25 Kasım 2020 Çarşamba

SAKLAMA KABINDA İNSANLIK

 SAKLAMA KABINDA İNSANLIK...


Melun virüs gezegeni çarptığından beri saklama kabında insanlık. Saklama kabında melul millet. Periyodik kapatmalara karşın sakınmazlık hala had safhada. Umursamazlık dünya çapında. Hele de virüs pik yaptıkça nefes almak, hayatta kalabilmek zorun zoru iken. Yani maskeler ardında yaşam, maskeler arkasında tebessüm. Tereddüt ve tekerrür. Terennühat masked ball...


Bu bayıltıcı, bunaltıcı atmosferde neyin ne yerine koyulduğu açıktan açığa zafiyeti kesinleştiriyor. Artık afiyeti ve sağlık beklentili psikolojileri çevrimiçi ihtiyaçlar belirliyor. Kapsam dışılık ise geniş kapsamlı güveni boşa çıkarıyor. Zaaf budalası çıkarcılara korku hediyesi ömür boyu. Zaten hayat herkese işkence. Yaşanan para, din ve eğitimsizlik üçgeninde vicdan boşalması. Katlanılmaz olan akıl bocalaması. Hayatın yarısı karantina, yarısı saklama kabında demlenen ise yalan dünya. Saklamak, saklanmak tamam da nereye kadar, ne zamana dek? Acayip belirsizlik...


Bir melub virüs vurdu yeryüzünü, yüzsüzlük pik yaptı. Aşısına gereksinim iyice netleşti. Şimdilik provada. Haliyle virüssel havalar program dışı değişti. Havadan sudan yıpranmalar ve sıradanlaşmalar umutları geciktirdi. Evlerden dışarı eziyet ve şikayet. O kadar. Şikayet edilen günler sıralandıkça da saklama kabı. Devasa yanlışlıkları aklama çabası. Çaplanan saklama kapları derin donduruculu buzdolabına. Peşine yanlıştan dönme zamanı yakınlaştıkça, virüs üzerinden çarpıtmalar. Çark işlesin güzergahına güzellemeler...


İnsanlık dışı, vicdani eksiklikle atılan adımların davayı bambaşka yerlere götürdüğü biline biline, batan gemiden mutlu inme edebiyatı. Hora hevesi. Hevesin heder olacağı, gerçek dünyalar ise saklama kabında. Umursamazlık, saçma sapan uydurmalarla pekişen umarsızlık resmen insanlık ayıbı...


Bir melun, melub virüs yayıldı dağa taşa, denize karaya, yeryüzüne, ayıldı, bayıldı, dağıldı insanlık. Yerden göğe alınterine saygı ve terbiye hiç kalmadı. Emek, anlak ve ahlak tarafını tutanlar yine sakıncalı sayıldı. On yıllarca sakınılan ne varsa, saklama kabından sıyrıldı. Sarı madeni dünyanın, mudemi insanlığın sıtkı sıyrıldı. Matem dünya çapında ve insanlığa aykırı haller çatkapı. Bulaşı içi, bulaşı dışı bu bulanık günlerde, virüs virülans el ele. Ve nedense gerçekleri saklama telaşındaki insansılarda elden ne gelir mazereti...


Sanki yaygın kanaatlerin tersine, kanaatkar bir dünya bu virüs virülans belasını alt edecek. Sakınmadan, saklanmadan salınanlar türbülansa savrulacak, bilimsel akılla direnenler kazanacak bu savaşı. Dünya alem, akıl ve bilim evrenin yenilmesine engel olacak. Kurulan yeni de, kabına sığmayan karabatak virüs, saklama kabındaki insanlığın kölesi olacak...


Vursan vurulmaz, öldürsen değmez, mutu mutasyona bağlamış melanetpiş bir virüs dikildi insanlığın karşısına. Mutluluklar tırpanlandı. Gündelik yaşam felç oldu. Gezegen başıboş gezenenlerin muta beklentisiyle kafadan çarpıldı. Yeryüzü gökyüzü, mutaassıpların muti tavrıyla, resmen virüse çakıldı. Batağa odaklandı. Karabataklığa  kundaklandı. Her savruk adımda insanlık avlandı. Tavlandı. Kavı tutuştu, tavı kaçtı, tadı ekşidi. Sonuç saklama kabında insanlık. Sırça fanus, sırça köşk, sırça saray saklaması... 


İş ciddiye binince sırra kadem basan insanlık, gecikmeli rötarlı melonkorona virüsten kaçma ve saklanma derdinde. Ancak iman gücüyle sakınmazlık hala revaçta. Ciddiyat yoklamaları raporlara girmiş, virüs pik üstüne pik yapıyor, ciddiyet yoksunları havanda su dövüyor hala...


Sırra eren akıllarda ise saklama kabı gecikmesi, eksik kapatma pişmanlığı. İnsanlık onuru zedelenmesi...

Hiç yorum yok: