
Taş taş üstüne koymamak var
ya
Artık bekleyip göreceğiz…
Bana ait toprağı alan zat
Kıyamet günü beni
Sırtında taşıyarak gideceksin
İmkansız şuursuz olsam da
dünyada
Kurtuluş günüm o gün
Zerrene kurbanım kara kızıl
toprak
KIRK BİR BÜKLÜM
Büklüm büklüm büküldü dağlar
Kıyasıya sahiplenme
Üzüldüm
Çakıl taşları gözyaşım
Yaşım kırkbir
Ufacık hakkım geçmişse
hanenize
Maalesef helal etmeyeceğim
Usta nın mirası mirasımdır
Kasım kasım kasıldı dağlar
Çıldırasıya sahipsizlik
Süzüldüm
Gözyaşlarım çakıl taşı
Naaşım yerle bir
Herkes kendi mezarına
efendiler
Ufacık çukur görseniz
Madem öyle alın tepe tepe
Gül şerbeti gülün dikeni
Ustanın evi evimdir
Destursuz girilmez bundan
böyle
Kandiline yağ olsanızda
kapıya eşik
Affedilmezsiniz efendiler
Kurtuldum
Yaşım kırkbir
Kırkbir kere maşallah
hepinize
Süklüm püklüm yaşamanız tek
çareniz
Kızarasıya bölünme
KEKEMEYE SON
Vücudumun dili kekemedir
Tekler durur bmc motoru gibi
Deli fişek akşamlarda
sabırsızlıkla
Neslişahım uyanmadan daha
Sıfırcı yanım hortlar
Yüzümde kızarır arzun
Yenilgidir hayatım baştan
başa
Kış çökünce gurbet ellere
Kızar ve azar vücudumun dili
Kızlar kızlarını arar bulur
Ve azarlar
İstanbul sana emanet canım
Pencerem açık
Saat ikide gece yarısı
Komitacılar komin eyleyende
Giderayak dilim sürçer
Vücudum kekemedir
İstihbarat yalan dolandır
Üçte üç yapanda hayat
Yeşil ışık parazit gibi yanar
Klima vücutlu dili geveze
ayrılık
İş güç arasında aklıma dolar
Ana gibi yar olmaz gülüm ana
Aklımın gücü teklemekte
Vay anasına akar zamana vay
Öncelikle seni buyur ederim
Gelsen de gelmesen de
saolasın
Vücut dili işte… kekeçtir.
KIPIRDAMA YANARSIN
Gerçekliğine inanabilsem
Zehirleyen sabah ayazında
beklerim
Elimde hışırdayan kağıda
sarılı anılar
Kafamda çarpışan Yeşilçam
filmleri
Kıpırdama yanarsın efektli
Davudi sesli çıtkırıldım
delikanlılar
Ve cart makyajlı umutlar
Beklerim gerçekten seni
Hangi karede saklanırsan
saklan
Köşede yanıp sönen ışığın
altında bulurum
Kıpırdama yanarım
Yanarım kıpraşma
Ve bir patırtı kopar salaş
meyhanede
Gariptir pastalar havada
uçuşur
Her seferinde bir şişe
kırılır
Yaklaşma yakarım replikli
Masalar iki parça
Yüreciğim tuz buz
Ve soğuk bıçak gibi işler
ciğerime
Birinci sigarası dumanıyla
Gençliğim elimdeki hışırdayan
kağıda sarılı
Kırmızı mürekkepli bildiriler
Kıpırdama yanarsın efektli
Davudi sesli gencecik
delikanlılar
Zehirli gece karasında
bekliyorlar
Hangi köşede saklanırsan
saklan
Kıpraşma yanarım.
ÖNCESİ SONRASI YOK
Önceden belliydi yazın
başında
Güvercinler taklalaşıp
Turnalar tuna boyunda
salınanda
Sensiz olmayacağım
Son dönem iyimserliğiydi
diklenişim
Günden kaçmak mesela mesela
Elle düğün bayram öngörüsüyle
inanıp
Rakımı yüksekte sızlanmam
filan da
İçim titriyor yaz ortası
heyecandan
Uyku tulumu içinde gibiyim
şimdi
Senin hatıranı içiyorum
seneleri
Yetişkin ağlaması benimkisi
inan
Güldükçe özlüyorum hüzün
hüzün
Önceden belliydi güzün
başında
Güvercinler vedalaşıp
Turnaların yuvası tuna
boyunda dağılanda
Yuvasız kalacağım
Sen demin en kıvamında iken
Ben devinip duracağım
duracağım istekle
Güneşten kaçmak ise
Ne zormuş meğer alışmak kolay
mı
Rakımı yüksekte yanıyorum el
aman
İçim yanıyor kış ortası
soğuktan
Önceden belliydi çok önceden.
ZİNDAN KARASI
Tüfeğime zindan mermisi
sürülmüş
Sokaklarda toplanılmışından
Çaylak şerefine
Bir somun ekmek fiyatına
Gümbürtüyle patlayınca
kıyamet
Süpürgeler seferber
olduğundan
Tüfeğime örümcek ağları
dadanmış
Çomaklanmış bir uğultu
kulağımda
Gönüllü çekiçler çivi başlarını
dövüyor
Karlar eridikten sonra
doğmuşum
Bir somun ekmek fiyatına
Üsteleme özgürlük dur
üsteleme
Mezar taşlarında aynı tarih
Aynı yazı aynasız ironi
Dünya ile kavgalıydı ibaresi
Üstelik alnıma zindan karası
sürülmüş
Sokaklardan toplanılmışından
Toyluk şerefine
Bir somun ekmek fiyatına
Ürkütme açlık dur ürkütme
Dilime zindan karası sürülmüş
VARSIN OLSUN
Vardın mı anama babama
Sardın mı doyasıya
Öptün mü
Ellerini yüzlerini ben
niyetine
Hani bayramdı
Unuttun mu yoksa
Varsın olsun anam babam
Öptükçe öperim eşsiz
silüetini
Gördün mü
Forsan unutmadı esaretini
Dargın hiç değilim
O kadar hay huy arasında
Unutmamak elde mi
Unut gitsin
Allahtan reva bana
Kaldın mı benden geriye
Vardın mı mezarıma
Öpersin mi
Üzerimde açan gülleri ben
niyetine
Her bayramda
Unuttun mu yoksa
Olsun varsın anam bacım
Öldükçe ölürüm eşsiz
silüetine
Duydun mu
Şehitler mezarlığında yerim
hazır
Yani bayramım
Cennet niyetine
AYRILIK ŞARKISI
Sevdim biliyor musun?
Sevildim sevdim ve
Bitti
Bitti ayrılık şarkısı
Kim söylerse söylesin bittim
Seyirttim gün ortası
Gittim
Adios canım dünya
Rüyam
Riyalarım kara beyaz
Sevdim biliyor musun?
Dünyanın en canlı renklerini
Cılız ışığını bulanık suyunu
Başı ak dağları
Memleketimi
Ve ortasında seni
Yetti
Yetti gurbet türküsü
Biliyor musun başardım
Dayadım şakağına anıların
Çektim
Tetik düşmedi
Merhaba canım dünya
Başladı
Başladı ayrılık şarkısı
ŞİMDİCİK
Şimdicik sus
Sadece kamp ateşleri yansın
Ağaçlara ağıt düşsün
kıvılcımlar
Özlediğimi görsün deli orman
Özlemediğimi sanmasın canan
Benekli hayallere daldıkça
kafam
Ve nerede o eski şarkı
çalarsa çalsın
Köhne filan aldırmam
meyhanelere
Bir duble de senin şerefine
Yaratının kalıtsallığını
bozmadan ama
Sus şimdicik
Babalık yaparsam aslıma
dönerim
Ve dönersem yeminimden bir
kere
Bütün kamp ateşleri sönsün
Ayyaş zifirilik uyansın kış
uykusundan
Yutsun özlemiyle ışıdığım ne
varsa
Boğsun sis perdesini
Ses ver şimdicik
Sesine geleceğim kör topal
Sadece kamp ateşleri
kaldığında
Ağaçlara ağıt düzeceğim
kıvılcımlarla
Ve aklına çarpanda
özleyeceksin
Benim gibi fakir benim gibi
fukara
Söz ver şimdicik
Dönüverirsem ağlamayacağına
Ağladığımı görmesin deli
orman
Şimdicik gül…
MÜCEVHARAT KUTUSU
Cevher bakışlı gece treni
Gelecek isen gel
Kendime verdiğim söz var
Taşı sözlerimi uzaklara
Birkaç damla berrak gözyaşımı
Yaşını başını almış bu adamı
Dilim dilim parça parça
Gülecek isen gül
Düdüğün duman duman aklımda
Cevher bakışlı gece treni
Son tarifeni bekliyorum
Üzerimde sayısız göz var
Şaşı gözlerini dik uzaklara
Gör birkaç damla titrek
gözyaşımı
Aklı başından çıkmış bu adamı
Halim selim tek parça
Bırak garipler garına
Salacak isen sal
Mücevher bakışların yeşil
yeşil aklımda
Yalnız benim için…
Bakacak isen bak
Şahsına yazdığım söz var
Oku sözlerimi uzaklarda
Mücevharat kutusunda aklım
Ve minik gözyaşı şişesi…
BAŞKALAŞIM
Geçmiyor adın
İmgeler yeşermiyor ardın sıra
İçimdesin ama
İçli bir şarkıda zaman
titrerken
Güneşin önünde
Göğsünde tomurcuklanırken
adım
Adım adım sana
Bir fincan türk kahvesi bana
Kırk kilisede birer mum
Neyin nesi bu densiz sabahlar
Gülmüyorum güldürmüyor felek
Sabah kürü bu ağlayışları
Gardiyan kilidi vuranda
unuturum
Dışımdasın ama
Dişli bir sevgiye zaman
diretirken
Güneşin önünde
Alnımda tomurcuklanırken adın
Yalım yalım seni
Bekliyorum arastada anladın
mı
Birer fincan türk kahvesi
içeriz
Kırık kalplere son bir mim
Neyin nesi bu sensiz sabahlar
Uğraş ki çözesin çapraz
bulmacayı
Gardiyan kilidi açanda ölürüm
İçimdesin ama
Geçmiyor zaman
DÜŞ ARDIMA
Suyumsun aşım aşkım
Aşığım
Naaşım kara toprağı öpende
Börtü böcekle sevişende
Dünyamsın gülüm ölümüm
Aşığınım
Bu kara sevda tükenmeyecek ki
De ki gün gelir
Aşı tutar
Tek dalda filizleniriz
Sayım suyum yok
Saklanmayan ebedir
Önüm arkam sobe
Sor be aklına geldikçe sor
Aşığım
Hangi cehennemde
Kaynar kazanda en dipte
Oysa ne cennetler düşlemiştik
Cennet kuşum meleğim
Uçamadım
Ateş yuttum
PUSULA ŞAŞINCA
Pusun içinde yol aradık
cananla
Çiçek kokuyor dört bir yan
Kamelya çayının tadı
damağımda
Anıldıysam anılıyorsam veya
arasıra
Ne mutlu bana
Ve en rahatım imanıma dinime
Pas içinde ağzım ama
Gül aradık cananla
Nikotin kokuyor dört bi yan
Kamelya çayının tadı
damağımda
Çatsın kaşlarını sonbahar
Bana bu kadar mutluluk yeter
Pusun içinde yel aradık
cananla
Seni bize uçuruyor diye bizi
sana
Dört bir yan çiçek kokuyor
Çıldırtan kokun hala aklımda
Bedenim sen kokuyor
Pisin içinde gül aradık
cananla
Güvenli özgüvenli mutlulukla
Memleket kokuyor dört bir yan
Kamelya çayının tadı
damağımda
Akıtsın gözyaşlarını ilkbahar
Bana bu kadar yaşamışlık
yeter
Pusun içinde dost aradık
cananla
SIRADANLIK
Sıra şaştı yine
Tırlar peşi sıra boşaltıyor
zehrini
Yollar dar
Hay huy arasında gözüme
iliştin
Etiketinde boşverdimlik
Kıyasıya sonbahar
Yırtıcı martılar sıcacık
Nasılsa en bitkin anımda
Aklımdan öpecek hayat
Ve damlayacak tavan
Yavrulayacak zehrini
Yollar sır
Çok yakında travmatik
kolonideyim
Bir gittimi dönmez geri yar
Ama deniz ağlayacak mavi mavi
Sıram şaştı yine
Ağladıkça beslenirim damardan
Sanırım yapamıcam
Yanıltıcı sözler sıcacık
Nasılsa en zayıf anımda
Aklımdan öpecek delilik
Ve gümleyecek dünya
Peydahlayacak uydusunu
Yollar kar
Sıra şaştı yine
BIÇAK SIRTI
Karnımda bir delik üç dikiş
Bir dikişte içerdim olsan
yanımda
Mezesiz ve sek
Sanki özlemindi içimi
yardıran
Yaradana sığınıp hastane
kilisesinde
Dualar döktürdüm yaşamına
Yaşattıklarına dair narkoz
öncesi
Karnımda boz uğru öç
alırcasına
Alınma ama uçardım sensiz de
kalsam
Yarınsız ve tek
Varolduğunu bilmediğim
dünyaya
Sanki bekledim de ne oldu
Karnımda bir delik üç dikiş
Bir dikişte sen at kaynayan
yarama
Mazisiz ve yarınsızım
Sanki saks mavisi bir çöldü
dünya
İçimdeki vahayı kurutan
Karnımda bir delik üç dikiş
Bir dikişte içsem içerdim
yarınımı
Hilafsız ve yalansız
Tek geçmişe kıyamadım
Sanki özlediğim içindi
çoktandır
Yaradana sığınıp hastane
kilisesinde
Üç Kulhü bir Elham
mırıldandım
En fazla duayı babama
hakkıdır
Karnımda bir delik üç dikiş
DOLUNAY
Üç saat çekiyor anakent
Sonra bulutsu bir ayrılık
Ve başka bir veda
Veya kavuşma
Duygularım karıştı
Beter yorgunum ayrıca
Kusursuz görünüyorsun gülüm
Dolunay penceremde
Hikayenin en içinde en içine
Yıllardır çekiyorum aynı
sızıyı
Uygun adımlarla üç saat
Üç saat çekiyor başkent
Sonra buruksu bir acı
Ve başka bir kavuşma
Veya veda
Fırsatı bulmuşken kaçmak gibi
Bu şehir hep aynı masalı
dinliyor
Üç elma düşüyor gökten
Sonra buyruksu bir ses
Ve başka bir kucaklaşma
Veya sitem
Her veda beter yorgunluk
Duygularım karıştı
Gülüm görmüyor musun külüm
Dolunay penceremde
AYILMA SEANSI
Sağ bacağım tutmadı önce
Sonra yayıldın içime
Körolası tutku
Tutkum tutuldu
Ve operasyon
Yeşilçam filmleri tadında
Ameliyat masası mesela
Ve sekizbuçuk ampüllü
yuvarlak ışık zümresi
Benden öncesi mide kanaması
Küçük bir çocuk
Sağ gözüm seyirdi sonra
Seyircim yeşil gözlü güzel
doktor
Sarardım saçlarının renginde
Sol kolumda bir ısırık
Ve karardı sahne
Sonrası beter ayrılık
Allahtan ayıldım
Sağ bacağım yerli yerindeydi
UYKU HARACı
Kalorifer peteği şırıldıyor
Aksu gibi sıcak
Uyuyamıyorum
Ciddiyim
Yazın bittiğinin ertesi
Kıyıda acaba korkusu
Zamanlama yetersizliği
Dalgalar paramparça
Uyuyamıyorum
Etlerim kemiklerimden
sıyrılıyor sanki
Aksu gibi ılık
Kalorifer peteği üşüyor
Ciddiyim
Aklımdaki su damlacıkları da
Aksi gibi soğuk
Uyuyamıyorum
Kazın ayağı hiç öyle değil
Kıyıda devasa korku
Zaman yetersizliği
Dalgalanmalar baştan sona
Uyuyamıyorum
GÖRGÜSÜZLÜK
Kör barsak oyunu bu
Varsak meyhaneye içsek
şarabını
Şarkılar söylesek içlenerek
Adına anıt dikilen şehirlerde
Ve gün olup yıkılan
heykellere
Çan tarlası hasata durmuş
Ölüm tek celselik aşk
Misafir koltuğunda terliyorum
Baştanbaşa ayrılık vadisi
Vaadimi unutturdu kalem
tekliyorum
Ve sövüp sayıp kırdım boynunu
Bacası tütmeyen şehirlerde
Gasteden kafesler çattım
kuşlara
Çavuşumun başı kalaba mı
kalaba
Buz üstünde ölüm dansı
Bluzuna kan bulaşmış yarin
Kör barsak oyunu bu
Napsak çıkmayan bir leke ask
Ölüm tek celselik buluşma
Ve çok mutluyum
Gör tırsak oyunu bu
NERESİ ORASI
Apansız bir zırıltı
Sonra yumuşacık kadifemsi
sesin
Nerdesin?
Buradayım işte
Aynen bıraktığın yerde
İç güdülerimle baş başa
Daha çok sevgi daha daha
Aynı anda doğmuşçasına kardeş
Bir eş kadar tanıdık
Yılın hangi dönemindeyim
Nerdeyim?
Okyanustaki buz
kalıntılarıylayım
Bütün dünya burada
Nerdesin?
Dardayım işte
Aynen bıraktığın gibi
CANKIZ
Cankız cana susamış
Kızaran çan vurduğunda sabah
ayinini
Ayın kaçıydı bilmiyorum
Sancısız ağrısız ağıtsız
Yattım bıçak altına
Cuma öğleden sonrası
Cankız canı istemiş
Kızaran dama vurduğunda sabah
ayazı
Saatin kaçıydı bilmiyorum
Tarifsiz bir boşluktan
uyandım
Morga beş vardı hayat
Dedemin kösteklisiyle altın
zincirli inat
Kaptım bıçağı yastık altından
Kaderimin kalbine sapladım
Cankız beni aldatmış
Kızarmış çürük domates
tadında bir hayalet
Çan vurduğunda sabahın bilmem
kaçını
Girdi koluma kaçtık
Cankız bana susamış
YILLANMIŞ ŞARAP
Bir şişe şampanya
Kuruyemiş ve üzümlü kek
Koskocaman bir kutuda garip
anı
Yılın sonu
Yolun başı
Senetat canım norok
Nice yıllara
Altında ezildikçe yılların
İçmeden sarhoşum
Kafam karma karışık
Yetmez dağıtmaya bir şişe
şampanya
Kurumuşum üzüm gözlüm
Yılın sonu başı
Yolun sonu
Kör yılan soktu garip naaşımı
Koskocaman dünyada
Küçücük bir ölümlüyüm
Senetat canım norok
Nice yıllara
Bir şaşı şempanze
Kuruyemiş ve üzümlü kek
Koskocaman bir kafeste
GRİYE ÇALAR
Gri çatılı ve çatık kaşlı bir
şehir
İnce ince bir nince
Nice ayrılıklar barındırıyor
İki kamaralı evlerinde
finnuri
Fetbaz aşıklar usandırıyor
gizlice
Usumda şehirlerin şahı
Dilbaz canbaz bir başka güzel
Her tepesinde sen
İnce ince bir silüet
Yedi kere doğdum her batışta
güneş
Her bakışta nice ölüm fermanı
Her nabız atışımda yaşam
iksiri
Yeniden doğmuşum sanki
Yorumsuz sorumsuz bir şehirde
Yedi batında ikiz kardeş
Griye gri çalar gece
Her gecesinde sen
İnce ince bir çizgi
Yedi kere geçtim her geçişte
kaleş
Her gidişte nice kalleş oyunu
Her dönüşte sen
İnce ince bir yazgı
Gri çatılı ve çatık kaşlı
şehirde…
GÖZ ZEVKİ
Gözler yeşil
Dudağı kıpkırmızı
Dili gökkuşağı
Yerde bulduğumsun bi tanem
Gizler gizler gizlerim
tutkumu
Esaslı ararsan bulursun
Yeşil gözlü
Al dudaklı
Dili rengarenk
Gökte bulduğum sevgili
Yalnız kendin için bak
Gözler gözler gözlerim
tutkunu
Esaslı ararsam bulurum
Ne yani beceremez miyim
sevmeyi
Maksat aşk olsun
Başka çarem yok yalnızlığa
Yeşil gözlüm…
AKIL YAŞI
Konuş yüksek sesle
Duyamıyorum
Pamuk tarlası gibi açım
Randevusuzum
Akıl yaşım çok yaşlı
Raylarım çürük döşeli
Gerileme dönemimdeyim artık
Nezih nehirler çağlasa da
tersine
Kapısız bacasızım
Yitik ilanı verip arayacağım
Karamel sepetlerinde kaybolan
gençliğimi
Siyasi sövgülerle geçen
yıllarıma
Fırıldak ışıldak hayata küsüm
Özrü yok ki bu devinimin
övgünün sonu
Gülmece devri kapandı artık
Açlık iki adımda içime
soluklanır
Düğün dernek temaşa iç içe
Şiir kıyılarında dolaşırken
aklım
Duyamıyorum
Yüksek sesle konuş
Gerekirse haykır günahlarımı
Sevapsızım.
Gözyaşım çok yaşlı
GERİSİN GERİ
Geri geleceksin
Gel hele
Öylece
Doldur anılarını koca bavula
Ve asla aldırma
Göreceksin
Beklediğimi hasretle
Delice
Alev topuna dönmüş aklım
Çiğ akıyor içime
Öylece
Durdur o eski görüntüleri
Ve asla aldırma
Güleceksin
Dağın öbür ucunda
Kır çiçeğim
Geleceksen gel
Hayır şimdi olmaz demeden
Bir an evvel…
Gelip de bulamamak var
Düşün hele
Öylece
BAKAR KÖR
Bakarsın eminim bana
Ölümcül yatakta
Herkeslerden fazla
Anacığımdan sonra
Belki de bacımdan
Sacayağım soy ağacımın kırık
dalı
Dalarsın eminim düşlere
Bulutsu döşekte
Herkeslerden kaçıp
Aynı yastıkta
Sayacağım soy ağacımın
yapraklarını
Duyarsın eminim senden sonra
Kupkuru kurusan da kitabımın
arasına
Saklarım yıllarca
Bakarsın eminim sende
Ölümsüz sunakta
Herkeslerden fazla
Okuryazarım benim
AKORDİYONUN DİLİ
Kusursuz konuşmak
Akordiyonun dilinde sevişerek
Tuş tuş dolaşmak
Körük doldukça melodiyle
Ve dans vals tango
Dans etmek patlayan
yıldızlarla
Gece karanlığında
Kar beyazı gönüllerde
Mavi gözlü devle yarışarak
Kusursuz kavuşmak
Akordiyonun sesinde sevgiliye
Nota nota sarhoşlamak
Gönül doldukça aşkla
Ve raks tango çaça
Raks etmek hortlayan
düşüncelerle
Gece ayazında
Dan dan patlamak sabahlara
Körük dolunca mermiyle
Ve nefes enfes
Nefeslenmek öksüz yıldızlarla
Gece karanlığında
Kekeleyerek.
TÜNEL KALIP
Tuna nehri ersine akıyor
Suna boylum tersime
Selvili yolda yiten sevgili
Unutma sakın arada bir ara
Dapdaracık bir tüneldeyim
Giriş çıkışı tutulmuş
Tuna nehri içersine akıyor
Selvi boylum tersime
Usuna takıldığımda sakın
üzülme
Terslediğim hayat dapdaracık
tünelde
Girişini de çıkışını da
tutmuşum
Tuna nehri içersinde patlıyor
Akıyorum sular seller gibi
Selvili yolda yiten sevgili
Unutma sakın arada bir anımsa
Dapdaracık bir tünelmisin
Girişi olup çıkışı bilinmeyen
Tuna nehri nereye akacak
Selvi boylum tersime
Selvili yolda biten sevgili
Unutma sakın arada bir ara
Dapdaracık bir bedendeyim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder