KILIÇLARIN GÖLGESİNDE SİSTEM...
Kılıçların gölgesindeki tüm sistemlerde sosyo-ekonomik çözümler, total çözümlerin belirlenmesi ve uygulanması tam tamına inanç ve biat temelli siyasete tabidir...
Ayrıca çözümsüz kalan
her işin Tanrı'ya havale edilmesi metaforu, amacı baştan belli kusurlu kurguların enjeksiyonunu da kolaylaştırır. Ve toplumlar akıl ekseni dışına siner. Yaratılan sahte sinerjiyle birlikte demokratik devlet anlayışı orijinine uyulmaksızın, din odaklı devlet kanalına girilir...
İstim üzerinde salt reformdan bahisle amambüyük sermayenin izni ölçüsünde her kanaldan acı sürprizlere açık yenilenmeler ve gerginlik yaratan değişimler uygulanmaya başlanır.
Ancak ismi var kendi yok olduğundan hiçbiri çare olmaz. Çünkü kutsal temalı kuşatmalarla ancak ve sadece, mal ve zenginliklerin el değiştirmesi, yoğun yağması, asırlık kazanımların kaybı dibine dek sürer gider...
Sürgit daralan sosyal ve toplumsal kesimlerin pik yapan muhaliflikleri reformcu özellik taşımasa da, isyan ve aykırılıklara neden olduğu savıyla suçlanır. Oysa içsel ve dışsal dünyanın etkisiyle karşıtlık zayıftır. Abartılır. Ayrıca despot ve baskıcı iktidar egemenleşmesi, resmi hareketlenme kanallarını da bir güzel tıkamıştır. Yine de her haklı devinim, iktidar karşıtlığı sistem karşıtlığı görülerek tırpanlanır...
Yani kılıçların gölgesinde, inanç ve biat özellikli sistem dayatmasıyla en temel özgürlükler bile kaldırılır. Birinci elden işlem tamamlanır...
Zaten on yıllardır devlet içinde devlet arayışı sembolik yöntemlerle geliştirildi. Aramalarla uyduruk buluşlarla prim yapıldı. Geleneksel inancın temsile katılımıyla kutlu birleşme gerçekleşti. Piramid kuruldu. sistem kuruldu...
Özgürlük alanlarını daraltan, temel hakları kısıtlayan, eğitimden ekonomiye bütün modelleri anlık ve değişken olan yeni kurgu sistem, çılgınca bütün kanalları ele geçirdi. İstemli ve sistemli biçimde her ciddiyetsiz adımı Tanrı'dan havale boyutuna indirgedi. Böylece karşı konulamaz ve karşı çıkılamaz bir adem-i merkeziyetçilik yaratıldı...
Yalnız zorlanılan her olay ve dava, tek seslilik bağlamında yine Tanrı'ya havale edildi. Yani asla demokratik olmayan bir devlet anlayışına kutsiyet kazandırılmaya hız verildi. Hükmediş hegemonyası yaygınlaştırdı...
Yaygın itaat ve biat anlayışının, söndürülmesi çok zor yangın çıkaracağını savunanlar, asli unsurlardan sayılanlar tamamen ötekileştirildi. Her radikal veya ılımlı radikal söylem, sistem karşıtlığı ve ayrışma temelinde görülüp, kılıçların gölgesine hapsedildi...
Böylece egemen güçlerin denetiminde bir sistem kazanıldı, siyasal körlük sağlandı. Binlerce yıllık üstün devlet tecrübesi acze düşürüldü. Devlete hissedilen inanç ve güven zedelendi...
Tarihe not, akılları kurcalayan binlerce soru olmasına rağmen, sorulara yanıt arama girişimleri din odaklı cezalandırılır kategorisine sokuldu...
Oysa ucube sistemin toptan
Tanrı'ya havale günleri gelip çattığında, kılıçların gölgesi güçlü sistemdir, sermaye gücüdür falan dinlemez...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder