2 Temmuz 2013 Salı

KONUŞMAK KİME MAHSUS, OKUMAK KİME MAHSUS HERKES GÖRECEK…

KONUŞMAK KİME MAHSUS, OKUMAK KİME MAHSUS HERKES GÖRECEK…

Oku emrine uymak ise tüm mesele, eğitim üzerinde on yılda bunca oynamalar epey günah katacak gibi, ağzı açılan da melek kesilenlere…

Seksen yıl boyunca değişen iktidarlara özgü değişen eğitim politikaları ile yol aldı bu ülke. Ve sistemsizliğe itilmiş ve hiçbir dönem gerektiğince çağı yakalayamayan bir milli eğitim süreci yarınların büyüklerini hazırladı on yıllarca.

Ve eğitim sistemi tırpanlana, tırpanlana belli kesimlerce istenen ve beklenen sonuç bir anda doğuverdi. O devri, birden çark eden eksik kalası o dönemi yaşamak ise yine bu kayıp kuşağa düştü…

Dünya bilgi devrimini yaşarken, eğitimde yıldan yıla değişen bir sistematiği yaşatmak bu ülkeye yazık etmekti açıkça. Kurtaralım derken bir batak yaşanacağını görmek ise yine bu kayıp kuşağa nasip oldu. Ekonomik ve manevi yatırımlar doğrultusunda dünyada eşi ve benzeri olmayan uygulamalarla sarsılan eğitim modeli, temel eğitim on iki yıla devşirilince iyice içinden çıkılmaz hale döndü. Ülke eğitiminin çağdaşlaşması yine yarınlara kaldı, kalacak gibi.

Çocuklarımızın evrensel dünyadan koparılışını hızlandıran bir yöntem belirlendi ve uygulandı, uygulanıyor. On iki yılın sonunda çağdaş dünyaya tamamen sırt dönecek bir yetiştirilme-eğitilme güncellendi bu modelle.

Temel eğitimden başlayarak akademik eğitime kadar uzayan bu sırat köprüsünde denize dökülen paralar da çabası. Gözlerde oluşturulan renkli perde, lekesiz ve berrak bir eğitim düzenini görme yetisini de sıfırladı. Sunulana razı kıldı ülkenin üçte biri öğrenci olan ülkeyi. İktidarın siyasi mantığına göre şekillenen ve yönlendirilen bu eğitim modeliyle özgür fikirli yetişmeyi önleyen on iki yılın sonunda gönül istemez ama ülkenin okula gideni olan evlerde bir toplum dramı yaşanacak gibi.

Siyasal görüş yarı-tekeline oy veren bir potansiyeli oluşturabilmek için eğitim sistemindeki oynamalar ve talim terbiye düzenlemeleri ise asla affedilemez. Böyle bir oluşuma çanak tutan siyasi iktidarları görmezden gelmek ve desteklemek de affı zor bir durum. Tüm kısır ve sığ değerlendirmeleri siyasi ideolojilerin veya takım tutar gibi siyasi parti desteklemenin ışığında ama bir eğitimci maskıyla yapmak ise ayıp ötesi bir alışkanlık.

Oku emrine uyanlardan, ama uyumayanlardan olmak zor…

Büyüklerimiz bilir ve yapar rahatlığı ile asla örtüşmez milli eğitim programları ve toplumun iç dinamiklerini bozan uygulamalar. O rahatlık gelir okul bahçesine bırakılan her öğrenci ile veli veya öğrenci yakını olarak bal gibi herkesi vurur. Ders kitapları, dergiler ve yardımcı kaynaklardaki temayı da merceğin altına yatırmadan, yapılan düzenlemeler ve lafta çaplı gösterilen, dört çarpılı eğitim sistemini savunmak ise temel eğitimi iyice temelsizleştiren bir dönemi açar velilerin önüne.

Eğitim modeline çareler, çözümler bulmak yerine on iki sene sürecek içinden çıkılamaz bir kaos harmanlandı, eğitimde reform diye sunuldu topluma. Uygar dünyaya uyum sağlayamayan bir müfredat ile ciddi ilk sınavda bocalayacak, psikolojisi beter, hatta okumayı iki üç senede zor sökecek, sözde yapısal bir çözüm var ortada. Yine biz yaptık oldu, olur müdaafası.

Zaten bu on iki yıla yayılmış şekilde yürütülen müfredat ile eğitim, yeni ama eski bir duygu, düşünce ve inanç yapısı oluşturmaya yönelik işliyor, işletiliyor son yıllarda. Eğitim öğretim sürecindeki bu işleyiş, belirsizlik içinde görünse de belli aslında. Mesele hiç hissettirmeden ama ne amaçla hangi bilgilerin verildiği, öğrencilere belletildiği açısından ele alındığında asıl gerçek ortaya çıkıyor.

Çocuklara birinci sınıftan başlayarak öğretilen, milli ve manevi değerler, tek kutuplu din ve araya serpiştirilen Atatürk hakkında söylenenler çerçevesinde şekillendirilerek ilerleyen bir eğitim-öğretim süreci bile hazmedilemeyip, ‘dört artı dört artı dört’e bağlanarak inkıtaa ya uğratılıyorsa eyvallah demek de zorlaşıyor.

Bu övünülen modelde derinliğine bir inceleme ve seçici bir üslupla yapılacak sıradan bir çalışmada yetişkinleri bile hayrete düşürecek genellemeler var ise gerçekten iyi gitmeyen günler yaşayacak gibi eğitim camiası.

Kişiliği öne çıkaran, çağdaş bir ülke için özveriyi perçinleyen, toplumsal değerleri benimseten bir anlayış egemen olmadıkça eğitimdeki sorunlar bitmez. Sorunlara akılcı çözümler üretmek yerine güncel siyasetin peşine takılan eğitim modelleri ise çocukların yarınlarını ipotek altına alır. O vakit konuşmak kime mahsus, okumak kime mahsus görecek herkes.

Demokrasi ve hürriyet temelinde çeşitlendirilmeyen tektip, tekdüze bir zihniyet ile on iki yıla endekslenmiş temel eğitim keşmekeşe iter camiayı ve keşkelere iter öğrencileri. Ve bu temel eğitim di’li mişli geçmiş zamanda, anlam ilişkisi arama ve kurma dışında bir şey katmaz var olan gerçeğe.

Oku emrine uyulması ise, başka iktidarlara ve değişen iktidarların değiştireceği eğitim sistemine kalır…
 

Hiç yorum yok: