KIRKBİR ARTI KIKBİR
ZOR-1-
GÜLÜN
ADI YOK DİYE
Çatısı
tutuşmuş bir beden
Kalbi
kor alevi
Kornalar
çalıyor kıvılcımlarla
Sema
sessiz ve bir o kadar ıssız
Soğuk
soğuk çiseliyor zaman
Güneş
kırıklarıyla hesaplaşıyorum
Harbi
kör ademi
Doğusu
batısı bir beden
Zurnalar
halaylarla çıldırıyor
Sema
sessiz ve bir o kadar eşsiz
Soluk
soluk yitiyor derman
Ufka
yayılan çizgiyle oyalanıyorum
Hangi
gül elimi
Dikeni
yaprağı bir beden
Vazolar
çatlıyor kuruntuyla
Sema
sessiz ve bir o kadar arsız
Sıcak
sıcak dökülüyor
Kemençeler
horonlarla çıldırıyor
Kuzeyi
güneyi bir beden
Gönül
kırıklıklarıyla hesaplaşıyorum
Kalbim
kor alevi
Çatısı
tutuşmuş bir beden
Allahtan
temeli sağlam.
ŞAHİN
PENÇESİ
Bir
umut çılgınlığıdır
Salıma
dilenci
Şahin
bakışlı geceler kör
Kömür
gibi baykuş misali
Gür
sellere kapıldı bilincim
Hangi
limansa dilsizce yaklaşılan
Sağırım
o geceden sonra
İnmeyeceğim
inme sende dur
Şansıma
yalancı güneşler
Donmak
yine buz gibi gecelerde
Sal
dilencim karuni yosma
Kör
geceler de şahin bakışlı
Bu
çılgınlığa yürek mi dayanır
Gürsellere
kapıldı kanım
Karadeniz
alı al moru mor
Kanım
dondu taş gibi ağır
Hangi
limandı inilen bilemedim
Şahin
pençesi yakama yapıştı
İn
desende vallahi inmeyeceğim
ALT
ÜST OLUNCA SEVDA
Alt
alta yazıp topla duygularını
Nereye
aitsin anla
Sevdikçe
huzursuz
Sevildikçe
huysuz
Gömdüklerini
düşün kelimelere
Ve
nereye aitsen oraya
Uçurumu
çek içine yankılarla
Sırlarını
haykır üst üste dağlara
Ölümle
tanışacaksın hikayenin sonunda
İhtiyarlamayı
en çok istediğini gör
İçin
için sızar içine korkusu
Mumyalar
saracak çepeçevre adını
Boyun
eğiş yok asla
Ne
pahasına olursa olsun sela
Bir
avuç dost duası gata
Üst
üste koyup sakla duygularını
Kime
aitsin anla
Sevdikçe
huysuz
Sevildikçe
huzursuz
Gömdüklerini
düşün mezara
Ve
nereye aitsen oraya
Uçurumu
çek üstüne yankılarla
Sırlarını
dök mışıl mışıl uykulara
Hikayenin
sonu ölümle tanışma
KEYFE
KEDER
Keyifle
somurttum ıssızlığına
Ara
sokakların
Ne
nemin
Boylu
boyuna sonbahar
Islak
bir halı yeşilimsi sarı sokaklar
Ve
ıslatan
Gözlerim
yaşlı
Keyifle
seyirttim onsuzluğa
Ara
sokaklar benim
Ben
sonbahar
Kaç
yazı birlikte eritecekken kır güneşi
Sessizce
öldüm
Yazlar
dolsa hayatıma
Yazılar
dosyalasam dosyalarca
Ve
neden
Düşlerim
yaslı boyuna
Islak
bir hane yeşilimsi sarı sokaklarda
Ve
yalnız
Gözleri
yaşlı
Keyifle
sarıldım boynuna
Ara
sokaklar sensiz
Ben
sonbahar…
ÇİLLİ
HOROZ
Çilehane
çilekeşiyim
Çilek
tadında dudaklarında üşüyen
Kızılımsı
rüzgarla öpüşen
Pencere
dibine gölgeyim
Hapsolmuşum
yalnızlığıma
Dayanamayacağımı
bile bile nara
Çilehane
çilesiyim
Çiselemişsin
ağrıyan duygularıma
Çiçek
gibi ömürsüz
İpek
gibi yumuşak
Gönüller
gönülsüzüyüm gariplere
Göndere
çekilmiş bayrak gibi
Süt
gibi ovayla süzüşen bulut
Ayaklarıma
kapanır gece
Hapsolmuşum
yalnızlığıma
Secde
edercesine yaradanıma
Ama
toprak ama su ama ateş gibi
Çilehane
tövbekarıyım
Çilehane
çilekarıyım
Çilek
kırmızı dudaklarla öpüşen
Üşüyen
rüzgarla sevişen
Cumba
içine saksıyım
Hapsolmuşum
yalnızlığıma
Güneşi
içtikçe çileren menevşe
Kelebek
gibi ömürsüz
Pamuk
gibi yumuşak
Çilehane
çilekeşiyim
KUZEYDOĞUDAN
BATAR GÜNEŞ
Kozmopolit
tanıklığıdır
Kozmoz
uzarken usuma
Kozmonotun
ayak sesleridir
Çöken
bir imparatorluktan kalan
Kuzey
doğudanım
Matemler
yaşıyorum dünya uyurken
Kuklalar
cehenneminde
Özgürlük
heykelidir
Sicimlerin
ucunda salınan
Öpüldükçe
büyüyen umuttur
Cennete
köprü
Kozmoz
azarken usulünce
Kozmopolit
sanıklığıdır
Çöken
bir imparatorluktan kanal
Kuzeydoğudanım
Sitemler
yolluyorum dünya sarhoşken
Kuklaları
cehennemine
Özgürlük
heykelidir
İdam
sehpasında sallanan
Defnedildikçe
umuttur doğan
Cellatlara
rağmen
Cennete
sırat
KİBRİT
ALEVİ
Delibaşım
isyanlarda
Binlerce
kavga harabı yüreğim
Karanlık
basmış geceyi
Açık
ağızlarda ıssız kelimeler
Bozguna
uğramış ordu neferi
Yüz
kızartıcı sabahlara
Silah
zoru uyanışlar
Yılgınım
çok uzak topraklarda
Artık
yol ayrımı çanları gülümsüyor
Delibaşım
dellenmelerde
Binlerce
kavga hesabı yarım
Karanlık
sarmış günü
Aşık
yüzlerde arsız kelimeler
Bozguna
uğramış oldu seferi
Yüz
kızartıcı akşamlara
Silah
zoru yatışlar
Bıkkınım
çok ırak topraklarda
Artık
çanlar kimin için gülümsüyor
Delibaşım
belli değil
PERA
DA AŞK
Millet
aşkının çocuğu merhaba
Tramvay
sahanlığında
Pera
da
Tutunurken
mor parmaklar yarına
Ve
kıvılcımlar saçarken
Parıldak
çelik
Su
yürüdü toprağa
Boy
verdi aşk
Pano
da
Anadolu
sahanlığında
Millet
aşkının çocuğu doğdu
Tutunurken
gür saçlar rüzgara
Ve
yıldırımlar yaratırken
Parıldak
sarı
Su
yürüdü toprağa
Boy
verdi hürriyet
Pekala
Millet
aşkının çocuğu merhaba
BIÇAK
UCU
Akordeonlar
ağladı
Fotoğraf
kareleri gülüşürken
Çiçek
çiçek yüzlerde
Aynı
ağır aksak şarkı
Karbeyazı
Sıcacık
yüreklerde
Azgın
sancı
Kırkımdan
sonra
Aralık
kapıdan el salladın
Dokuz
doğurdu dünyam
Kaydı
toprak altımdan
Zencefil
kokulu
Bir
avuç doğulu
Bir
batımda buluştu
Romen
rakamıyla yazılı alına
Alınlarda
senesi
Ben
sene hala yanarken
Akordiyonlar
üşüdü
ŞÜKÜR
ANI
Düğün
çorbası gelin duvağı
Düğüm
çözüldü
Duvar
Vardı
bir duvar yıkıldı
Yakıldı
kınası
Anası
babası şürekası
Şükrettim
sana
Di
yar
Vardı
bir yar başka bir diyarda
Zinhar
Unutmam
unutmadı
Dil
yarası aklın günahı
Gönül
acım senin
Ömür
Bir
ömür vardı verilesi
Verdim
gitti
Duyar
Duyar
da birgün çağlarsan
Tuna
boyları benim
Boylarım
sonsuzluğu
Suna
boylum
Düğün
çorbası yoktu gelinin de duvağı
Gözüm
seyirdi
Damar
Vardı
bir damar çatladı
Yapıldı
duası
Allahın
emri peygamberin kavli
Şükrettim
sana
çile çöle dair...
Çilek
tarlası çilerdi
Çilem
bitmez
Çile
Çeldi
aklımı sıla
Sıraya
durdum kararınca
Karınca
kaderince
Karalar
bağlar anam
Çöle
Çölde
saklıydı vaha
Sarıya
çalar bukleleri
Sarınca
serilince
Yer
elması
Sile
sile parlattım
Alaaddinin
lambasını
Yandı
aklımdaki sırra
Safa
durdum aydınlanınca
Kaderimin
cilvesi
Beyazlar
bağla anam
Göle
Göle
çaldıydım maya
Tutmadı
körolası
BEYNENMİNEL
Domuzburun
minübüsler vardı eskiden
Motor
kapağı kıç yakan
Balık
istifi insan
Parsellerden
şehre
Kör
sabahlarda
Kar
palazı
Aman
yaman mı yaman
Bir
çelimsiz çocuk vardı eskiden
Arnavutun
lokantasında ısınan
Pabucunu
yıkayan cami avlusunda
Alt
geçitte dolanan (yeraltı çarşısı)
Bedeni
büyüdükçe kendi küçülen
Hapis
kalan
Jeneriği
akan hayatta
Adı
en sona yazılan
Domuzburun
minübüsler vardı eskiden
Motor
kapağı kıç yakan
Camları
cambaz süsü
Arabesk
ezgilere zorlayan
Acıları
içti çelimsiz çocuk
Balık
istifi kızan
Parsellerden
kente
Kör
ayazlarda
Gözleri
açılan
OKUL
YOLU
Kitap
oku
Oku
delsin yüreciğini ekinin
Gül
yapraklı (dudakları) kurut arasında
Sarı
başak renkli saç tellerini
Çocuklarıma
saklı
Akla
beyninin karasını
Sular
serpilsin yüreciğine
Kirpiklerine
süreyim kendimi
Kendin
olacaksın oku
Kitaplarca
Ve
büyüdüğün gün
O
günü anacaksın okkayla
İncecik
bir anlatının ilk sayfasında
Kendini
bulduğunu sandığın
Sayrılardan
sıyrılıp
Kitap
oku
Diyeni
arayacaksın okul okul
Kul
değil ki söyleyen
Emreden
o ‘ Rabbin adıyla oku ‘
Gül
dudakları düşerken sonsuzluk döşeğime
Çam
ağaçları hışırdarken aklıma
Kulağım
sende
Oku
kitapsızına
Canına
okudumun dünyası
Okudu
canıma
PİS
ŞİİR
Oku
bokunu ödemez bi hayat
Heyhat
sukara gelesice
Tarı
pak günlere gebe
Yıkan
yıkan hep kan
Öbek
öbek yalan
Kandırmaca
Ödü
bokuna karışan bi ödlek
Heyhat
foseptiklere düşecise
Elinde
yapma tabanca
Dolma
mermi
Yedi
altmış beş
Ayakkabısının
altı yırtık Fırat
Denkledin
adını göğe evelallah
Götü
boklu aklı zifti bir hırta
Hartamalara
giresice
Tanrı
versin cezasını ite
Utan
utan hep kan
Öbek
öbek aynı vallah
Gerçekten
Oku
bokunu ödemez bi hayat
Ödü
bokuna karışan bi ödlek yarattı
Heyhat
bir cana daha
Adı
Fırat soyadı dik mi dink
Dengine
geldi azrailin...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder