2 Temmuz 2013 Salı

DENİZİN Dİ’ Sİ VE AYDEDEYLE YILDIZ


DENİZİN Dİ’ Sİ VE AYDEDEYLE YILDIZ


ÖĞÜT

Ellerimde kalp atışları bebeksi

Yalanlar cehenneminde yanıyorum

Suçsuzum tek suçum

Hilali çıplak gördüm yıldızları kral

Bıraksana yakamı alemlerin yılanı

Yol belli yolcu naçar bırak

Bırak ellerimi

Boylamışım denizin en karasını

Dolanırım düşlere

Ki o ne fena gidiştir yollanırım

Yalanlar korusunda yalnızım

Dosdoğruyum yalansız

Kralı çıplak gördüm hilali yıldızlı

Talanlar cennetinde darlanırım umutsuzum

Falanlar filanlarla geçti ömrüm olsun

Yalanlar değirmeninde öğütülüyorum hilafsız

Tutsana yakamdan alemlerin kralı

Hilali çıplak gördüm yıldızları sen

Ellerimde bebeksi kalp atışları…

KÜTÜPHANE
Bir deli bir kuyuya taş atar

Bildiğimi bilirim bilmediğimi

Hem de en derin uykulardan kalkıp öğrenirim

Cahilim öğret bana himmetini pirim

Denizin sakınılmaz sıcağında yağmalandım

İstanbul adalarında yağmursuzum şimdi

Nimetsiz nursuz sabahlarda kapkara güneşe

Dilimi yutarım dilsizliğimi haykırırım

Bildiğim yetmez bilmediğimi öğrenirim

Hem de en zalim baskılara başkaldırıp

Himmetlisi cahili bir torbada

Çekerim kuramı birim

İlk ve son

Denizin dayanılmaz sıcağına sığınıp yanarım

Kız kulesinde savunmasızım şimdi

“ Oku rabbin adıyla oku “ söyler aklım

Bilmediğimi öğrenirim bildiğimi unuturum

Hem de en derin kuyularda kalıp…

ÖLÜM ANI

Şimdi sen varsın Allahtan

Çok günah işledim çok

Serçe yavrularıyla ağlaşırım ümitsizce

Şimdi şüpheler kaldırımında parke taşım

Bağışlayıcının gölgesi vurur bağrıma

Günahlarım semaya vurmuş akşamlarda

Ağrır ağrır durur başım

Çok günah işledim çok amma

Serçe yavrularına taşırım ümitlerimi

Şimdi dost bağında umulmaz başkalaşım

Bilgenin gölgesi vurur yaratıma

Sevaplarım dibe vurmuş sabahlarda

Ağrır sancılanır durur kalbim

Çok çok günah işledim çok amma

Şimdi Allahtan sen varsın

NEFES DARLIĞI

 Bir bilsen en umulmadık anda

Ölüm kaç kez yetişti ardıma

Burçlarda al bayrak rüzgarla sevişirken

Gökteki yıldızlarda kor saraylar erirken

Nefesi ensemde ölüm yetişti ardımdan

Kaç kez oturup halleştik sorma

Pençem ölümün yakasında

Anladım ki şimdi helalleşme zamanı…

Son basamakta durdum zili çaldım

Açsana kapıyı alemlerin sultanı

Geldi bi garip tanrı misafiri

Ölümü kaç kez gördü alnında…

Bir bilsen ey sevgili kaç

Hemde en umulmadık anda…

 METHİYE

 Kırkbeşlik plağım

Pikabın iğnesi kırık

Dönemem

İçimde ne şarkılar saklı aslında

Ne divane aşklar gizli en asilinden

Söz verdim bi kere insafsız

Dönemem

Pikabın iğnesi kırık

Kırkbeşlik plağım

Lodosa açık bir balkonda

Denizleyim…

Anlasana beni dönence

Dönemem

Doğuştan solağım…

KIYAMET SENARYOSU

İpek böceği masalı bu

Allı yeşilli

Çıkışı yok gecelerde dinlendikçe şekillenen

Afiyetler olsun karınca kardeş

Arıların oğul verdiği zaman canlanırım artık

Karınca kaderince bir yaşama sarkıp…

Ölümlerden ölüm beğenemedim ki

Yakışmadı bedenime hiçbiri

İpek böceği misali bu

Allı yeşilli

Çalıkuşu yok hecelerimde artık

Ağustos böceği söylesin artık şarkımızı

Ben içlenir içlenir içerim

Arıların bal verdiği zaman ayılırım artık

Karınca kararınca bir hayata aldanıp

İpek böceği mahsulü bu

Allı yeşilli…

SAĞLIK OLSUN

Dermansız diyorlar bu millet için

Kısır ki kısır görüş alanı

Alansız diyarlar

Kutlu doğum haftasıyla çakıştı

Upuzun ömür

Yağmurlarla yükseldi lale mevsimi

Titanik gibi batmışım

Buzdağı nafile

Çok geç duyarlar

Gökte bir yıldız kayar aniden

Küser mi küser yol arkadaşım

Her yolunu şaşıran yıldız evim diye inanıp

Kasar ki kasar yeşil gözlerini

Belki görürüm diye bakar

Ay dedesiz bir sema kapkara bir çöl

Kokusu kaplamış dört bi yanı yarin

Görüşe hep bir olup gelin

Ferman kesilmiştir belki görüşememek de var

Amansız diyorlar

Amansız diyorlar bu illet için

İdam fermanı eğlencelik…

 DARP RAPORU

 Bu yolda çektiğim eziyete yanarım

Kalbim sıkışıyor

Lisanı harbice kriz

Bedenimde vezüv yanardağı

Patlar

Kanunlar mecmuasında yüz estetiği fasılı

Şeytan en nankör arkadaşım

Binbir suratlı

Kefenimi israf etmeyin kefensiz de yatarım

Melekler örter bedenimi usulca ve

Bu yolda çektiğim eziyete yanarlar

Bir bir sayarak geçtim sıratı

Lisanı harbicesi yok başkaca

Bir yola çıktığıma pişmanım bi yolsuzluğuma

Eza da ceza da cefa da yanımıza kar

Lavlar kaynatır kırılan kemiklerimi

Lisanı harbice yeniden doğuş diriliş

 KIRKBEŞLİK PLAK

 Sakız adasından kaçtım ve

İnsafsız bir dalgayla seviştim

Cennet kenarında bir köşkte

Deniz anahtarı deniz

Denizim…

Dokuz doğurduğum gün ayıldım

Ve sen doğdun…

Ellerimde minnacık bir kalp

Kalbin koca bi çınar gibi atıyordu

İyi ki sakız adasından kaçmışım

Başımda deli dembelek rüzgarlar

Güneş anahtarı deniz

Denizim…

Sakız adasından deryaya daldım… Ve

Bir rüya ki tam görülesi…

 VERESİYE

 Arada bir perde

Çek perdeyi gönlünden

Gel sana nelerim var bak

Dut yaprağından mektuplarım

Gözünü yumma oku oku

Renkli resimlerle bezeli hadiseleri

Hayat hikayeleri şahsiyetler var

Fıkralar nükteler var bak

Üç nokta yan yanalar ünlemler

Arada ipeksi tül

Okşarken narin bedenini

Ben sana geleyim bakalım nelerin var

Ben deniz dut yemiş bülbül

Sen arka bahçedeki gül

Ve ufukta parlıyor deniz feneri

Arada koskoca dünya…

Okyanusun gülünü kokladığım gündü

Orada bir yerde, kayboldum…

TAZİYE ZİYARETİ

Hezimet yakın

Güzel konuşurdum önceleri çok güzel

Her gece ne şiirler düzerdim bilsen neler

Ve ne sevişmeler yaşardım şairane

Düşlerde…

Düşlerimde düş kalmadı

Dizlerimde güç derman

Gözlerimde fer

Hezimet şimdi…

Her hezimet yeni bir göç çağrıştırır

Topla bavulları güzelim topla

Düşelim yollara alacakaranlıkta

Memleket yakın

Vaat edilen cennet çok uzakta

Kısmetse geceyarısından önce…

MUHALEFET

İki ileri bir geri ise hayat

Hilafsız muhalifim

Bana kal göründü

Asla gitmek yok

Halifeden icazete gerek yok

Kum fırtınalı çöllerdeki divaneliğe de

Kaç batman som altınsa ganimet

Paylaşmaya gerek yok

Halifeden başka yok ortak

Bir ortak ki hak getire

Aklı paytak

Ganimetin hepsi onun alternatifi yok

Hilafetin kalktığı gün doğdum…

Denizin doğduğu gün öldüm

Cüppesine cüptüğümün dünyası

Takkeye gerek yok

Kel göründü takke düştü

Takiyeye hilafsız muhalifim

Asla gerilemek yok…

 ÇIPLAK KRAL

 Lanet planet

Meliki zalim

Maliki Allah kerim

Açılsın örtüler

Hesaba çekilsin ölüm

O kaçıp durulan ölüm nar gözlü balık

Nur yüzlü yar çarmıhta gerilik

Çarmıh boynumda nazar

Öptü mü sıcacık dudağından azar azar

Melaike gözlüm dayan

Yırtılır duvar

Darağacına çekilsin ölüm

Vallahi o an yaşar

Gülümseyerek ölürüm…

Akli melekelerim yerli yerindeyse eğer

Yazarım iki satırcık

Zalim felek…

Her şeyden önemlisi Halik

Halik bilir..

 ASİ

 Astım asi ruhumu rumuzlara

Astımlı bir havada

Aksırıp tıksırıp duruyor sabahtan beri

Ve deniz ağlıyor rıhtımda

Sırtımda kamburlaştıran ağrılar

İstim üzerinde bulutlar

Yağmasa da gürlüyorlar usuldan

Bir hava ki astımlı mı astımlı

Ve deniz ağlıyor kucağımda

Seni bekliyorum Kadıköy rıhtımında

Kızını gör ve git

Astım anılarımı rüzgara…

Ruhumda ruhsuz fırtınalar…

 ENDAM

 En derin saplantıların sapağında

En güzel elbiseni giyip

Giyip de gelen ey huri

Hurma gözlü yabani

Arap atı biçimli kısrağım

Soyun da gel içindeki yalanları

Doğrult içimdeki ademi yangınlara

Ve sarıl el yordamı sonsuzluğa

Yaşat bir bir unutulanları

Hariçten gazel devri geldi geçti ise

En güzel huylarını takın gel

Ser derin duyguların yatağına

 KURŞUN

 Çölü vahaya

Karayı denize çevirdin kızım

Gemileri dalgalara

Denizleri okyanuslara

Okyanusları kıtalara bağladın

Dünyamsın deniz kızım

Boşa dönmüyor artık mavi küre

Zoru kolaya çevirdin kızım

İçimdeki ölüyü dirilttin…

Ve göle çaldın maya

Tuttu ve çözüldüm

 KOBAY

 Bizans Bizans olalı görmedi

Böyle talan

İstanbulum dayan

Şehirlerin kraliçesine bu günah yeter

Ehlileşti İstanbul sevdam

Hem de bir daha sevmeye yeminliyken

Bozdum yeminimi kırktan sonra

Balans balans ayarı gümlediğinde

Başladı talanyalan dolan

İstanbulum diren…

 KÜRSÜ

 İlk baba dedin gülüm

Konuşmayı sıran gelince yap

Utanmak güzeldir evet

Soranı yanıtla

Sus veya

“ Söz gümüş sükut altındır “

Puslu bir havada buldum seni

Yeniden doğmak güzeldir evet

Asla pusma

“ Mert dayanır namert kaçar “

Sustukça sıran gelecek unutma

Konuşacaksan sıralı sırasız gönlünce konuş

Bırak babanın öğütlerini

Direnmek güzeldir evet…

Konuştuğunda ilk baba demiştin unutma…

 GÖMLEK

 Ateşten gömlek giymekse ölüm

Ölümden gayrı derdim kalmadı

Çöreklenmişim bu ot bitmez yere

Sakatlar haftası sakatıyım sanki

Yaralı saka kuşu

Kurşunlara gelesice başım

Ağrıyor ağrıyor ki delirtesiye

Ölümden gayrı çarem kalmadı

Bekleyemeyeceğim artık bu ot bitmez yerde

Gündoğumunda vuracağım yola

Ölümden öte köyde bekle beni…

 KARUN

 Aral gölü çöle döndü…

Kadında da güzel ne varsa

O sensin kadınım

Hem kadın hem başka

Ana

Ana gibi yar olmaz

Kabıma da sığmaz taşarım anam

Uyurum usulcacık başım göğsünde

O sensin kadınım

Hem kadın hem ana

Başka

Ana gibi yar olmaz

Bağdat yerle bir

İstanbul o eski İstanbul değil

Kahrımdan öleceğim anam…

 FINDIK

 Çok sevilmeden gitmeli insan

Yolculuk var

Kardeşlerimle vedalaşmam gerek

Cümle alemle

Cümle aleme tek cümlecik yeter

Eyvallah

Eyvallah demem gerek

Yolculuk var dönülmeze

Evelallah

Korkmadan giderim

Korkmak yok…

Çok sevmekten gayri insanları

 NAZ

 Yaz başı

Yaz başladı

Deniz battaniyesinden kopmadı daha

Limanlar kavuşmalar taşıyor aklıma

Sıcak sıcak memleket havası

Köşe bucak hasret

Naz başladı

Deniz sudan yatağında

Bi yara ki yüreğimde kapanmadı daha

Yosun kokuyor geceler

Islak ve nemli

Haz kalmadı…

 KANUN

Fırat kıyıları babil

Asma bahçeli manzara sebil

Dicle kenarı Musul

Akıyor Fırat usul usul

Karşıyaka ninova

Ve altın başaklı bir ova

Nemrudun ateşini içtim de geldim

Korkmayasın artık yanmam asla

Feryatlara ebabil

Asmayalım da besleyelimmici ölmedi gitti

Bize gelince mi böyle dört nala gafil

Ey eli yavaş Azrail ne beklersin

Ferhat dağları deldi

Kart kurtçu bodrumda hapis

Fesat karıştı ölüm ihalesine…

Ferhat dağları deldi.

 HAZ

 Ardıma bakıp da anılmasın adım

Alemin cahili olmuş alim

Fırsatı ganimet bilenler

Zalim ki ne zalim

Hicret şart olmuş yiğide

Hacetimi göreyim akıllarına

Alim olmuş ama cahil kalmışlar

Zalimin fermanı elimde…

Ben giderim dostlar kalır

Adım hiç mi hiç hatırlanmasın

 GİTAR

 Gideceksem eğer

Şevval ayında gitmek isterim

Alacaklılarım naşıma haciz koymadan

Borçsuz harçsız alacaklı

Tüm zevata ödeyip borcumu

Gavatlara hakkımı helal etmeden ama

Şevval ayında göçmek isterim

Sam yelleriyle savrulmak denize

Karadeniz şarkılarıyla coşmak sonra

Arkamdan bir göçmen kuştu o desinler

Yeter yeter bana…

Eğer gideceksem

 İBRAİL ÜÇLEMESİ

 Divan kurulmuş zor bi hal kalerajda

Tuna nehri hep aynı

Uysal tembelliğinde akıyor

Gökgürültüsü yarmış dünyayı ikiye

Lale bahçelerinde düş artıkları geziniyor

Meritlere peritlere dadanmış karıncalar

Akordu bozulmuş akordionlar marş sarhoşu

Durum beter böcek

Şişeler dolusu ayyaş

Metrosu yol ortası eski bir konak

Trandafirler döşenmiş patikalarına

Bravo vallahi bravo size ormancılar

Kenarlara saçılmış tomruklar

Finalde dava delisi

Ve raydan çıkmışlar

Mister iksler

İksiri fazla kaçmış insanlığınızın

As or kime ne yürekler kor

Kilimlere dökülünce kelimeler

Ay sarhoşu divana

Tuna nehri tembelce akar

Tavandaki ampul pis sarı…

 İBRAİLİN ÜÇÜ

 Atom zerresi kadardan denize

Dekor sokakbaşı

Efor limana kadar

Bal gibi yakamozlar baldan tatlı

Balolar görmüşler eskiden kalma sihir

Estetik kaygısından kum zerresinden denize

Temposu düşmüş gemiler çekeğinin

Kalesi düşmüş kentimin

Topallarım aga topal gibi

Yolları kapanmış bir insanım

Yarı ölmüş

Grup grup fısıldaşmalar ortasındayım

Deniz kadardan atom zerresine

Adına ister değişim de ister dönüşüm

Ben eski ben değilim ki

Duvar yıkıldı…çöktü dünya

Sokak aynı sokak…

Sokak başı son durak

 BRAİL ÜÇLÜ TAKIMI

Markası yok yaşamın

Eposlarda sırıtıyor ibrail

Favorisi yok bu maçın

Ortada bi maç

Huzura durma vakti geldi de çattı

İrisimde o eski resim kalıntısı

Profili değişmiş biraz daha yaşlı

Maestro çal çal söyle artık şarkımızı

Madalyonun iki yakası düşman hattı

Stil steril bir hayat ibrail

Oriant ekspres son kez raylarda

Palas pandıras saray eşrafına pera

Rapsodinin bir yerinde gizli yaşam saklı

Set çekilmiş sokaklara kurtarılmış

Violet çak smacı duy sesimi

Mor bezeli gözlerde aşk kıvılcımları

Hırkası yok dervişim…

 YAŞAR EGE

 Aç gözlü mütercimler

Benden selam söyleyin anadoluya

Yoldan çıkmış sadakacılara

Ateşe atıldığım gündür bugün

Vallahi de yanmam billahi de yanmam

Tok gözlüyüm ezelden ebede

Benden selam söyleyin egeye

Denizim garip kalmasın yarınlarda

Ergeç buluşuruz yeni doğanlarda

Kına yaksınlar bir yerlerine yana yana

Aç gözlü mütercimler

Kızım da var oğlum da…

Cennete girdiğim gündür bugün

 SILA

 Başladığım yer Karadeniz

Irmakları kaynar kazan

Bulutlar ateş topuna dönmüş

Kalbim sırlar kabristanı

Dilim ölmüş lal

Beni bana defnedin

Defne yaprağından yatağa yatırın

Kıyametim koptuğu gün

Irmaklar taşısın cansızlığımı

Sonlandığı yere karadenize…

 ÇOLPAN

 Önüm arkam sağım solum sobe
Sekseni görmeden ölmesem diyorum

Göktekiler duysun şu yerdeki garibi

Nur saçları karanlığa dolananı

Çok gürültü var çok gırla

Temiz ve havadar bir odadaki

Çocuğum…

Gulyabaniden korkan

Yaşı emeklemeye yakın

Seksen on iki eylülü gördüm biliyorum

Evren ibnesi yedi gençliğimizi

Pis ve havasız bir odadaki

Gençliğim…

Ölmekten korkmayan

Yası ölmeye yakın

İnadına sekseni görmek istiyorum

Yerdekiler duysun şu gökteki garibi

Önüm arkam sağım solum ebe

Saklanmadım saklanmam asla

 KULLUK

 Yol göründü

Akan toprak evin içinde

Geçici konukluk bitiyor

Sel artığı yalanlarda konuklukta

Bahçeye açılan odada doğdum yeniden

Yol vuruldu vurulacak derken

Görüntü bozuk…

Alem düşman emmiye

Aksuya açılan pencerede boğuldum

Muhteşem manzara artık silik maraza

Vücudumun arka duvarı çökmüş

Yani ciğer pare pare

Dost gözüktü beygirler öncesinde

Yol açılır açılmaz gideceğim

Akan toprak evin içinde

Artık daimi misafir

Kel göründü…

 YOLLUK

 Deniz de olsaydı

Orni de or

Görselerdi çıplak gözle

Bi acayip doğa bu

Doğayı doğanı

Kökleri de sürükledi su

Aktı cirim

Ceviz ağaçları eğilmiş ihtişamla

Deniz sondurak olaydı

Orni de or

Yoğursalardı çıplak toprağı

Bi acayip yangı bu

Nalanı cananı

Orta yerde orman manzarası

Yangın içimde…

Bir içim su

“ Oy niye hanım niye

Deniz de olsaydı or da

 DÖNEM

 Oruç ayı fındık ayı

Çakıştılar

Çatalbaş evin altında

İki kardeş bi ana ve onlar

Çalıştılar

Çöle dönmüş çiftliğin ortası

Güle değmiş özlem iğnesi

Bal ormanı dost kucağıydı

Barıştılar

Fındık ayı oruç ayı

İyi niyetliyim… Ben iyiniyetli

Ama yine dargınlık…

Hesapta dargınlık var

DENGE

 Yok artık benim ülkem falan…

Çocuk isimleri değiştikçe

Ülke değişti,ülkem

Gerisin geri volta

Mehteran hasdur

Kızımın adı inadına deniz

Oğlumun ki ege imanıma dinime

Kararmasın soyumun geleceği

Ülke değişirse değişsin dibine kadar

Onlar daima ileri en ileri ileri

Epey ilerde bi çocuk var emekleyen

İsmi Türkiye

Soy ismi tek yol devrim

İşte o benim ülkem

Tok artık benim karnım

Değme yalanlara…


ÇATLAK


Eşek arısı gibisiniz valla

Bi daire çizerim önce havaya

Sonra topunuz içine hapis

Basarım spreyi

Sallayın iğnelerinizi ne yazar

Hepsi ıska

Askılarda asılı göz kararı

Çırpınmasız boşu boşuna

Kilidi vurdum kıçınıza

Anırın bakalım anılara

Kim duyacak sizi sesinizi

Bi ok çizerim sonra ucu sivri

Oklar topunuzun alnına zamklı

Eşek arısı bile olamazsınız valla


ÇIĞLIK


Yağmur çinko çatıya kustu

Ben dinledim

Çamur deryası bu düşe uyandım

Sanki tanrı kullarına küsmüş

Ben dilendim

Islanmasın emeğin gonca gülü

Fındık kadar bir umut yüreğimde gömülü

Ona sarıldım

Ondan sonra

Yağmur çinkoya küstü

Sanki tanrı kullarına acıdı

Çatıda binbir renk güneş

İnceden ısındım

Ya ben doğmasaydım

Kim ölecekti çığlık çığlığa…


CARTLAK


Bu ziyaret bi taziye ziyareti

Muhalefet şerhim var soy kütüğüne

Çıplak kral çoktan öldü

Ve giyinik gömüldü

Asiyim evet asiyim

Salının da endamınızı göreyim

Kurşun geçirmez aynalarda asılı

Vesikalıklarınızı alnından öpeyim

Duvara çivilediğiniz ana baba resimleri de öldü

Bu ziyaretim size son bi ziyaret

Bir taziye ziyareti bu

Görüp bilemediğiniz ölmüşlüğünüze

Benden armağan duyup inanmadığınız ölümsüzlüğe

Asılım evet…Asil


TIRSAK


Öğütlere kapadım kepenklerimi

Kütüphanelerdeki kitaplara açığım

Ölüm anımda bile mesaideyim artık…

Nefes darlığı çeken öğütçülere inat

Düzün methiyelerinizi hızla

Kıyamet senaryoları yazın durun

Korkmadan utanmadan sıkılmadan

Ne diyeyim sağlık olsun

Hörgücü yamuklar

Darp raporları düzenleniyor en sahtesinden

Oysa kırkbeşlik plak çoktan kırıldı

Veresiye aşklara kapılmam artık

Öğütlere kapadım kepenklerimi


TUTSAK


Ampul patladı

Kobay mıyım ben

Kobayınız mı

Sizi gidinin kovboyları

Pislik at çobanları

İbine at hırsızları

İttirin gidin amarikanıza

Size de markalarınıza da

Özgürlükçü anlayışınıza da

Mıçtırmayın

Kobay mıyız biz

Kobayınız mı

Kolayınıza geldi mi pat içeri

Namahremde kalmadı sayenizde

İşbirlikçiler açın hareminizi onlara

Haranızı arınızı balınızı peteğinizi

Topunuz hastirin lan…

Sittirmeyin…

Patlak ampulünüzü


TANIK


Kürsülerdeyim

Gömlek cebimde sen

Karun gibi zenginim

Fındık kadar küçük dünyada

Naz denizinde boğuldum

Kanun çal o eski şarkıyı

Hazdan öleyim kuzeyde

Kürsülerdeyim

Çömlek dibinde ben

Reşit Harun gibi şairim

Şiirlerim şairi ölmüş gibi yasta

Bir deniz ki mavi lacivert

Köprülerdeyim…


KASIT


Gitar

Basgitarcı öldü

Bit artık brail mızıkacısı

Üçlemeden barışı

Üçün biri kaldı elimde

Gitar öksüz

Elektro gitar sustu

Gitti arıma

Ağırıma

Ağırdan bas notalara idil

Sunalar dolaşıyor aklımda

Git artık brail akordioncusu

Gitarcı bastı gitti

Gitar öksüz…


SUSKUN


Yaşarım

Yaşadım delice

Sıla özlemi koydu en çok

Çolpanlarda bi ışık kaydığında

Kulluk vazifesi yapamadık vesselam

Yolluğumu unuttum yolculuklarda

Hatırlarım hartama evi

Hatırladım çok geç

Ben en yaramaz çocuktum

Bir dilim yağlı ekmek

Üstünde kavun çileği reçeliydi

Yolluğum

Yuvarladım oburca

Ben en akıllı çocuk oldum

Yaşlandım…


KIRBAÇ


Dönem dönem akıllanırım

Dengelerim dünyamı

Çatlaklarda çığlık varsa buz tutmuş

Susarım

Ne kadar içsem seni doymam

Cartlağı çekeceğim bigün evet

Tırsak yüreğim duracak aniden

Tutsağım

Ne kadar hürriyet arzulasam da

Dönem dönem yatarım uslanırım

Mortu çekeceğim o gün varya

Tutsak yüreğim şahlanacak eminim

Özgürüm…

Ne kadar doysam sana yine açım


SON


Tanıklara danışın

Kasıt var mı yok mu anlaşılsın

Beni benden fazla seven var sanki

Suskun mu kalayım yani

Bu kaçıncı kırbaç darbesi

Fikrime lösemi

Zikrime isyan miras

Bu kaçıncı yalan durduk yerde

İllaki ölmeli miyim… Şimdi

Tanıklar konuşun


BERAT


Cuma gecesi ikibuçuk

Yağmur dindi

Islanmış ağustos böcekleri başladı konsere

Yirmi yirmi bir şarkılık bi şölen

Şöyle yan yatıp dinledim

Yüreğim dingin

Biraz içlendim derinden ama

Çabuk vazgeçtim

Ormanya da orum

Yıl ikibindokuz

Yağmur dindi

Cuma gecesi ikibuçuk

Sanki deniz yanıbaşımda

Kulağımda kara dalgalar

Yeşilgözlü


TABİR


Kaç ocak söndüyse söndü

Asap bozan

Gönder gitsin sürgünleri

Laflar var boğaza takılan

Evlat acısı gibi koyan

Kaç ocak yıkıldıysa yıkıldı

Artık ne sönsün ne yıkılsın


SARMAL


Yılan başlı amcalar mozolesi

Aç karnını kim doyurduysa

Ona tapar yoktur tanrısı

Piramidin içinde bir kutu piranha

Çıyan başlı amcalar mözesi

En değerli parçası haddini bilmezlik

Sel artığı bir odun parçası

Çektim fotoğraflarını bastım arabına

Çoban başlı amcalar meselesi


PEŞİN ÖDEME


Sinek vızıldaması eşlikçim

Çamaşır sepeti depmece dolu

Beyazları ayrı koydum karalardan

Temizlik saati paklanma

Kurşun vızlaması eşlikçim

Eşikten içeri gül kokusu

Adres bal ormanı korusu


SEZGİ



Bir yol ciyaklaması yaşanan

Makası kırılmış bi hayat

Ve sel tufan

Denizi göresim geldi

Okyanusu da

Bir dal kırılması özlemi

Ve dayanılmaz yürek yanması

Yangın değil ama

Bir yel vurdu yaşlandım…


DOĞUTSAL


Bendeniz aksu

Ben deniz aksu babası

Er doğan er

Canina anadan

Canlanan ise o

Ben deniz aksu

Bendeniz deniz aksu

Er doğanla caninadan olan

Adı konmamış deniz kızı

Aksular dökülürken karadenize

Bir patlamadan ormanyaya

“ Biz ol deriz olur “

De aksu bendeniz…


G HATUN


Yüzüç yaşındaydı

Gitti

Gülsün gülsün artık çok uzaklarda

Deniz döndü

Hatun kişi niyetine dualar

Duydu

Görsün görsün artık çok uzaktan

Buraları bunları

Deniz güldü

Karşılıklı gülümseştiler

Geldi gitti geldi

Bir asır önceydi

Doğdu


KASET


Kuzine tutuştu

Üstünde koca bi su kazanı

Çorbalıklar doğrandı

Kara lahana

Belki de bu arsız ormanda son defa

Genzime kaçtı barutun dumanı

Oruç ortası

Yabanıl kemirgen başucumda mesaide

Aklım tutuştu


DERECE


Usum isyanda

Haklıymışsın birader

Burada herkes her şeyden bi haber

Ve en akıllısı

Dinine yandığımın cehaleti

Bilgelik olmuş bu dağlarda

Orman artığı adamlık

Başköşede mesaide

Asam kırıldı

Hiç yorum yok: